8. Sağlık Hukuku Kurultayı Ankara’da bir otelde katılımcıları ile buluştu. Aşı uygulamalarına dikkat çekilen birinci oturumda aşı ile ilgili yargısal kararlar, aşı karşıtlığı nedenleri ve kanun koyucuya düşen sorumluluk konuşuldu.
“Gelecek nesillerimizin sağlıklı olabilmesi için aşılı olması gerekiyor“
30 yıldır hekim, 13 yıldır da hukukçu olan Hukukçu Hekimler Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Dr. Nurhan Demirhan Medimagazin’e yaptığı açıklamada 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği aşı kararına işaret ederek şunları aktardı:
“Anayasa Mahkemesinde verilen karara göre; yasa koyucunun acilen harekete geçerek ayrıntılı , açık anlaşılır bir şekilde zorunlu aşı uygulamaları ile ilgili düzenleme yapması gerekiyordu. Yine aynı şekilde sağlık Bakanlığı genişletilmiş bağışıklama programını yeniden gözden geçirerek çocuk sağlığı ve toplum sağlığı açısından yeni politikalar belirleyerek yasama organına baskı yapması gerekiyordu. Bunu yapmadığı gibi bir taraftan aile hekimlerine aşılama puaları üzerinden aylık aşılama düzeylerine göre; yapılmayan aşılar üzerinden performans kesintisi yaparak yaptırım uyguladı. Diğer taraftan da çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen ailelere imzalatılmak üzere aşı ret formunu işleme koydu. Dolayısıyla davanın karşı tarafları da kazanılmış bir hak olarak kulisler yaptılar ve medyada sıklıkla paylaşıldı. Bu durum önyargılı düşünen aşı karşıtlarının artmasına neden oldu.”
2011 yılında 183 aşı reddi vakası varken 2013 yılında bu sayı 23 binlere çıktığını dile getiren Demirhan Gazeteci Soner Yalçın’ın ilaç tekelleri üzerinden çocuk aşılarını tartışmaya açmasının çok vahim olduğunu vurgulayarak sözlerini sürdürdü:
“Bu tarz açıklamalar aşı karşıtlarına çok fırsat vermiş oldu. Çocuklarımızın ve gelecek nesillerimizin sağlıklı olabilmesi için aşılı olması gerekiyor. Çünkü bu sadece bireyin sağlığı değil toplumun da sağlığını ilgilendiriyor. Toplumun bağışıklanma oranı ne kadar yüksek olursa o toplumda hastalık salgınlarını görmeyiz.”
“Birçok hastalığın yeniden ortaya çıktığını görüyoruz”
CHP milletvekili Gamze Taşçıer yaptığı konuşmada Ocak ayında verilen Sağlık Bakanlığının genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında yer alan 13 aşı ile ilgili bulaşıcı hastalıkların önlenmesine karşı aşının zorunluluğu ile ilgili kanun teklifini hatırlatarak “Örneğin İtalya’da kamu alanlarına aşısız çocukların girmesi yasak. Okula gönderen velilere de para cezası kesiliyor. Amerika’da da aşılanmayan çocukların kamu alanlarına girmesi ile ilgili bir ceza programı var. Devletleri bu uygulamaları yapmaya iten sebep hiçbir bilimsel alt yapıya dayanmayan sadece dedikodu kültürü ile ve medyada yer alan aşı karşıtlığının her geçen gün artması. “ dedi.
Yüzyıllardır bilinen hastalıkların günümüzde unutulmaya yüz tuttuğunu belirten Taşçıer “Birçok hastalığın bile adını neredeyse unutacakken bugün maalesef aşı karşıtlığı nedeniyle birçok hastalığın yeniden ortaya çıktığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ankara Barosu Sağlık Hukuku Başkan Yardımcısı Jülide Soybaş aşı reddine dair verileri şu şekilde aktardı:
“Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi Aylık Bildirim verilerine göre; 2013 ve 2015 yıllarındaki kızamık salgınında hastalananların çoğu aşısız çocuklardır. Yine Dünya Sağlık Örgütü kızamık aşısı yapılmadığında yılda 2,7 milyon çocuğun komplikasyonlar nedeniyle öleceğini öngörmektedir. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü ve Sağlık Araştırmaları Raporu’na göre tam aşılı çocukların oranı 2008’de yüzde 77’ye, 2013’te yüzde 74’e, 2018’de ise yüzde 67’ye düşmüştür.”
