Medimagazin logo

Çölden çöle koşturan hekim

Cerrahpaşa'nın şişmanlıkla savaşan doktoru Taner Damcı, boş vakitlerinde çölde koşuyor! Damcı, son olarak Şili'nin Atacama Çölü'nde 'tek başına'ydı
Çölden çöle koşturan hekim
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Obezlerin ünlü doktoru Taner Damcı, hastalarından daha çok sağlığına, beslenmesine dikkat ediyor; her gün 20-30 kilometre koşuyor, ağırlık çalışıyor, ama bütün bunlar hastaları gözünü korkuttuğundan değil. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Taner Damcı, dağcılıktan sonra Macera Yarışı'na merak sarmış. İnternet kanalıyla organizasyonla bağlantı kurmuş, Türkiye'den tek aday olarak kabul edilmiş. 2001'de Fas Sahra Çölü'nde, 2004 Temmuzu'nda Şili Atacama Çölü'nde gerçekleşen çöl maratonuna katılmış. Bugünlerde 24 Nisan'da Gobi Çölü'nde başlayacak yarışa hazırlanıyor. 2006 hedefi ise Antarktika koşusu...
Macera Yarışı nasıl bir spor?

18 yıllık bir geçmişi var. Yarışa grup olarak başlıyor tek başınıza bitiriyorsunuz. Her yarış 250 kilometre. 20 ile 80 kilometre arasında değişen altı etap var. Bu 250 kilometrelik, çölde tamamen kendine yeterlilik gerektiren inanılmaz zorlu bir yarış. Sahra Çölü'ndeki yarışa 700 kişi katılmıştı, 309'uncu olarak bitirdim. İlk yarış için iyi bir dereceydi. Biz çölü hep ölü bir yer olarak düşünürüz, oysa inanılmaz dinamik bir yer. Bunu fark ettim ve bir çöl tutkusu başladı bende. Atacama Çölü çok daha zordu, denizden yüksekliği 2 bin 500-3000 metre. Dağcılık gibi. Sahra'da dümdüz bir alanda gidiyorsunuz, oysa burada kanyonda yüzmek zorunda kaldım.

Şili'de kaçıncı oldunuz?

74 katılımcı vardı. Amerikalı, Alman, Fransız, İngiliz, Japon, Çinli, İrlandalı... Tek Türk bendim. Yarışı 57 kişi bitirebildi. Ben 37. oldum. Eğer dizimi sakatlamasaydım çok daha iyi bir derece elde edebilirdim. Yarışa grup halinde başlanıyor, sonra tek başına devam ediyorsunuz.

Çölde tek başına olmak, tek başına koşmak nasıl bir duygu?

Etrafta hiç kimse yok. Tek başına!.. Bütün gün, bütün gece tek başınıza yolunuzu bulmak zorundasınız. Delice bir şey. Ortalama her gün bir maraton koşuyorsunuz. Gece de başınıza bir fener takarak koşuyorsunuz. Akşam kampa varıyorsunuz, tabii yolu bulabilirseniz. Bulamama, hatta ölüm riski var tabii. Yarışmacı yolu bulamazsa? Her yarışmacının çantasında sadece bir tane işaret fişeği bulunuyor. Kamp yerine varamazsanız sizi helikopterle ararlar. İşaret fişeğinizi görürler. Zaten çantada bir süre yaşamaya yetecek malzeme de var.

Bu çok acımasız spordan nasıl bir zevk alıyorsunuz?

Çölde bulunmaktan, ekstrem doğa şartlarında yaşamaya çalışmaktan çok büyük bir zevk alıyorum. İnsanların dinleyince şaşırdıkları bir performansı gerçekleştirmek de egoyu tatmin ediyor. Bu yarış hayata bakış açımı çok değiştirdi. Artık daha sakinim. Değer yargılarım farklılaştı. Hiçbir sahteliğin olmadığı bir ortam orası. Ölümün sınırlarında dolaştım, insan o zaman yaşamın değerini daha iyi anlıyor.

Şili'deki altı günlük serüvenden anımsadıklarınız?

İlk gün yolumu kaybettim, öyle yerler var ki inişi var, ama çıkmanıza imkân yok. Vadi daraldı, bir kanyon oldu, karşıma iki duvar çıktı... Ortasında büyük bir hızla akan su. Tek yol, akan suya girmek. Girdim ve bir saat yüzdüm, sürüklendim. Sıfır derece soğuklukta. Sırtımda da çanta var. Dizim orada sakatlandı. Sonra nerede hata yaptığımı anladım ve doğru yolu buldum. Kampa vardığımda bitkindim.

Nasıl besleniyordunuz?

Sabah kahvaltısını kampta yapıyorduk. ABD'den kamp yiyecekleri aldım, ama az almışım. Son 24 saati aç geçirdim. Kimse kampta size yiyecek, giyecek ya da ihtiyaç duyduğunuz bir malzemeyi vermez. Çok katı kurallar var. Çantam 12 kilo ağırlığındaydı. Sabah pestil sucuğu, bütün gün kuruyemiş, akşam da et sucuğu, konserve balık yedim. Arada yüksek kalorili gofretler... Çantada başka neler vardı? Her saat ne yiyeceğinizi hesaplayıp, ona göre bir strateji yapmalısınız. Giyecekler de var, çünkü gece ısı eksi 10 dereceye düşüyor. Uyku tulumu, kamp malzemeleri pusula, harita, kitap. Gece okumak için yanıma Ahmet Altan'ın bir kitabını almıştım. Okuduğum sayfaları yırtıyordum, ağırlık yapmasın diye.

Yarış bitene kadar aileniz kim bilir neler yaşadı?

Ailem, yakınlarım kamp yerine mail atıyordu, ben de her akşam kampa varınca çadırımın cebine atılmış kâğıtları okuyordum. Çöl sizin için ne demek? Sahra Çölü'nde gece etabında koşuyorum. Tepemde ay var, birden bir duvar çıktı karşıma, nasıl aşarım derken kum fırtınasına yakalandığımı fark ettim. Açıkta kalan her yerime milyonlarca iğne batıyordu. Fırtına bitince koşmaya devam ettim. Çölde çok değişik hayvanlar var: Akrepler, yılanlar, böcekler... Çantamda panzehirler vardı. Çölde yaşam gece başlıyor. Akşamüstü kumun altından böcekler çıkıyor. Atacama'da gece sıcaklık eksi 10, gündüz ise 35 dereceydi. Çölde gece büyüleyici. Yıldızlar dokunabileceğiniz kadar yakın ve büyük. Atacama'da Ölüm Vadisi denilen bir yer var. O kadar kurak ve çorak ki, hiçbir mikroorganizma yetişmiyor. Burada büyülendim.

Radikal
çölden
çöle
koşturan
hekim
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir