Medimagazin logo

WHO: Türkiye’de kuş gribi riski azalıyor

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 4 kişinin kuş gribi sebebiyle hayatını kaybettiği Türkiye’de, başka insan vakalarının görülmesini beklediğini; ancak virüsün insanlara yönelttiği riskin düzenli olarak azaldığını söyledi
WHO: Türkiye’de kuş gribi riski azalıyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 4 kişinin kuş gribi sebebiyle hayatını kaybettiği Türkiye’de, başka insan vakalarının görülmesini beklediğini; ancak virüsün insanlara yönelttiği riskin düzenli olarak azaldığını söyledi.

Kuş gribinin Türkiye’de insan ölümlerine yol açmasıyla birlikte, virüsün H5N1 tipinin o güne kadar can kaybına yol açtığı Doğu Asya sınırlarının dışına çıkarak Batı’ya ilerlediği kaygıları da belirdi. Virüsün görülmesinin ardından WHO’nun Türkiye’ye gönderdiği heyetin başkanı olan Dr. Guenael Rodier, “İnsanlarla kuşlar arasında yakın temasla riskin var olduğunu biliyoruz; ancak bunun günden güne azaldığına inanıyoruz.” dedi. Rodier, virüsün görülmesiyle birlikte hastalanan kişilerin zaman kaybedilmeden hastaneye kaldırıldığını ve tedavi çerçevesinde bu kişilere ölüm riskini büyük oranda düşüren antiviral tamiflu ilacının düzenli olarak verildiğini söyledi. WHO, Türkiye’de yoğunlaştığı alanı acil durum yardımından kademeli olarak kuş gribi virüsüyle ilgili çalışmalara kaydıracağını söyledi. Rodier, “Şu an salgın kontrolünün ötesinde özellikle hayvanlarla ilgili orta ve uzun vadeli çalışmalara geçmenin ve hem Türkiye’de hem de komşu ülkelerde kalıcı izleme çalışmaları sürdürmenin tam zamanı.” dedi. Türkiye’de şu ana kadar 13 ilde kuş gribi virüsünün varlığı kesinleşirken, 23 ilde de kuşkulu olaylar görüldü. Türkiye, Doğu’da virüsün ortaya çıkmasından bu yana yürütülen çalışmalarda yüz binlerce hayvanı itlaf etti. Birleşmiş Milletler nezdindeki Dünya Gıda Örgütü, virüsün Gürcistan, İran, Suriye ve Ermenistan gibi komşu ülkelere yayılabileceği uyarısında bulundu.

Zaman
who:
türkiye&#8217
de
kuş
gribi
riski
azalıyor
Yorum (2)
Prof. Dr. Ali Çetin
Merhaba Türkiye'de sağlık alanındaki mevcut durumu çok iyi özetlemişsiniz. Sizin gibi değerli Hocalarımız, üzerinize lütfen alınmayın, bu güne kadar sadece hasta tedavisi, muayenehane işletmesi ve özel hastane hizmeti kombinasyonunu iyi yürütmek ve kendi çıkarına çalışmak dışındaki faaaliyetleri ne derece yaptı. Kendi uzmanlık alanında dünyada olan gelişmeleri ne derece ülkemize kazandırmaya çalıştı. Sayın Hocam bende Avrupa, ABD ve Japonya Tıp Fakültelerinde bulunarak aramızdaki farkı araştırdım. Özellikle ABD tamamıyla farklı bir konsept uyguluyor. Tıp öncelikle AR-GE, sonra eğitim ve en son da sağlık hizmeti yapıyor. Takdir ettiğiniz gibi ilk ikisi iyi olunca zaten para da kazanılıyor ve öğrenci iyi yetiştiği için hasta da iyi bakılıyor sonuçta gene iyi para kazanılıyor. Bizim bu sisteme geçmemiz gerek ama bügün geçmeye kalksak önce bu sisteme uygun Hocaları yetiştirmemiz gerekir ki bu en az 10 yıl alır, sonra bu hocalar ile yeni tıp fakülteleri kurup 6 yıl öğrenci, sonra 6 doktoralı ve uzmanlığı olan kişiler mezun edilebilir ve bu kişilerden oluşan AR-GE, eğitim ve hizmet tıp fakültesi ve hastaneleri kurulabilir. Bunun için ayrıca çok büyük yasal mevzuat değişiklikleri de yapılır ve Tıp mensuplarının bu kadar gücü azalmış ken sosyal bilimciler ve mühendislerin bu kadar ağırlıkta olduğu TBMM'den böyle yasalar nasıl çıkar bilemiyorum. Sonuçta bugün soruna çözüm üretsek bile ürün 20-30 yıl sonra çıkabilir. Dünyada sizin de söylediğiniz gibi bazı ince mühendislik oyunları ile olaylara yön kolaylıkla veriebilir iken böyle ulusal ve önemli projeleri yapmayı bırakın hazırlama aşamasında bile nasıl engellemeler yapılabileceğini öngörmek için çok şey bilmeye gerek var mı? Dünya liginde büyük oyuncu olmak için topyekün ulusal bir mücadele gerekir. Önce evinizin önünü iyi süpürmek ve ülke kaynaklarını, özellikle milyonlarca dolara yetiştirilmiş bizim gibi öğretim üyelerini bu kadar kolay harcamamak gerekir. Sizinde dediğiniz gibi bugünkü durumumuzdan gelişmiş ülkelerin hepsi çok memnundur. Biz düzenli olarak iyi bir pazar olmaya gidiyoruz onlar için. Yakında piyasaya çıkacak olan high-tech kişiye özel tedavileri, genetik tarama sonucuna göre verilen tedavileri,high-tech tanı ve tedavi cihazlarını biz olmazsak kime satacaklar? Enjektör, dikiş ipi ve ameliyat makası ve birkaç basit tıp cihazı yapmakla nereye varılır? Biz ihtiyaçlarımızı karşılama oranımızı arttırdıkça daha yüksek maliyetli ürünler ile zaten aldıkları payı sürekli arttırıyorlar. Ülkemizin savunmaya ayırdığı kaynaklardan sonra en fazla harcaması sağlık alanında olmaktadır. Zaman kaybetmeden ulusal bir tıp eğitimi ve sağlık politikası ile geleceğimizi kurtarmamız gerekmektedir. Ülkemize bu konuda iyi şanslar diliyorum. Saygılar.
0
Cevapla
yg
degerli hocam, bu yaziniz genel oldugu icin genel bir kac soru sormama izin verin. 10 senedir uygulanmaya calisilan yeni duzenlemeler, en azindan bir fikir oldugunu gosteriyor. Ve gelismeler oldukca yeni duzenlemeler yapiliyor. Tabi her zaman dogru olanlar yapilmiyor ama belli bir plan icinde yapilan isler, plansiz yapilan uygulamadan daha iyi. 1 Bu zamana kadar hangi meslek kurulusu Turkiye icin bir rapor hazirladi ki uzun vadede ne yapilmasi gerekli ve nasil yapilmasi gerekli diye. 2 Turkiye 80-90 arasi nasil bir saglik politikasi izledi ve Turkiyede universiteler ve hocalar ne tepki verdi veya ne onerdi? 3 Turkiyede 90-2000 arasi hangi saglik politikasi vardi, hangi sorunlar vardi ve hangi kurulus ne onerileri getirdi. Bugune bakarak bile uzun vadede ne yapilmasi gerek ve buna nasil ulasilmasi gerek. En azindan tip camiasi kendi fikirlerini bir birlik icinde sunmasi gerek. Bu calisma belli bir duzeyde ve tip camiasi tarafindan da desteklenirse o zaman bir seyler ifade eder. Yoksa butun bireylerin fikirlerini saglik bakanligi nasil ciddiye alsin, cunku her karsi fikir icin saglik bakanliginin yaninda onu destekleyen bilim adamlari var.Saglik bakanliginin gorevi hem bugunu idare etmek ve hem de gelecek icin bir seyler yapmak. Turkiyeýi disaridan takip eden bir hekim. Saygilarimla
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir