Medimagazin logo

İlaç üretimindeki sorunun kaynağında ne var?

İddiaya göre Gümrük Birliği anlaşmaları yapılırken sektör müzakere dışında tutulmuş. Radikal'den Murat Yetkin'in yazısı
İlaç üretimindeki sorunun kaynağında ne var?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye 17 Aralık'ta üyelik müzakerelerine başlanacağını açıklamasından üç gün sonra ilaç üretimi konusunda nota vermesinin yankıları sürüyor. Brüksel'in, Ankara'yı ilaç üretimindeki veri imtiyazları taahhüdünü yerine getirmesi konusunda uyarması ve Sağlık Bakanlığı'nın yeni bir ilaç ruhsat yönetmeliği taslağını Başbakanlığa sunmasının ardından, yıllardır kapalı kapılar ardında süren tartışma, kamuoyu önünde yürütülmeye başlandı.
İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye İlaç Sanayicileri Derneği (TİSD) Başkanı Cengiz Celayir ve bir grup sektör yöneticisi önceki akşam Ankara'da bir grup gazeteciye kendi açılarından durumu anlattı.
Ağırlıkla 'jenerik', yani eşdeğer ilaç üretimini temsil eden grup, Türkiye'nin Mayıs 1997'de, 1996 Gümrük Birliği anlaşması uyarınca imzaladığı Ek Protokol'de söz verdiği üzere veri imtiyazlarını kabul etmesinin, Türkiye'deki ilaç üretim sektörüne ciddi zarar vereceğini söylüyor. Bu protokole göre Türkiye, 1 Ocak 2001'den itibaren veri imtiyazını kabul etmiş olmalıydı. Ancak bu koşul hâlâ yerine getirilmiş değil. Zaten AB notasının konusu da bu.
Eczacıbaşı'nın, gelinen noktada, daha önce 2007 sonu olarak öngördükleri geçiş sürecini 'Hükümete daha fazla sorun yaratmamak için' 1 Ocak 2005'ten itibaren veri imtiyazını kabul ettiğini söylediğini size daha önce duyurmuştuk. Bununla birlikte İEİS ve TİSD, uygulamanın yeni 'İlaç Ruhsat Yönetmeliği'nin yayımlandığı tarihten sonra yapılacak başvurular için geçerli olmasını istiyor. Zaten bu amaçla şu anda hem eşdeğer, hem orijinal ilaç üreticileri Sağlık Bakanlığı'nı başvuru yağmuruna tutmuş durumda. Oysa AB notasında, uygulamanın geçmişe dönük ve 1 Ocak 2001'den itibaren verilen ruhsatları da kapsayacak şekilde olması isteniyor. Bunun bir adı tazminat ödenmesi olabilir.
Bu tabii ki bir müzakere pozisyonu. Yani tartışılabilir, değiştirilebilir. Eczacıbaşı, Türkiye'nin bu konuda mücadeleyi bırakmaması gerektiğini, çünkü ülkelerdeki sanayi üzerinde yıkıcı etkiye yol açmama şartının Gümrük Birliği anlaşmasının ruhunda bulunduğunu söylüyor. Doğru. Öte yandan Türkiye'nin pazarlık konusundaki manevra alanı sınırlı. Çünkü 17 Aralık kararıyla Türkiye ve bundan sonra üyelik sırasına girecek ülkeler için öngörülen müzakere modeline göre, müzakere maddelerinin açılıp kapanması belli kıstaslara (benchmarks) bağlı olacak. Örneğin veri imtiyazının sorun olarak kalması, Gümrük Birliği, rekabet politikası, tüketicinin korunması, şirketler hukuku, malların serbest dolaşımı ve sermayenin serbest dolaşımı konularında müzakerelerin başlamasını doğrudan etkileyebilir. Dolaylı etkilerle kapsam 17 başlığa yükselebilir.
Eczacıbaşı ve Celayir'e göre, bu sorunların kaynağında Gümrük Birliği anlaşmaları yapılırken ilaç sektörünü müzakerelerin dışında tutan ve daha sonra 97 protokolü konusunda da bilgilendirmeyen hükümetlerin tutumu var.
Bunun üzerine kendilerine şu soruları sorduk: Gümrük Birliği görüşmeleri beş yıl sürdü.
O sürede, örneğin otomotiv ve tekstil sektörleri çok etkin kulis yapıp haklarını koruyabildi. İlaç sektörü bunu neden yapmadı? 97 protokolünü gazeteciler internetten indirip ertesi gün haber yaparken, ilaç sanayicileri nasıl oldu da bunu ancak 2002'de bir hükümet uygulamasına orijinal ilaç üreticileri itiraz edince öğrendi?
Bu işte bir ihmal mi vardı, bir yanlışlık mı?
Yanıtı, ilaç sektörünün emektarlarından, İEİS Onur Başkanı Kaya Turgut verdi: "1950'lerde demokrasiye geçildikten sonra devletin, bürokrasinin güvenilirliği azaldı. İşler eskisi gibi yürümüyor."
Sorun sanırım biraz da, ilaç sektörünün yıllarca işlerini kapalı kapılar ardında yürütüp, işlerin hep öyle devam edeceğine inanmalarında ve dünyadaki gelişmeleri yeterince takip etmeyip, önlem almamalarında olmuş.
Oysa Türkiye hem uluslararası standartlara uyup, hem de ulusal sanayini koruyarak vatandaşına iyi ve etkin sağlık hizmeti sunmalı. Türkiye, bunu yapabilecek kapasiteye sahip. Önemli olan o gücü harekete geçirmek.

Murat Yetkin-Radikal
i̇laç
üretimindeki
sorunun
kaynağında
ne
var?
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir