Medimagazin logo

YÖK yine bildiğini okuyor

2547 sayılı YÖK yasası açık. Ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda üniversitelerin geleceğine yön verme ve denetleme görevi YÖK'ün.<br />YÖK, 21 üyeden oluşuyor. Bu üyelerden 7'sini Cumhurbaşkanı, 7'sini Bakanlar Kurulu, 7'sini de Üniversitelerarası Kurul atıyor-Abbas Güçlü'nün yazısı
YÖK yine bildiğini okuyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
2547 sayılı YÖK yasası açık. Ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda üniversitelerin geleceğine yön verme ve denetleme görevi YÖK'ün.
YÖK, 21 üyeden oluşuyor. Bu üyelerden 7'sini Cumhurbaşkanı, 7'sini Bakanlar Kurulu, 7'sini de Üniversitelerarası Kurul atıyor. Daha önce Genelkurmay'ın da atadığı bir üye vardı. Ama AB uyum yasaları çerçevesinde artık yok.
Yasa koyucular, YÖK'ü üçlü bir sacayağı üzerine oturtarak, tek grubun etkisi altına girmesini önlemeyi düşünmüşler. Ama uygulamada hep tam tersi oldu. En büyük hata, YÖK'e üye gönderen makamlarındı.
Ne cumhurbaşkanları ne hükümetler ne de rektörler, yasanın kendilerine tanıdığı hakkı, hakkıyla yerine getirebildiler.
YÖK başkanlığı koltuğuna kim oturduysa, yetkiler onda oldu. YÖK üyelerini de tespit etti, rektörleri de. Doğramacı, Sağlam ve Gürüz dönemlerinde hep böyle oldu.
Doğramacı, Üniversitelerarası Kurul'a istediği üyeyi zaten kabul ettiriyordu. Cumhurbaşkanları konusunda da fazla sorun yaşamadı. Evren ve Özal, o ne istediyse yaptı. Sağlam ve Gürüz de Demirel'den aynı desteği gördü.
Koalisyon hükümetleri döneminde ise ortaklar arasında hep sorun oldu için kontrol yine YÖK başkanında oldu.
Tek başına hükümetler döneminde ise bakanlar kurulu kontenjanından gelen üyeler, hep azınlıkta kaldı.
YÖK, eğer bu haliyle devam edecekse, güç dengesinin yasada olduğu gibi korunması gerekir. Elbette üyelerin birbirlerine ayak bağı olmaları istenmez. Ama tek ses haline gelmelerinin de bugüne kadar bir yararı görülmedi.
Bunları niye yazdım? Cuma günü Üniversitelerarası Kurul toplantısı var. Gündemdeki maddelerden biri ÜAK'yı temsilen YÖK'e üye seçmek. Ama kendilerine, ille de şu ismi seçin diye dışarıdan müdahale var. Müdahaleyi yapan kim? YÖK Başkanı Teziç. Böyle saçmalık olmaz. Olmamalı da.
Teziç, geçtiğimiz hafta dile getirdiğimiz gibi rektörlere mektup gönderip, seçilecek YÖK üyesi şöyle şöyle olmalı diye kriter belirtmişti. Madem bu konuda kararlı, neden aynı mektubu Cumhurbaşkanı'na ve hükümete de göndermiyor. Gönderemez çünkü Çankaya da hükümet de böyle bir müdahaleyi kendi iradesine saygısızlık olarak görür. Peki Üniversitelerarası Kurul'un iradesi yok mu? Ona saygısızlık yapılmıyor mu? Bu sorunun cevabını da 11 Şubat'ta alacağız.
Üniversitelerarası Kurul, zaman zaman aksi yönde hareket etse de, ya bugüne kadar olduğu gibi YÖK'ün kuklası olmaya devam edecek ya da bir onur mücadelesi verecek. Kendi önerdiği aday mı seçilecek? Yoksa YÖK Başkanı'nın istediği mi? Bunu hep birlikte göreceğiz...
Olaya bir de farklı pencereden bakalım. YÖK Başkanı'nın kendisine yakın isimlerle çalışmasından daha doğal ne olabilir ki diyenleriniz de çıkabilir. Kendilerine göre haklı gerekçeleri de olabilir. Ama bu yöntem, hem yasanın özüne aykırı hem de bugüne kadar hiç olumlu sonuç vermedi.
YÖK başkanlarını diktatoryal yetkilerle donatılmasını, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, hükümetin, Meclis'in ve diğer tüm kurumların denetimi dışında bırakılmasını, üniversite özerkliği açısından haklı görenler çıkabilir. Ama bu yöntemle özerk olan üniversiteler değil, YÖK Başkanı.
Hükümetlerin müdahalesi nasıl üniversite özerkliğine aykırı ise, YÖK'ün yasal yetki sınırları dışındaki müdahaleleri de akademik saygınlığa vurulan en büyük darbedir.
Cuma günkü toplantıda, ÜAK'ın özerkliği, saygınlığı, karar alma özerkliği, umarız türban tartışmalarının gölgesinde kalmaz. Türban gerginliği, hükümet gibi YÖK'ün de işine geliyor. Çünkü en iyi yapıştırıcı o.
Özetin özeti: Üniversite özerkliği isteyenler, buna önce kendileri saygı göstermeliler...

aguclu@milliyet.com.tr

Abbas Güçlü-Milliyet
yök
yine
bildiğini
okuyor
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir