Medimagazin logo

Dünya İnme Kongresi’nin ardından Prof. Dr. Şerefnur Öztürk yazdı: İnme için yapılacak çok şey var

Geçen hafta Hindistan'da yapılan 10. Dünya İnme Kongresinin ardından Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk Medimagazin için yazdı...
Dünya İnme Kongresi’nin ardından Prof. Dr. Şerefnur Öztürk yazdı: İnme için yapılacak çok şey  var
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Prof. Dr. Şerefnur Öztürk

Türk Nöroloji Derneği Başkanı

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi

Nöroloji AD Başkanı

 

Serebrovasküler hastalıklarda mekanizma, korunma, tanı ve tedavi alanlarında güncel bilgi paylaşımı, ülkeler arası, dernekler arası ve inme alanında araştırma yapan, sahada ve eğitim merkezlerinde çalışan hekimlerin, inme ile ilgili çeşitli gereksinim alanlarında özellişmiş sağlık hizmeti veren, araştırma yapan, organizasyonlarda etkin kişilerin biraraya gelmesini amaçlayan, Dünya Sağlık Organizasyonu (World Stroke Organization) tarafından organize edilen, Dünya İnme Kongresi (52. World Stroke Congress) 25-29 Ekim 2016 tarihleri arasında Hindistan’da Hyderabad şehrinde gerçekleştirildi.

Kongrede en fazla değinilen ve önemi vurgulanan konular inme konusunda farkındalık artırımı, risk faktörlerinde korunma, etkin tedaviye ulaşma ve rehabilitasyon için stratejik yaklaşımlar ve organizasyonların önemi, sağlık politikalarını bu alanda daha etkin değişimler yapmaya yönelikti. Dünyanın hemen her bölgesinden 38 ülkenin 2000 üzerinde katılımcı ile temsil edildiği kongre, yeni araştırmalara ve genç araştırmacılara da evsahipliği yaptı. Kongre kapanışında gelecek on yılın en büyük keşfinin açıklanacağı duyuruldu ve bu keşif eldeki tedavi olanaklarının yaygınlaştırılmasının başarılabilmesi olarak açıklandı.

Dünyada her iki saniyede bir kişinin inme geçirdiği, her yıl 17 milyon kişinin inme ile karşılaştığı ve 6 milyon kişinin nu nedenle kaybedildiği bildirilen kongrede inme hastalarının seslerinin yeterince duyurulamadığı, bu konuda toplumun bütün kesimlerine iş düştüğü, özellikle de ülke ve bölgelerin kendi özellik ve ihtiyaçlarına göre yapılandırılacak “İnme Destek Organizasyonları” nın önemi vurgulandı.  Kongrede ayrıca farkındalık kampanyalarının önemine dikkat çekildi ve yine toplumun her kesiminin inmeden korunma, risk faktörleri, belirtileri erken tanıma ve erken tedavi olanakları konusunda farkındalık yaratmada çok önemli katkıları olabileceği belirtildi. Bu konuda çok çeşitli örnekler gösterildi ki en ilginç olanlarından biri emniyet teşkilatı aracılığı ile sürücülere bilgilendirici broşür dağıtımı idi. Bu konuda aile, okullar, belediyeler, toplu taşıma araçları, toplu aktivitelerin yapıldığı her türlü ortamların kullanılabileceği belirtildi.

İnmeden korunmanın her zaman tedaviye göre daha kolay ve sağlık bütçeleri açısından da daha uygun olduğu, başta hipertansiyon olmak üzere, sigara ve alkol kullanımı, kalp hastalıkları, obezite, kan yağlarında yükseklik, yetersiz meyve sebze tüketimi, yetersiz fiziksel inaktivite gibi faktörlerin giderilmesi ile riskin neredeyse %90 azaltılmış olacağı belirtildi ki bu oranın hiçbir kanıta dayalı tedavi ile ulaşılabilmiş bir oran olmadığı vurgulandı. Medikal tedavi ile önlemden ziyade, yaşam tarzı değişikliklerinin sağlanabilmesi için uygun zaman ve ortam gerektiren hasta doktor ilişkisi, bir klasik olarak yine gündemde idi.

İnmede tedaviye erken ulaşılması kongrenin neredeyse en önemli hedefini oluşturmaktaydı. Semptomu farkederek hastanın evinden ayrılması ve tedaviye başlama zamanı olarak (kapı-iğne zamanı olarak da ifade edilmektedir) belirlenen ve tedavi aralığını oluştururan periyodun hangi önlemler ve hangi sistemlerle nasıl daha kısaltılabileceği ve erken tedaviye ki ilk saatin altın saat olduğu ve ilk bir saat içinde gerçekleştirilen trombolitik tedavinin (intravenöz veya intraarteriyel girişimle birlikte) başarısının üç hastadan birini tedavi etmek anlamına geldiği ilerleyen saatlerde ise bu oranın dokuz hastadan birini tedavi edebilme oranına indiği ilk 4.5 saatte intravenöz tedavinin, ilk altı saatte ise girişimsel tedavilerin hala hastaya tedavi şansı vereceği vurgulandı. Günümüzde etkinliği kesin olarak kanıtlanmış bu tedavinin uygulama oranının Avrupa ülkelerinde genel olarak %3 gibi çok düşük oranlarda olduğuna dikkat çekildi. Tedavi süresini uzatabilmek için ise halen çalışmaların sürdürüldüğü bildirildi ve devam eden çalışmalar açıklandı. İnme hastalarının tedavisinde önemli ve kaçınılmaz olan kalite indikatörleri de kongrenin önemli konularındandı. Kalite belirteçlerinin başında gelen faktör ise inme hastasının inme için özelleşmiş, başında mutlaka bir nöroloğun olduğu, inme ekibi tarafından yürütülen inme üniteleri ve inme merkezleri idi. İnme ünitelerinin çok gelişmiş teknik donanımdan çok, özelleşmiş, bu konuda eğitim almış ve deneyim edinmiş ekipleri içermesi önemli faktör olarak vurgulandı ve teknik, sofistike donanımdan çok, insan gücü ön olana çıktı.

İnme hastaları için akut dönemde ve  sonrası rehabilitasyon ile ilgili çarpıcı gelişmeler sunuldu. Robotik tekniklerden, geleneksel rehabilitasyon yöntemlerine kadar, her türlü uyarıcı, aktive edici yöntemin ve hatta ortamın önemi gösterildi. Hastaların tekrar sosyal yaşamlarına ve hatta işlerine dönebilmeleri için gereken sosyal düzenlemelerin önemi, hasta örnekleri ile gösterildi. Erken destek programlarının bu alanda yeni gelişen ve ilgi çeken bir alan olduğu gözlendi.

Sonuç olarak, dünyada 2. Sırada ölüm nedeni olarak ve fonksiyon kaybında birinci sırada yer alan serebrovasküler hastalıklar ve inme için gelinen noktada toplumun her alanında aktivasyon gerektiği ve 2014 yılında İstanbul’da Dünya İnme Kongresi sırasında duyurulan ve inme hastalarının farkındalık, korunma, tedavi ve sosyal destek haklarını içeren “Küresel İnme Beyannamesi”nde olduğu gibi, toplumdaki her bireyin inme riskleri, belirtileri, tedavisi hem bu alanın birinci derecede hekim sorumluluğunu üstlenen nöroloji uzmanlarının, birlikte çalıştığı ekiplerin, hastane yöneticilerinin, il bazında Sağlık Müdürlüklerinin, ülke bazında Sağlık Bakanlıkları ve sağlıkla ilişkisi olan diğer bakanlıkların (milli eğitim bakanlığı, çevre bakanlığı, aile ve kadından sorumlu bakanlık gibi), yerel yönetimlerin önemli bir sorumluluk alanına girmektedir. Bireye ve aileye katlanılması zor bir yaşam yükü getiren, ülkemize çok ağır bir sağlık bütçesi ve insan gücü kaybı oluşturan serebrovasküler hastalıklar için, toplumun bütün organları ile elele mücadele etmemiz gerekmektedir.

nöroloji
inme
nöroloji derneği
prof. dr. şerefnur öztürk
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir