Medimagazin logo

Peyruze'nin bebeğiyle öldüğü hastaneden istifa eden doktor konuştu

Cizre'de anne ve karnındaki bebeğinin "doktorsuzluktan öldü" iddiası üzerine konuşan doktor Osman Karçin, "Günde 7-8 sezeryan vakası geliyor. Buraya kadın doğum hastanesi yapılmalı." dedi.
Peyruze'nin bebeğiyle öldüğü hastaneden istifa eden doktor konuştu
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Şırnak'ın Cizre ilçesi'nde 4'üncü çocuğuna 8 aylık hamile 31 yaşındaki Peyruze Pulat, 27 Ağustos'ta fenalaştı ve Cizre Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kadın doğum uzmanının bulunmadığı hastanede, 3 çocuğunu sezaryenle dünyaya getiren Peyruze'ye, çocuk doktoru nezaretinde genel cerrah, 4'üncü sezaryenle doğum yaptırdı. Doğumda Peyruze ve bebeği hayatını kaybetti. Genç kadının ve bebeğinin "doktorsuzluktan öldüğü" iddiaları ve ihmallerin araştırılması için soruşturma başlatıldı.


"HANGİ TARAFA KOŞTURACAĞIMI ŞAŞIRDIM"

Gazete Habertürk'ten Veysi İpek, Cizre Devlet Hastanesi'nden istifa eden doktorlar ve genç kadının eşiyle konuştu. Hastanede görev yapan 6 kadın doğum uzmanından 4'ü, ağustos ayında istifa ederek memleketlerine döndü. 3'ü zorunlu hizmeti tamamlayıp başka bir yere atanmak için istifa etti. Bir diğeri de hastanede göreve başladıktan 2.5 ay sonra yan dal eğitimi için istifa ettiğini belirtti. Zorunlu hizmetini yapan bir doktor da doğum yaparak izne ayrılınca ilçede tek kadın doğumcu Tarık Fincan kaldı. O da 10 günlük bayram iznini Silopi Devlet Hastanesi'ndeki kadın doğum uzmanıyla paylaşıp 26 Ağustos'ta 5 günlük izin için memleketine gitti. Bayram izninden dönüp göreve başlayan Fincan, "Hastanedeyim. 3'ü sezaryen olmak üzere 8 doğum vakası nedeniyle çok yoğunum. Tek doktorum, personel yetersiz, hangi tarafa koşturacağımı şaşırdım" dedi. Cizre'de 2 ay görev yaptıktan sonra memleketi Samsun'da yan dal yapmak için 19 Ağustos'ta istifa eden Sercen Bahadır'ın yerine ataması yapılan kadın doğum uzmanının bayramdan sonra göreve başlayacağı öğrenildi.

'DOĞUM, 3. BASAMAK HASTANEDE OLMALIYDI'

Peyruze Pulat'ın 17 Ağustos'ta en son muayenesini yapan ve 25 Ağustos'ta 500 günlük zorunlu hizmeti bittiği için istifa edip memleketi Kütahya Tavşanlı'ya dönen kadın doğum uzmanı Dr. Osman Karaçin, Habertürk'e yaptığı açıklamada hem genç kadının hamilelik sürecini hem de Cizre'de doktor olmanın zorluklarını anlattı:
"Muayeneden sonra hastanın plasente previa (bebeğin eş kısmının doğum kanalının kapatması) tespit ettim. Durumun ciddiyetini anlattıktan sonra, en ufak bir kanamada hastaneye götürülmesi gerektiğini, doğumun 3. basamak (üniversite veya eğitim araştırma) hastanede yapılması gerektiğini belirttim. Doğuma daha vardı, acil bir durum sebebiyle hastaneye götürülmüşler, genel cerrah ve çocuk doktoru nezaretinde sezaryen yapmış. Zaten zor bir vaka ayrıca 4'üncü sezaryen oluşu riski artırıyor. Hastanede her şey yapılmış, ambulans direkt Silopi'ye götürse, orada nöbetçi kadın doğum uzmanı müdahale etseydi, daha yerinde olurdu."
 

'513 GÜN ÇOCUKLARIMI GÖRMEDİM'

Görev süresinin bitmesine rağmen ihtiyaç nedeniyle fazladan çalıştığını belirten Dr. Karaçin, şunları söyledi:
"2 çocuğum var ve biri bu yıl okula başlayacak. 513 gün çocuklarımı görmedim. 3 ay hastanede kaldım, soğuk su ile duş alabiliyorduk. Zaten izin yapamıyorduk, doğum oranı Şanlıurfa'dan sonra en fazla Şırnak'ta. Her aile 8-15 arasında çocuk yapıyor. Bakanlığın standardı günde 30 hasta olmasına rağmen 80-100 hasta bakıyordum. Neredeyse günde 7-8 sezaryen ile 25-30 doğum vakası vardı. Görev süresince 600-700 doğum yaptırdım." Karaçin, bölgede anne ve bebek ölümlerinin önlenmesi için öncelikle Cizre'de kadın doğum hastanesi yapılması gerektiğini belirtti.
BİR YATAKTA 3 ANNE-3 BEBEK

Cizre'de 500 günlük zorunlu hizmeti dolmasına rağmen doktor eksikliğinden 670 gün görev yaptıktan sonra istifa edip memleketi Konya'ya giden Halime Çali de "Her kadın neredeyse 8-10 çocuk doğuruyor. Doğum ünitesi 3 yataklı, bazen bir yatağa 3 kadın-3 bebek sığdırmak durumu ortaya çıkıyordu. Her gün ortalama 100 hastaya bakıp nöbet sonrası poliklinik yapıyorduk. Cizre'de hekimlerin kalması için idari hiçbir şey yapılmıyor" diye konuştu.
'513 GÜN ÇOCUKLARIMI GÖRMEDİM'
Görev süresinin bitmesine rağmen ihtiyaç nedeniyle fazladan çalıştığını belirten Dr. Karaçin, şunları söyledi:
"2 çocuğum var ve biri bu yıl okula başlayacak. 513 gün çocuklarımı görmedim. 3 ay hastanede kaldım, soğuk su ile duş alabiliyorduk. Zaten izin yapamıyorduk, doğum oranı
Şanlıurfa'dan sonra en fazla Şırnak'ta. Her aile 8-15 arasında çocuk yapıyor. Bakanlı- ğın standardı günde 30 hasta olmasına rağmen 80-100 hasta bakıyordum. Neredeyse günde 7-8 sezaryen ile 25-30 doğum vakası vardı. Görev süresince 600-700 doğum yaptırdım." Karaçin, bölgede anne ve bebek ölümlerinin önlenmesi için öncelikle Cizre'de kadın doğum hastanesi yapılması gerektiğini belirtti.


BİR YATAKTA 3 ANNE-3 BEBEK

Cizre'de 500 günlük zorunlu hizmeti dolmasına rağmen doktor eksikliğinden 670 gün görev yaptıktan sonra istifa edip memleketi Konya'ya giden Halime Çali de "Her kadın neredeyse 8-10 çocuk doğuruyor. Doğum ünitesi 3 yataklı, bazen bir yatağa 3 kadın-3 bebek sığdırmak durumu ortaya çıkıyordu. Her gün ortalama 100 hastaya bakıp nöbet sonrası poliklinik yapıyorduk. Cizre'de hekimlerin kalması için idari hiçbir şey yapılmıyor" diye konuştu.

cizre
doktor
mecburi hizmet
sezaryen
Yorum (18)
Murat çelikten
Mecburi hizmetin mecburi zulüm olmaktan çıkarılması gerekiyor. Giden geri gelemiyor. Buna artık çözüm bulunması şart. Müfettiş raporlarında bunlara çözüm bulunsun diyen olmaz mesela. Müfettişin tek derdi orada kim suçlu onu bulmaktır. İhmali olana ceza verilsin derler. Çünkü kafaları bu yönden çalışır. Sorunun temeline inip çözüm üretilmesini ònermezler. Yazık değilmi 500 gündür çocuğunu göremeyen doktora. Artık bakanlıkta, Adaletsiz performans sistemine Adaletsiz mecburi hizmete Gelecek öngörüsüz hizmet bölge grupları açıklanmasına, Hizmet puanlarının bölgeler arası gelişmişlik düzeylerini yansıtamaması 15 yıldır artmayan SUT fiyatları ve ek ödemelere Emeklilik maaşlarına Çözüm bulacak kadrolar oluşturulmalıdir.
10
Cevapla
m. murat
8-15 çocuklu aileler... O kadınları kuluçka makinası gibi kullanıp hamile bırakan horoz misali kocaların hiç mi kabahati yok? Devletin belli bir çocuk sayısından sonra ağır para cezası getirmeli. Ama gel gör ki tam tersi bir nüfus politikası izleniyor. Kabak ta çoğunlukla başta doktorlar olmak üzere sağlıkçıların başına patlıyor. Uzun vadede de toplum olarak sosyal huzursuzluk, ekonomik yük olarak çekiyoruz. Asıl neden bu olmasına rağmen kimse dillendirmiyor.
12
Cevapla
Htc htc
Oncelikle sunu soyleyim saglikci felan degilim ama her seyden once saglik cok onemli saglikta calisanlarin (doktorundan memuruna teknisyenine) ihtiyaclari karsilanmadan kole gibi kullanilirsa .Aile birlikleri saglanmaz ise boyle yerde calisan da kalmaz yük orada kalanlarin uzerine biner. Gelen kacar... bu dongu boyle surer. Once calisanin sagligi huzuru olacakki buralardan kacmak icin firsat alamayacaklar . Eleman olursa hizmet guzel olur hastada mutlu olur , saglikli olur..
21
Cevapla
Cengiz imren
İşte binbir e binbir zorlukla icra edilmeye çalışılan kutsal hekimlik mesleği.. Keşke bu zorluklar sıkıntılar hiç olmasa ama şimdi bu keşkelerden değilde başka bir şeyden bahsedeceğim..Birçok hekim bu zor şartlarda çalışırken "nöbet sonrası poliklinik yapıyoruz" tek başına oradan oraya koştururken, hiçbir hocalık vasfı olmayan,eğitimle uzaktan yakından alakası olmayan eğitim araştırma hastanelerine argo tabirle kapağı atmış (yalan mazeret raporları,eş durumu atamaları)olan uzman arkadaşlar neden haketmedikleri refahı huzuru yaşamaktalar.Mevcut bulundukları kliniklere tek amaçları eğitim almak olarak gelen zavallı asistan arkadaşların üzerinden bütün işlerini yürütüp haksız kazançlar elde etme hakkını bu arkadaşlara kim verdi acaba?? Devlet hastanelerinde çalışan uzman hekim arkadaşlardan ne artıları var acaba??herkes nöbet tutup ertesi gün çalışırken nöbet tutmayan bırakın nöbet tutmayı tatillerde hastaneye dahi uğramayan bu hekim arkadaşlar bu hakkı kendilerinde nereden bulmaktalar.UZMANlık eğitimi verilen bi klinikte kurulan bir rant kapısı mevcut.kendilerini asistanlara verildiği söylenen saçma sapan 2-3 haftada bir bazen 2 -3 ayda bir sözde hoca sayılan kişinin aklına estiği zaman yapılan sözde eğitim toplantılarının kapısının önünden dahi geçilmezken katılmış gibi göstermek.kliniğin tüm işlerini asistanlar üzerinden yürütmek,hiçbir hastayı hasta yakınıyla muhattap olmamak bilgilendirmemek , nöbet tutmamAk, asistanları köle gibi kullanmak bütün angarya işleri yaptırmak aşağılamak hor görmek vs.. aynı bu şekilde yıllarca uzmanlık yaptıktan sonra aldığı sözde doçentlik ünvanı ile artık hoca sayılan bir klinik sorumlusunun gözyummaları nedeni ile dahada cesaret bulmaktalar. Çünkü o sözde hoca da buradaki rantın bi parçası ameliyatta kullanılan malzemelerin tedarikçisi medikal firmalardan yüklü miktarda haksız kazançlar elde etmekteler böyle oluncada hertürlü haksızlığa göz yumulmakta. Biliyorumki bu durum biçok klinikte mevcut şimdilik benim gördüğüm ve içinde olduğum bu rezil kliniğin ismini açıklamicam ama hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmeyecek herkesin hakettiğini bulma cezasını çekme adaletin konuşacağı günün gelmesi yakındır
12
Cevapla
tuurul
Vay be neler varmis neler. Bakanlik kör ve sağır.
15
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir