Medimagazin logo

En çok hangi ilaçlar reçete ediliyor? İşte ilk 3!

Sağlık Bakanlığı verilerine Türkiye'de halk en fazla mide ve bağırsak ilacı kullanıyor, ikinci sırada solunum yolları, üçüncü sırada ise vitaminler var.
Kaynak: MİLLİYET
En çok hangi ilaçlar reçete ediliyor? İşte ilk 3!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras kış mevsimi nedeniyle ilgili artan hastalıklara ilişkin ilginç bir yazı yazdı. İşte Uras'ın Sağlık Bakanlığı verileri ışığında yazdığı 'Sağlıkta ne durumdayız' başlıklı yazı:

Her kış dönemi hastalıklar artar. Şu günlerde soğuk algınlığı çok kişinin sorunu. Sağlık denilince doktor ve ilaç gündeme geliyor.
Gerçekçi olalım. Eskiden doktora gitmek zordu. İlaç parasının tamamı cepten çıkardı. Sağlık hizmetleri geliştikçe halkımız daha çok doktora, hastaneye gider, daha çok ilaç tüketir oldu.
Kış aylarında diğer hastalıklardan şikâyetler de artar ama solunum hastalıkları öne çıkar. Grip, nezle en fazla yakınılan hastalıklar olur. 
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, halkımız yılda en fazla mide, bağırsak ilacı kullanıyor. 286 milyon kutu mide bağırsak ilacından sonra, solunum hastalıkları için 276 milyon kutu ilaç tüketimi var.
Üçüncü sırada yer alan bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılan ilaçlar ve vitaminlerin tüketimi 270 milyon kutu. Daha sonra da 260 milyon kutuyla sinir ilaçları geliyor.
Bu ilaçların bir bölümü reçeteyle, bir bölümü reçetesiz satılan ilaçlar.
Yılda 8.3 kez doktordayız 
Türkiye’de 1 yılda tüketilen 2 milyar kutuya yakın ilacın yüzde 78’i yerli, yüzde 22’si ithal. Yüzde 66‘sı orijinal, yüzde 30’u jenerik (benzer) ilaç.
12 yaş üstü kadın ve erkeklerden hastanede yatanların yüzde 12.7’si solunum yolu şikâyeti olanlar. Hastanede yatan erkeklerin yüzde 16.5’i, kadınların yüzde 9.6’sı solunum hastası.
Nüfusumuz 77 milyon. Bu 77 milyon kadın ve erkek yılda 650 milyon defa doktora müracaat ediyor.
1 yılda 1 kişi ortalama 8.3 defa doktora başvuruyor. Doğu Karadeniz’de kişi başı doktora gitme sayısı 9.2.
Şimdilerde devlet sağlık hizmetlerini 2 kademeye ayırdı. Birinci kademe sağlık hizmetleri Aile Hekimliği ağırlıklı hizmet. İkinci kademe hastaneler. Ama halkımız aile sağlığı birimlerinden ve merkezlerinden çok hastanelere gitmeyi tercih ediyor. Yıl boyu doktorlara yapılan 650 milyon müracaatın 220 milyonu aile hekimlerine, 430 milyonu hastanelere yapılan şikâyetten oluşuyor. 
15 yaş üstü sağlık şikâyetlerinin başında bel ağrısı ve boyun fıtığı var. Sonra sırasıyla, boyun bölgesi hastalıkları, tansiyon, alerji, depresyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı, Alzheimer, romatizmal hastalıklar, astım, akciğer hastalıkları ve böbrek hastalıkları şikâyetleri geliyor.
135 bin hekimimiz var
Ortalama kişi başı aile hekimine başvurma sayısı 2.8, hastaneye gitme sayısı 5.5. Hastanede yatarak tedavi görenlerin ortalama kalış süresi 3.9 gün.
Türkiye’de 135 bin hekim var. Bunların 75 bini uzman hekim. Bu hekimlerin 78 bini aile hekimliği birimlerinde ve hastanelerde çalışıyor. Hastanede çalışan hekim sayısı 48 bin, aile hekimliğinde çalışan sayısı 21 bin. 8 bini diğer kurumlarda çalışanlar. 94 bin hemşire, 48 bin ebe, 107 bin sağlık personeli var.
2014’te hastanelere 396 milyon müracaat oldu. 13 milyon hasta hastaneye yattı. Hastalar hastanede 52 milyon gece kaldı. 5 milyona yakın ameliyat yapıldı. Bir yılda devlet hastanelerine yaklaşık 300 bin hasta, üniversite hastanelerine 30 bin, özel hastanelere 70 bin hasta başvuruyor.
Ülkede toplam sağlık harcamalarının milli gelire oranı yüzde 5.5’e yakın. 2014 yılında ülke genelinde sağlık harcamaları toplamı 95 milyar TL. Bunun 74 milyar TL’si devletin harcaması, 21 milyar TL’si halkın harcaması. Sağlık harcamasının yüzde 17.8’ini halkımız cepten karşılıyor. Yüzde 82.2’sini devlet karşılıyor. 2014’te halkımızın cepten yaptığı ortalama sağlık harcaması 221 TL. Bu da hane halkının nihai tüketim harcamalarında yüzde 1.5’ten az ağırlığı olan bir harcama.

sağlık istatistikleri
saglik bakanligi
kişi başı doktora başvurma
en çok hangi ilaçlar
en çok hangi hastalıkla
Yorum (3)
Mücahit Altuntaş
Vitaminden başlayalım. Vitamin eksikliğini tanımlamadan vitamin yazmanın sağlık sisteminde yeri yoktur.Ancak çok seçilmiş olgularda tek tip beslenme varsa , beslenme bozukluğunu şüphelendirecek hikayesi varsa yinede kan değerleri ile teyit edilirse ( albumin düşüklüğü gibi ) kontrollü verilebilir.Sağlık bakanlığının bu konuyu hizaya sokması gerektiği ( üçüncü sırada !!! ) fazla vitamin reçete edilmesinden anlaşılmaktadır.Kaynak kaybı ! Vitaminin eksikliği teyit edilmeden yazılması ve kullanılması sorunludur.D vitamini için öncelikli olan daha fazla güneşe çıkmak.Vitamin eksikliğine düşmemek için çeşit yemek , doğal beslenmek temel yaklaşım olmalıdır. Gelelim genel anlamda bol ilaç yazma ve hekime gitme kültürüne ! Sağlık sisteminde hangi ilacı , kime , ne için yazıldığının hekim tarafından kayıt edilmesi , on line takibi yapılması gerekmektedir.Teknolojiyi , internet sistemini ve cep telefonlarını burada kullanmak lazım ! Daha öncesi sağlık fetişizmi , sağlık sisteminin siyasallaşması , sağlık sisteminin usul sorunları ( kayıt ,sevk bilgiyi paylaşmak) , sağlık sisteminin liyakat sorunları , mezuniyet öncesi eğitim ve mezuniyet sonrası eğitim sorunlarının tanımlanması , yüzleşilmesi gerekiyor. Bu kadar hekime müracaatın pompalandığı , bu kadar hekimin ve sağlık çalışanın alt yapı sorunlarının ihmal edildiği ortamda ( yeterli süre , gereklilik , bilgi paylaşılması , bütünsel yaklaşımın yan dal ve tüm sistem tarafından desteklenmesi ) elbette acillere taşan iş yükü ve aşırı müracaatı da normal karşılayabiliyoruz. Çok yazık.Eleştirmekten başka şu anda elden bir şey gelmiyor. Gerçekten ihtiyacı olanlara için ilaca , gereksiz iş ve iş yükü anlamında insana , gereksiz maliyete , ve dolaysıyla sisteme "sorun" çıkarıyor. Aval aval bakıyoruz. Sağlık sisteminin eğitim , liyakat , siyasallaşma , bilgiyi paylaşım , empati ve eş güdüm , yabancılaşma sorunlarının tanımlanması ve çözülmesi gerekiyor. Halen tanımlanabildi mi ? Sanmıyorum. Çözüm için çoklu denetim ve katılım, ve entegre toplumsal yaklaşım var mı ? Sanmıyorum. Sağlık daha karmaşık , maliyetli , kaynak ve insan tüketen hale dönüşüyor. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 21 Ocak 2016
4
Cevapla
Mücahit Altuntaş
SAĞLIĞIMIZ NE DURUMDA ? diye Güngör Uras yazmış.Sağ olsun. Ssorununu karşılamak için bir matruşka yaklaşımı sergileyeceğim.Yani soru soruyu doğuracak ! Basit bir kaç soruyla başlıyorum ve bitiriyorum. Sağlık çalışanının sağlığı ne durumda ? Sağlıkta iş yükü son on yılda üç kat artırıldı yada arttı ! Bu veri sağlık çalışanının sağlığı ve çalışma şartlarının göstergesi olabilir mi ? İş yükü = sağlık durumu ! ilişkisi ? Peki sağlıkta eğitim sorunları aşıldı mı ? Temel ihtiyaçlar karşılandı mı ? Eğer cevabımız evetse sorun yok pek hayır sa çıkarılan "malpraktis sistemi" ne kadar doğru ? Sağlıklı mı ? Sağlık konusunda samimiysek ihtiyaçlar ve alt yapı sorunları konusunda da samimi olmak durumundayız. Sorulardan başlıyoruz.Sorulmamış ve unutulmaya yüz tutmuş kadim sorular ! Adan Zye ! Sağlık , yaşam ortamımız , çalışma şartlarımız hepsi bir bütündür. Mücahit Altuntaş İç Hastalıkları Uzmanı 21 Ocak 2016
3
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Vitamin ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için yazılan reçeteler sağlık sistemimizin , sağlık anlayışımızın durumunu yansıtıyor.Eksikliği saptanmadan verilen vitamin kullanımı bilimsel değildir ve eğer ! vitamin "gerçekten" eksikse ( 3.sırada reçete edilen sıklık ! ) yaşam tarzımızın sorunlu olduğuna işaret ediyor ! Sorun sağlık merkezlerinde ve vitamin yada bağışıklık sistemini güçlendiren ilaçlarla değil daha önce çözülmesi gerekiyor. Medimagazin alt başlığı eksik yazmış ! Üçüncü sırada sadece vitaminler değil. "Üçüncü sırada yer alan bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılan ilaçlar ve vitaminlerin tüketimi 270 milyon kutu." Bağışıklık sistemini artıran ilaçların "çok iyi tanımlanmadıkları durumda " kullanımının bilimselliği yoktur.Boşa kullanılıyorlar.Aynı sorun vitaminlerde de var ! Sonuç ! 270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu.270 milyon kutu. Vah vah dedirtiyor. Peki neden böyle ? Sağlık sisteminin usul , kayıt , bilgi aktarımı ve geri ileri bildirim sistemlerinin tanımlanması , sağlık ve ilaç fetişizmi politikalarından vazgeçilmesi gerekiyor. Hasta memnuniyeti hekime ve ilaca oluşma memnuniyetine dönüştü.Çok fena biçimde kötüye kullanılıyor. Sağlık ortamında çok ticari işler , çok yanlış uygulamalar , çok uygunsuz şeyler olağan karşılanıyor.Sonuç bu ! Yani ? Üçüncü sırada yer alan bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılan ilaçlar ve vitaminlerin tüketimi 270 milyon kutu. Daha sonra da 260 milyon kutuyla sinir ilaçları geliyor. Üçüncü sırada bu geliyorsa birinci ve ikinci sırada gelen ilaç kullanımı yada tüm ilaç kullanımlarının sorgulanması gerekiyor. Sistemin , uygulamaların ve uygulayanların sorgulanması gerekiyor.KEndi kendimizi de sorgulamamız gerekiyor. Sağlık teknolojisi %80-85 dışa bağlı olan ülkeyiz.Bu kadar sağlık fetişizmi yapacağımıza acaba birazda sağlık ortamında her türlü uygulamanın "usul" , "uygunluk" , "bilimsellik" kriterlerini sorgulasak !? Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 23 Ocak 2016
4
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir