Medimagazin logo

Türkiye’de Hekim Olmak - 1: ‘Çok para kazanan bir meslek olduğuna dair ön yargı var’

Türkiye’de hekim olmak halkın gözünde ‘bana bir ilaç yazar mısın?’, ebeveynler gözünde garanti ve prestijli bir meslek, hekim çocuklarının gözünde yoğun çalışan anne-baba ve kendi gözlerinden son zamanlarda ‘tükenmiş meslek grubu’. Hekim olmak ne demektir birçok cevabı var. Biz bu cevabı sahada görev alan hekimlere sorduk. Türkiye’de Hekim Olmak yazı dizimizde ilk sırayı, kadın doğumdan ortopediye geçen bir asistana yer verdik. Keçiören Eğitim Araştırma Hastanesi Ortopedi Asistanı Dr. Süleyman Albayrak ‘Türkiye’de Hekim’ olmayı ve çalışma şartlarını Türkiye Klinikleri mikrofonuna anlattı
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Türkiye’de Hekim Olmak - 1: ‘Çok para kazanan bir meslek olduğuna dair ön yargı var’
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN - Dr. Albayrak kadın doğum, acil derken son olarak Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde asistanlığa başlamış bir tıbbiyeli.  Türkiye’de hekimliğin hem olumlu hem olumsuz yanları olduğunu ifade eden Dr. Albayrak “İnsanlar hekimliği hala saygın ve kutsal bir meslek olarak görüyorlar. Bu açıdan insana güzel duygular hissettiren bir meslek ama bir yandan da az çalışıp çok para kazanan bir meslek olduğuna dair ön yargı da var. İnsanların ötekileştirdiği bir güruh olarak da görülebiliyor bazen. Bu da iş ortamında rahatsız edici bir duruma sebep olabiliyor.” diyerek mesleğe yöneltilen farklı bakış açılarını dile getirdi.

 İnsanların ön yargılarının polikliniklerde gerginlikler yaşanmasına sebebiyet verdiğini ifade eden Dr. Albayrak “Türkiye’de hasta sayısına düşen doktor çok az. O yüzden ne hasta ne de doktor memnuniyetini tam olarak sağlamak çok da mümkün değil. O yüzden hekim olmanın olumsuz yanları daha çok diyebilirim. Biraz fedakarlık isteyen bir meslek” dedi.

“İşin içine girildiğinde hiçbir şey tozpembe değil”

Ailesinin ve kendisinin hekimliği kutsal olarak gördüğünü bu yüzden Tıp Fakültesi’ni tercih ettiğini belirten Dr. Albayrak  “Bir hastaya tedavi sürecinde bir el olmak bu hissiyatı yaşamak istediğim için Tıp Fakültesini tercih ettim. Ama işin içine girildiğinde hiçbir şey tozpembe değil.  Çünkü lise zamanlarında çok ileriyi göremeyerek hareket edebiliyor insan. Ben sadece üniversiteyi kazanmak istiyordum. Ama üniversite bittikten sonra ne olacak, uzmanlık eğitiminde bir sınav var mı? Bunlardan bile haberimiz yoktu. Asistanlık eğitimi, uzmanlık şartları… Bunları fakülteye girdikten sonra gördük. Zorluklarını görünce tabi ki düşüncelerimde evrimleler oldu. Ben 9.00-17.00 çalışacağımı hayal ediyordum” sözleri ile mesleki ilerleme aşamalarında düşüncelerinin şekillendiğini ifade etti.

“Mesai şartları çok kötü “

Türkiye’nin dünyadan ve Avrupa’dan daha iyi olduğu alanlar arasında sağlığın da yer aldığı düşüncesinde olduğunu belirten Dr. Albayrak Türkiye’de dünya çapında lider hocaların yer aldığını belirtti. “O hocalarımızın liderliğinde cerrahi teknolojiler, klinik nosyonlar açısından hiçbir zaman bir adım geride olduğumuzu düşünmüyorum.” diyen Dr. Albayrak  mesai şartlarının çok kötü olduğunu net bir dille vurgulayarak “ Pazar sabah geldim hastaneye pazartesi akşam çıktım. Salı sabah geldim Çarşamba akşam çıktım. Açıkçası bu şekilde 36 saatlik bir mesaide insanın verimliliği düşüyor. Bu verimlilik düştüğü zaman psikolojik olarak yıpranıyorsun ve herkese güler yüz, aynı ilgi alakayı gösteremeyebiliyorsun. O yüzden asistanlık eğitiminin dezavantajları mesai şartları.”

“‘Nöbetim var’ demek hoşuma gidiyordu “

Tıp eğitiminde en çok internlük döneminde keyif aldığını dile getiren Dr. Albayrak internlük döneminin sınavsız geçen bir dönem olduğunu ve ilk nöbetler olduğu için o dönem heyecanla nöbet tuttuğunu hatta arkadaşları ile görüşeceği zaman ‘nöbetim var’ demenin hoşuna gittiğini ifade etti. Fakültede ilk üç senesinde tamamen yazılı sınavlara katıldığını üçüncü seneden sonra gelen sözlü sınavların olduğunu “adını Google’a yazdığınızda binlerce veri bulabileceğiniz CV’deki profesörlerin karşısında sadece tek başımıza sınava giriyoruz. Bu gerilimli bir olay. Bildiğimiz şeyleri söyleyememe ihtimali de çok yüksek. Bir süreden sonra alışılıyor ama herkesin kaldığı sınavların olduğu en zor dönemdi dördüncü sınıf.” sözleri ile anlattı.

Kadın doğum istifası ardından ortopedi

Ortopedi branşının daha maskülen bir branş olduğunu, ameliyatta çekiç, matkap kullanıldığını ve bunların erkeğin hoşuna gidecek şeyler olduğunu ifade eden Dr. Albayrak  “Bu açılardan hoşuma gittiği için ortopediyi tercih ettim. Acili çok fazla olan bir branş. Çok yorucu ve çok fazla acile gidiyoruz. Acil hastalar çok sık bize geliyorlar ama hayati riski çok yüksek bir branş diyemem. Bu da benim için tercih sebepleri içindeydi.” dedi.

Kadın doğum branşından istifa eden Dr. Albayrak “İstifa sebeplerim arasında hayati riski çok fazla olması da vardı. Saniyelerle yarıştığın bir branş. Yasalar da hep hasta üzerine kurulduğu için yapılması çok zor bir branş olmaya başladı hayati risklerin yüksek olduğu cerrahi branşlar. Genel anlamda ortopediyi daha avantajlı gördüğüm için tercih ettim.” dedi.

“Haklıyken haklı olduğumuz vurgulanmalı “

Sağlık alanında fiziksel şiddete şahit olmadığını ancak çok sık duyduğunu belirten Dr. Albayrak sözel şiddete şahit olduğunu yaptırımlar artırılarak bunların değiştirilebileceğini belirterek “ Bu konuda siyasilere, medyaya çok iş düşüyor. Tıp camiasında doktorlar, hemşireler üzerindeki olumsuz algının biraz değişmesi gerekiyor sanırım. Bir dönem haberlerde çıkan ‘amniyotik bant’tan dolayı çıkan haberde içerde amniyotik bant unutuldu denilmişti. Halbuki bu bir hastalık. Doktor olmayan kimsenin bu bilmek zorunda değil.  En azından haber yapan muhabirin bunu araştırması gerekiyor. Çünkü insanlar etkilenmeye çok hazır ve müsaitler. Çok titiz davranılması gerekiyor.” ifadelerine yer verdi.

Giresun'da aile hekimin yatalak hastasına kendi gelmediği için ilaç yazmaması ve gelişen olaylarda yaşlı hasta yakının hayatını kaybetmesi olayını hatırlatan Dr. Albayrak “Bu olayların sonunda ilaç yazmadığı için aile hekimi suçlanmıştı. Ama ilaç yazmış olsaydı ve o hasta aslında olmayan bir hasta olsaydı, yaşamayan veya başka bir yerde suç işleyen biri olsaydı kimse o doktorun arkasında durmayacaktı. O doktor soruşturma geçirecekti. O yüzden bizim beklentimiz sürekli haklı görülmek değil ama haklıyken haklı olduğumuzun vurgulanması. Bu olursa bir şeyler daha çok düzene girer diye düşünüyorum. “ dedi.

hekim
doktor
süleyman albayrak
Yorum (11)
m.murat
Bu ülkede hekim olmak enayiliktir...
70
Cevapla
Edagül
Kazançlı bir meslek mi? Az önce eve gelen eşim döner sermayenin sıfırlanacağını ve bizim hiderlerimizin normal maaşımızdan fazla olduğınu konuştuk. Alacağımız para 7.500 tl. Ev kirası 1.700tl. Lüks bir ev değil bu arada. Çocuğumuzu özel okula yazdırmanın doğru olacağını düşünüp kayıt yaptırdık.aylık 2000tl. Faturalar kredi 2500tl. Kalan paryıda tepe tepe kullancaz ark. Bize bunları reva görenleri Allah bildiği gibi yapsın! Şükürki iyi kazanırken har vurup harman savurmadığımız için birikim yaptık fakat hazıra dağ dayanöaz malum. Başka işler bakmak şart oldu.
43
Cevapla
Ali
Bir daha dünyaya gelsen tıp yazardım.
157
Cevapla
Dr.Cevdett
Hekimlik fedakârlıktır! Hekimlik sabır işidir! Hekimlikten zengin olunmaz! Hekimlik her şeye rağmen saygın ve özgün bir meslektir ! İnsanlar hekimlerine güvenerek en mahrem sırlarını hekimleriyle paylaşırlar. Hekimlik sevmeden ve istemeden yapılacak bir meslek değildir. İşini sevmeyen hekim yol yakınken seveceği bir mesleğe dönmelidir!!!
19
Cevapla
Fırat fikret orman
Hasta başına doktor sayısı az olduğu için zor demiş ,peki tamam o zaman üniversitelerin tıp fakültesi kontenjanları arttırılıp daha çok eğitimine yatırım yapılsın denilince YÖK TTB neden karşı çıkar?
6
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir