Tıbbi hata suçlamalarının hekimleri defansif tıbba ittiği uzun zamandır konuşulan bir gerçek. Tıpta Uzmanlık Sınavında cerrahi branşların daha az tercih ediliyor olması da bu gerçeği destekleyen bir yaklaşım.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nden Dr. Cuma Sungur derleme makalesinde çoğu doktorun savunmacı tıbbı ya uygulamış ya da uygulamakta olduğuna dikkat çekiyor.
Yapılan birçok araştırmaya mercek tutan makalede; Zhu ve Lang’a göre savunmacı tıp tek ya da belirli bir ülkenin, ekonominin, ideolojinin veya kültürün sorunu değil, dünya çapında bir sorun olduğuna dikkat çekiliyor.
Hekimler yüksek riskli hastalardan kaçınıyor
ABD’de savunmacı tıbbın yaygınlığını saptamak için 824 hekim üzerinde bir çalışmaya değinilen makalede hekimlerin yüzde 92’sinin tıbbi dava korkusu nedeniyle tanısal test istediği, yüzde 43’ünün ise yüksek riskli hastalardan kaçındığı belirtiliyor.
Jackson Healthcare (2011) tarafından hekimler üzerinde yapılan bir çalışmaya atıf yapılan çalışmada ABD’deki hekimlerin savunmacı tıp yaklaşımı ülkenin toplam sağlık harcamasının yaklaşık yüzde 34’ünü oluşturduğu tespit edildi.
Makalede defansif tıbba farklı bir bakışı ile yaklaşım olarak Chiozza ve Ponzetti’nin görüşlerine yer veriliyor: “Savunmacı tıbbın yüksek düzeyde kullanılmasının başlıca bir sonuç olarak kabul edilmemesini, bunun yerine problemin çözümü için bir hareket noktası olarak kabul edilmesi gerektiğini, özellikle hastalık tanı ve tedavi aşamalarında hekimler tarafından da hata yapabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekir”
Tıbbi hatalar hekimlerde utanma ve yetersizlik duygusunu artırıyor
Cunningham ve Wilson ise ABD, İngiltere ve Avustralya gibi farklı kültürlerdeki hekimler üzerinden elde ettiği bulgulardan yola çıkarak doktorların savunmacı tıp ile ilgili tutumlarının altında yatan gerçeğin dış faktörlerden çok hekimin kendisinden kaynaklandığını belirtiyor.
Aynı çalışmada tıbbi hataların hekimlerde mesleki açıdan utanma ve yetersizlik duygusunun artmasına neden olduğu belirtiliyor.
Derleme makalesinde tıbbi hataların kaynağına tutulan ışık farklı bir bakış açısını getiriyor: “Tıbbi hataların hekimlerin kendisinden kaynaklanması, problemin kendisinin hekim olduğu anlamı taşımamaktadır. Çok sayıda bilimsel bulgu hastalar üzerindeki tıbbi hata kaynaklarının çoğunun mesleki profesyonelleşme seviyesinden çok diğer faktörlerden (sistemsel ya da yönetsel nedenler) kaynaklandığını göstermektedir “
“Hekimlerin Tıbbi Hatalara Neden Olan Faktörlere İlişkin Değerlendirmeleri: Kocaeli İlinden Bir Alan Çalışması”na atıf yapılan makaleye göre tıbbi hataları azaltmak ve hekimlerin mesleki açıdan daha üst seviyeye ulaşmasını sağlamak için tıp fakülteleri arasında eğitim standartlarının sağlanması, hekimlerin üzerindeki iş yüklerinin gözden geçirilmesi ve tükenmişlik veya bitkinlik duygularını ortadan kaldıracak maddi ve manevi özendiricilerin harekete geçirilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
“Tıbbi Hata Nedenleri ve Çözüm Yolları” makalesine göre ise insan faktörü tıbbi hataların başlıca üç temel nedeninden sadece biri. Yetersiz eğitim, iletişim sorunu ve tartışmacı kişilik yapısı gibi kişisel faktörlerin yanında ayrıca organizasyon yapısı, kurumsal politikalar, idari yapı, kurum içinde personelin yanlış dağılımı, yöneticilerin kurum çalışanlarına karşı yetersiz ilgisi ve desteği tıbbi hatalara neden olabileceği belirtiliyor.