Yeni üniversite sayısı 15'ten 20'ye çıktı

Milli Eğitim Bakanı Çelik ile YÖK Başkanı Teziç arasında İstanbul'da gerçekleşen zirvenin, perde arkası, aralanmaya başladı. Kamuoyu, katsayılarla ilgili yeni düzenleme beklerken, onlar farklı konuda görüş birliğine vardılar.
Bu karar da tıpkı katsayılar gibi seçmene selam niteliği taşıyor. Hatırlanacağı gibi 15 yeni üniversite kurulması yönünde bir kanun teklifi vardı. Rakam önce 7'ydi. Sonra 10'a çıktı. En son 15'te karar kılındı. Başbakan Erdoğan'ın en son telaffuz ettiği rakam 15'ti. Şimdi öğreniyoruz ki, kapalı kapılar ardında, yeni açılacak üniversite sayısı bir anda 20'ye yükselmiş. Kanun TBMM'ye geldiğinde 25'e çıkarsa hiç şaşırmayın.
YÖK, güya, objektif kriterler oluşturmuş. Yeni açılan üniversiteler de bu kriterlere uyuyormuş. Hükümet de taşın altına elini koyup gerekli kadro tahsisi ve ekonomik yardımda bulunacakmış.
Belli ki YÖK ile hükümet arasında ciddi bir pazarlık söz konusu. Yeni üniversiteler ile başlayan bu pazarlık, bakalım nereye kadar uzanacak, hep birlikte göreceğiz.



Hükümet atayacak!

Yeni üniversitelerin rektörleri, kurucu rektör olarak, iki yıllığına hükümet tarafından atanıyor. Önceki uygulamalar, derin izler bıraktı. Tarikat kökenli rektörlerin kadrolaşması, bazen öyle hale geldi ki, atamalarda, akademik değerler, neredeyse en son sırada yer aldı.
Aslında yeni kurulacak üniversitelere atanacak rektörler, bir anlamda hükümetin üniversitelere bakış açısını da ortaya koyacak. Objektif kriterlere göre mi hareket edilecek yoksa bugüne kadar olduğu gibi biz yaptık mantığı ile kadrolar yandaşlarla mı doldurulacak? Hep birlikte göreceğiz.
20-25 yeni rektörün hükümet tarafından atanacak olması, sadece Üniversitelerarası Kurul ve Rektörler Komitesi'ndeki dengeleri bozmakla kalmayacak, başta türban gibi konular olmak üzere, üniversiteler arasında uygulama farklılıklarını da beraberinde getirecek.
Başbakan Erdoğan'ın mevcut üniversiteleri dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girmemekle eleştirirken, bir yandan da yenilere yeşil ışık yakması, ciddi bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor. Önemli olan kalite mi, yoksa sayı mı? Eğer yakında seçim varsa, kalite falan hak getire!..


Sezer de artık bizden biri

Cumhurbaşkanı Sezer'i de sonunda kendimize benzettik. Hukuk kurallarına uyma, yasal sorumlulukları zamanında yerine getirme ve daha pek çok konuda, sadece hükümete ve bürokrasiye değil topluma da önemli dersler verdi. Ama sanki bu arada YÖK yüzünden o da en çok şikâyetçi olduğu kişilerin konumuna düştü.
Bilindiği gibi YÖK'e 3 kanaldan üye atanıyor: Çankaya, hükümet ve Üniversitelerarası Kurul. Atamayı geciktiren olduğunda, Sezer, olaya müdahale edip eksik üyeleri tamamlıyordu. Ama şimdi, Çankaya'nın 7 kontenjanından 3'ü aylardır atama bekliyor. Aysel Çelikel, Burhan Şenatalar ve Ramazan Yıldırım'ın yerine yeni üyelerin atanmaması konusunda o kadar çok rivayet var ki, hepsini yazsak pehlivan tefrikası olur.
Umarız, YÖK daha uzun süre, eksik üye ile çalışmaya devam etmez!..


Teziç ile Sezer ?

Sezer ile Teziç'in arası çok sıkı fıkı mı? Yoksa limoni mi? Ankara kulislerine göre Cumhurbaşkanı Sezer, YÖK Başkanı'nı çoktan gözden çıkardı. İstanbul kulislerine göre ise Sezer/Teziç diyaloğu fevkalade iyi. Hepsinin de inandırıcı gerekçeleri var. Galiba en iyisi bekleyip görmek. Teziç'in Çankaya'dan müdahale gelirse istifa ederim yönünde konuştuğunu ve hemen arkasından Çankaya'ya çağrıldığına bizzat şahit olduğunu söyleyenler kadar, tüm söylenenlerin asılsız olduğunu savunanlar da var.


Abbas Güçlü -Milliyet