Hekimden 'zorunlu hizmete' istifalı direniş

Hükümetin, sağlık hizmetlerinde iller arası dengesizliği gidermek amacıyla geçen temmuz ayında yürürlüğe soktuğu 'doktorlara mecburi hizmet' uygulaması, istifalara yol açtı. Zorunlu hizmet kapsamında Doğu illerine gönderilen 3 hekimden 2'si istifa edip geri döndü. Atama emirleri henüz ellerine ulaşmayan doktorlar ise yürütmenin durdurulması için dava açmaya başladı.

SADECE BİR KİŞİ KALDI

Yürürlüğe giren yasa çerçevesinde zorunlu hizmete tabi tutulan 250 uzman doktorun yanı sıra pratisyen hekimler de bakanlık tarafından Doğu ve Güneydoğu illerinde görevlendirilmeyi bekliyor. İlk etapta 20 kuranın çekildiği, yurt genelinde 898 pratisyen hekimin daha kura çekeceği uygulamada, 'tayin emri' bugüne kadar 3 pratisyen hekime ulaştı. Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan 3 pratisyen hekim, atandıkları Doğu illerine gitti. Ancak doktorlardan ikisi istifa edip geri dönerken, bir meslektaşları zorunlu hizmetini tamamlamak için görev yerinde kaldı. Eylül 2005 tarihinde kurası çekilen 20 pratisyen hekimden ellerine atama emri ulaşan üç hekimden Dr. Elif Küçük Demiralay ise atandığı Hakkari'deki görevine başladı. Henüz üç aylık evli olan Demiralay, 300 gün boyunca Durankaya'da 9 köye hizmet verecek.

ANAYASA'YA AYKIRI

İsimlerinin açıklanmamasını koşuluyla görüşlerini ifade eden pratisyen hekimler, 'zorunlu hizmet' uygulamasına karşı olduklarını, bu nedenle yürütmenin durdurulması için dava açtıklarını bildirdi. Hekimler, 'Biz zorunlu hizmet anlayışına karşıyız. Zorunlu hizmet adı altında İstanbul'a da tayinimiz çıksa gitmeyi düşünmüyoruz, Çünkü bu Uluslararası Çalışma Örgütü ilkelerine de, Anayasa'ya da aykırı' diye konuştu.

Zorunlu hizmet uygulamasına kazan kaldıran hekimler, 'Bize hiçbir meslek gurubuna uygulanmayan yöntem uygulanıyor. Eğer gitmezsek doktorluk unvanını elimizden alıyorlar' dedi.


Seçim yatırımı ama nisanda kaldırılacak

Dr. Orhan Odabaşı (Türk Tabipler Birliği Genel Sekreteri): Sağlık Bakanı Türkiye'de hekim fazlalığı var diyordu. Şimdi ne değişti. Bence burada başka nedenler aramak lazım. 2006'da seçim kaçınılmaz, bunun arkasındaki nedenlerden biri de budur. Doğu'da pratisyen ve uzman hekim ihtiyacı olduğu yönündeki iddialar çok gerçekçi değil. Kanunun çıkış tarihine bakarsanız; 5 Temmuz yani birçok tıp fakültesi mezununu vermiş oluyor. Bunların ilk etapta bin pratisyen hekime ihtiyaçları vardı. Eğer kanunu daha önce çıkarsalar 4 bin 500 kişiye 657 sayılı hakkı vermek zorunda kalacaklardı. Onu yapmamak için kanunu böyle tıp fakültelerinin mezun verdiği tarihin arasında ayarladılar. Üstelik acil ihtiyaç varsa halen neden 20 kişinin kurası çekildi diğerlerinin çekilmedi. Tahmin ediyorum nisan veya mayıs ayında mecburi hizmeti kaldıracaklar.


Mecburi hizmete Mecburuz

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, mecburi hizmet uygulamasına karşı çıkanlara 'hayret ediyorum' dedi. 'Mecburi hizmete mecbur kaldık' diyerek uygulamayı savunan Akdağ, 'Ankara'da bir uzman doktora 657 hasta düşüyor. Şırnak'ta ise bu rakam 14 bini geçiyor. Yani şimdi Ankara'dakiler insan da Şırnak'takiler değil mi? Onlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bazıları isyan ediyor. Ben onlara hayret ediyorum. Doğu ve Güneydoğu illerinde, diğer bazı illerle kıyaslanamayacak kadar hekim eksikliği var. Biz devlet olarak onlara da hizmet götürmek durumundayız' dedi.

Doktor açığı bulunan illerin ihtiyacını karşılamak için mevcut maaşların dört katını vermelerine rağmen hekimlerin bu bölgelere gitmemekte direndiklerini anlatan Akdağ, 'Mecburi hizmet uygulamasına yeniden geçilmese, biz o bölgelere doktor gönderemezdik' dedi. Akdağ, 21 Kasım'da bine yakın hekim için yeniden kura çekileceğini belirterek, bunun için tüm tıp fakültelerinden öğrenci listelerinin isteneceğini söyledi.


Bazı tıp fakülteleri yasadan önce mezunlarını kurtardı

KADİR Has Üniversitesi'nden mezun olan ve isminin açıklanmasını istenmeyen pratisyen hekimler, Türkiye'de 28 tıp fakültesi olduğunu, bunlardan da 4 bin 500 mezun verildiğini belirterek, şunları söyledi: 'Uzman tabip ve tabiplere yeniden mecburi hizmet getiren ve bazı kanun ve kanun hükmündeki kararnamelerde değişiklik yapan 5371 sayılı Kanun 21 Haziran 2005'te TBMM'de kabul edildi. Cumhurbaşkanı da bu yasayı 15 gün sonra 5 Temmuz'da onayladı. Eğer 30 Haziran öncesi onaylasa daha birçok pratisyen hekim bizimle aynı kaderi paylaşacaktı. Biz ve bizim gibi 6 üniversite 5 Temmuz'dan sonra mezun olduğumuz için yasadan etkilendik ve mağdur olduk. Bazı üniversiteler bu yasadan etkilenmemek için öğrencilerini 4 Temmuz'da mezun ettiler.'

Akşam