Oy kullanan öğretim üyelerinden kimse, 'Yahu madem bizim belirlediğimiz seçilmeyecekse, ne diye seçim yapıp bizi oyalıyorsunuz' demiyor.
Üniversite düzeyindeki bu antidemokratik ve sırf bu nedenle de antibilimsel olan seçim komedisi, en son İstanbul Üniversitesi'nin rektörlük seçimlerinde sahnelendi.
Bu anlamda, seçimde 743 oy alan Prof. Dr. Mesut Parlak'ın kendine en yakın adayın oyunu katlayarak geçmiş olmasının fazla bir ehemmiyeti olmuyor.
Parlak ile birlikte, 377 oy alan Prof. Dr. Faruk Erzengin, 334 oy alan Prof. Dr. Nur Serter, 301 oy alan Prof. Dr. Hasan Yazıcı, 263 oy alan Prof. Dr. Yavuz Alangoya ve 64 oy alan Prof. Dr. Kemal Kurtuluş, aynı listede müsavi bir şekilde YÖK'e bildirilecek.
Sürecin nasıl işleyeceğini yukarıda özetlediğim gibi, bilim insanlarının iradesini hiçe sayan bir aşağılama silsilesi devam edecek.
Bu arada, seçim süreci içinde adaylardan söz edilirken, Yavuz Alangoya'nın adı ise, aleni olarak 'YÖK'ün adayı' diye geçiyordu.
Bu ne acayip ve ayıp bir seçim sistemidir. Anayasal temelleri olsa da, bu saçma gidişe 'Dur!' diyecek kimse yok mudur?
Radikal-Adnan Ekinci