Medimagazin logo

Doçentlik bu ülkede koca bir aldatmacadır, Neden mi?

Doç. Dr. Metin KEMENT, Medimagazin için yazdı....
Doçentlik bu ülkede koca bir aldatmacadır, Neden mi?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

1-Bu ülkede “doçent “olmak isteyen klinisyenlerin en az yüzde 80’i bunu bilimsel veya eğitimsel bir amaç için istemezler, bu tiplerin tek düşünceleri ilerde özel sektörde daha çok para kazanmaktır. Nitekim bir şekilde doçent olmayı başaranların büyük çoğunluğu bir gün dahi eğitim faaliyetinde bulunmadan  “kapağı”  özel sektöre atar.

Çözüm : Doçentlik =öğretmenlik demektir, doçentlik ve profesörlük unvanlarının eğitim kurumları dışında kullanılması yasaklanmalıdır.  Bu yapılmayacaksa doçent olanların bu unvanlarını kullanabilmeleri için bir eğitim kurumunda en az 3 yıl görev yapmaları sağlanmalıdır. Böylece gerçekten bilimsel kaygılarla doçent olmak isteyenler ortaya çıkarılabilir.


Yeni doçentten Yeni Doçentlik Kriterleri değerlendirmesi


2-Bu ülkede Tıp dalında gerçekleştirilen yayınların büyük çoğunluğu ya fabrikasyon, ya falsifikasyondur.  Bu durum camiadaki herkesçe bilinmektedir.  Bunun önüne geçilemediği sürece yayın sayısında ne kadar önde olursak olalım, asıl başarıyı belirleyen atıf ve patent sayısında 3. Dünya ülkeleri düzeyinde kalmaya devam ederiz.

Çözüm: Ülkemizde etik kurumlar,  etik ve ahlaki sistemleri oturmuş ülkelerde olduğu gibi yayınları sadece onay aşamasında denetlemektedir. Ancak ülkemiz yayın etiği açısından ciddi sorunları olan bir ülkedir, bu sebeple etik kurullar onay verdikleri tüm yayınları her aşamasında denetlemekle yükümlü olmalıdırlar .

 

3-21. YY’da evrensel bilim çevrelerince kabul görmüş,  akademisyenlerin bilimsel düzeyini gösteren bir takım kriterler (h-index gibi) mevcutken UAK’un bu kriterleri adeta yok sayması doğru değildir.

Çözüm: Doçentlik kriterlerinde makale bölümünde “ h indeksi” mutlaka kriter olarak getirilmelidir.  Makul olan rakam ise 5 ve üzeridir.


Yeni doçentlik kriterleri: Bu kriterlere jüri üyesi de bulmak zor!


4-Ülkemizde doçentlik sınavları maalesef kanayan bir yaradır,  akademisyen olmak isteyen genç hekimlerin bu yolun her aşamasında karşılarına çıkan “adam kayırmacılık, ahbap çavuşluk, siyasi ve ideolojik ilişkiler”  bu en önemli aşamada da tüm gerçekliği ile önlerine getirilmektedir. Doçentlik sınavlarında bakılmayan tek kriter neredeyse adayın “bilimsel yeterliliğidir”. Kısaca adamın yoksa , ücretli dergilerde fabrikasyon olduğu belli 3 yayını olan arkadaşın doçent olurken, sen ağzınla kuş tutsan, allame-i cihan olsan,  h indeksin 10 olsa yine de doçent olamazsın.

Çözüm: Doçentlik sınavlarındaki sözlü aşaması,  yalnızca adayın ders anlatabilme yeteneğini, çok ciddi objektif kriterler ile ölçen bir aşama haline getirilmeli ve itiraz halinde  başka bir heyet tarafından değerlendirilebilmesi için video ile kayıt altına alınmalıdır. Adayın teorik bilgisi ise güncel literatür ile uyumlu yazılı sınavlar ile değerlendirilmelidir. Böylece “hocadan daha iyi bilen öğrenci ”  sendromunun önüne geçilebileceği gibi Türkiye’deki bilimin içindeki en büyük virüs olan adam kayırmacılığın da bir miktar önü alınmış olur.

 

Doç. Dr. Metin KEMENT

docentlik sinavlari
docentlik kriterleri
h indeksi
h-index
doçentlik şartları
2016
Yorum (33)
Doc. Dr. Tahsin Oguz Acarturk
Doç. Dr. Metin KEMENT guzel yazmis. Eksigi var fazlasi yok. Docentlik ve Profesorluk Turkiye'de akademik degil, ticari unvanlardir. Gelismis ulkelerde, universite ile baglantisi biten doktorlarin unvanlari da biter. Disarida muayenehanelerinde kullanamazlar. Ancak bu ulkelerde, hastalar da illa docente profesore ameliyat olacaz diye bir istekleri de yoktur. Ozellikle son zamanlarda sadece unvani olan, niteliksiz docent ve profesorler yetiseye basladi. Docent olmak hala basvuran kisinin elinde olsa da, ozellikle profesor olmak sadece universite 5 sene kalip idare ile iyi gecinmeye bakan bir sistemdir. Tabi perisan olan egitim sisteminde butun tip egitimi cokmus durumdadir. Mecburi hizmet sistemi ile de belki de akademide basarili olacak arastirmaci genc doktorlarimizin hevesi kirilmaktadir. Gelecekte ortaya cikacak docent ve profesorler, gecmisten daha iyi konumda olmayacaklardir. Vay Turkiyem vah....
0
Cevapla
muammer canik
1.Maddeye aynen katılıyorum.Yapılan yayınlar da hatırı sayılır bir bölümü Bilim için değil sadece ünvan almak için yapılıyor.örneğin kişi prof olduktan sonra yayın yapmıyor.Ayrıca doçent lik,Prof luk toplumda itibar kazandırıyor. 2.Çözüm kısmına katılmıyorum.Yanlış olduğu için değil,Sayın Doçent Dr.Metin Kement uygulamada neler olduğundan habersiz gibi görülüyor.Şöyleki 7 yıldır taşradaki bir tıp fakültesinden Ankara daki bir E.A.H de 7 yıldır 2547/38 ile çalışan Prof var.Taşradaki Tıp fakültelerinden Prof olup 38 madde ile eski E.A.H de çalışanlar var.Bunu sayı ile belirtmek gerekirse 200 ü geçti.Bu kişiler 38 ile eski hastanesinde görevlendirilip kimi 2 yılı ,kimi 4 yılı tamamlayıp 657 sayılı yasanın 74 maddesi ile eski hastanesine Eğitim Görevlisi olarak geri dönüyor.Üniversiteye hiç bir katkısı olmadan bedevadan ünvan alıyorlar.yada Sürelerinin tamamlanması ile emekli olup özel sektöre geçiyorlar. Çözüm E.A.Hastanalerinde ve diğer hastanelerde çalışan hekimlerin maaşını yükseltmek ve Akademik ünvanlar üniversite dışında TİCARİ FAALİYET amaçı ile kullanılmaması,Dikkat çekmek istiyorum,hiç kullanılmasın demiyorum,Ticari faaliyet amaçı ile kullanılmamasını söylemek istiyorum.
0
Cevapla
ali
kendi h indeksi 11 olan akademisyen tiyatrosu sendromu... geçecektir
7
Cevapla
Fikret
Son dönemde okuduğum en carpıcı ve güzel yazı. Ama zaten herkes bunları biliyor da değiştirmek işlerine gelmiyor. Sokakatakinden yöneticisine kadar tüm insanlar kendi çıkarlarını ülke ve bilim de dahil herşeyin önünde tutarlarsa bu böyle gider.
13
Cevapla
Murat celikten
Eline ağzına sağlık. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovdukları icin bu durum tespiti için tebrik ederim. Doçentlik ve profesörlük ünvanları eģitim kurumları dışında kullanılmamalı. Ticari kaygılarla ünvan alan kesimin önünü kesmedikçe bilimsellik hikaye olur. 3 yıldır genel müdürlük yapan hâlen aktif genel müdürlük görevine devam eden biri nasıl doçent olabilir bu ülkede? Kimler ne karşılığında yayın yaptırıyorlar? Doçentlik için.makamların ne şekilde kullanıldığını soruşturmak gerekiyor. Hepsi bir yana paralel doçentlik dağıtanlara, juri lobilerine, doçent olacaklara derneksel bazda müdahelelere emniyetin, savcıların, cumhurbaşkanının el atması gerektiğini düşünüyorum. Unutmayın ki bugünün doçenti yarının rektörü, yarından sonranın da üniversitesinde akademisyen olacakların kararını vermektedir. Hiçbir rektör görmedim ki "bu doçent veya yardımcı doçent benimle tamamen zıt görüşlü bana hayatta oy vermez ama üniversitemize bilimsel katkısı olur" deyip ögretim üyesi almamıştır. Türkiye'de bilim=Film
18
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir