Medimagazin logo

İstanbul Eczacı Odası: Amaç yerelleşme mi tekelleşme mi?

İstanbul Eczacı Odası kan ürünü ilaçlar ilgili bir dizi uyarıda bulundu. Yapılan açıklamada tekelleşme sorununa dikkat çekilerek “Hastalarımızın sağlığını riske atmayın. Uyarılarımıza kulak verin.” ifadeleri kullanıldı 
İstanbul Eczacı Odası: Amaç yerelleşme mi tekelleşme mi?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İSTANBUL-Kan ürünü ilaçlarının üretiminde tekelleşme yaşandığına vurgu yapılan İstanbul Eczacı Odası açıklamasında; 2014 yılında “ilaçta yerlileşme” hedefleri doğrultusunda Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında, kan ürünü ilaçların yerli üretimine yönelik olarak Plazma Ürünlerinin Temin ve Kullanımına İlişkin Protokolünün imzalandığı belirtilerek; “2015 yılında projeye Türk Kızılay’ı dahil edilerek, Kızılay’dan temin edilen plazmaların hammadde olarak kullanılması ve kan ürünü ilaçların bu plazmalardan yerli olarak üretilmesi hedeflendi. Bu hedef doğrultusunda 2017 yılında, “Plazma Fraksinasyonu Projesi” olarak isimlendirilen projede ihale aşamasına gelindi.”

İhale aşamasında ilaç endüstrisinde geçmişi olmayan bir firmanın ihaleyi kazandığı belirtilen açıklamada “İhale sonrası geride kalan 2 yılın üretim tesisi kurmaktan ziyade, yabancı kan ürünü firmasının ülkemizdeki yerli mümessillerine ait ilaç ruhsatlarına sahip olmak ve SGK eliyle, ayaktan tedavi de dahil olmak üzere ilgili kan ürünlerine yönelik tüm ihtiyacın tek ithalatçı olarak karşılanması yoluyla kaynak yaratmak için harcandığını üzülerek görmekteyiz. 2018 yılında, söz konusu üretim tesisi için Silivri’de 150 dönüm arazi tahsisi yapıldığı medyada dile getirildiyse de şu ana kadar tek bir çivi çakılmamış olması acı gerçektir. “ifadeleri yer aldı. 


“Amacınız kan ürünlerini ülkemizde üretmek mi? Yoksa yeni ama tanıdık bir tekel üretmek mi?  “
Plazma Fraksinasyonu Projesi’nin ihale sürecine katılan, bir asrı aşkın süredir Türkiye’de hizmet veren, tamamen yerli, kan ürünleri konusunda tecrübeli bir firmanın üretim için yeterli görülmemesinin nedeninin soran İstanbul Eczacı Odası açıklaması şöyle devam etti:  
“Bundan tam 19 yıl önce, söz konusu ilaç gruplarında tespit edilen suistimaller nedeniyle, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde, Türk Eczacıları Birliği’nin de katılımıyla, “Kan Ürünleri Sorunları” ile ilgili bir komisyon oluşturulmuş ve bu komisyonun önerileri doğrultusunda alınan 2000 yılı Yüksek Sağlık Şurası kararlarıyla ilgili ilaçların, TEB aracılığıyla tüm eczaneler arasında kurulan sıralı ve eşit dağıtım sistemi ile temini ve hastalara ulaştırılması uygulaması hayata geçirilmiştir. Henüz 1 yılın sonunda 650.000 kutu olan kan ürünü sarfiyatı 250.000 kutuya düşmüş, büyük bir istismarın önüne geçilmiş ve devletin tasarruf etmesi sağlanmıştır. Tam 19 yıldır, Eczacı Odaları marifeti, TEB gözetimi ve kurulduğu günden bugüne SGK denetimiyle yürütülen bu sistem ile kamu zararı engellenmekte, ilaç suistimalleri en aza indirgenmekte ve hasta sağlığı güvence altına alınmaktadır.” 


Yıllık 5 milyar TL kamu zararı 
Oluşabilecek kamu zararına da dikkat çekilen açıklamada; pazarın yıllık 5 milyar TL zarar edeceği belirtilerek “Söz konusu pazar, yıllık yaklaşık olarak 5 milyar TL toplam büyüklüğündeki ve yalnızca eczanelerimiz üzerinden eşit ve adaletli dağıtım sistemi ile hastalarımıza ulaştırdığımız kısmıyla bile toplam ilaç pazarının yüzde 4’üne tekabül eden hacimdeki bir kamusal kaynağa karşılık gelmektedir. Böylesi bir ekonomik hacmin, tek bir firmaya, 12 yıl süre ile, üstelik de alım garantisi verilerek aktarılıyor olması tek kelimeyle kamunun özel sektöre kaynak aktarmasıdır. Bunun bedelini başta hastalarımız ve biz eczacılar olmak üzere tüm ülkemiz ödemek zorunda kalacaktır.” denildi. 


Hasta sağlığı açısından sorunların yaşanacağı işaret edilen açıklamada, ayaktan tedavi ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde tek elden temini ve dağıtımının güçlüğü, bu temin ve dağıtım sırasında oluşabilecek ilaç güvenlik riskleri, GDP (İyi Dağıtım Uygulamaları) açısından belirsizliklere dikkat çekildi.  


“Yerlileşmenin yanında, tekelleşmenin karşısındayız “
Kan ürünlerindeki tekelleşmenin birçok sorun doğuracağına vurgu yapılan açıklama şöyle devam etti:
 “Bu ülkenin yerli ilaç sanayi atılımı için, gözünü ülke kaynaklarına dikmiş sermaye gruplarına, adrese teslim ihale oyunlarına, ilaç ve sağlık alanına alım garantili rant kapısı olarak bakanlara ihtiyacı da tahammülü de yoktur. 
İhtiyacımız olan, ortak aklı önceleyen, kamu kaynaklarını gözeten, halk sağlığını koruyan ve konunun asıl muhatabı, ülkemizin öz kaynağı olan meslek temsilcilerine kulak veren yönetim anlayışıdır. 
Ayaktan tedavi reçetelerinin hastanelerden verilmesi yasalara aykırıdır. İlaç suistimalini önlemek ve hasta sağlığını korumak için geliştirilen sıralı dağıtım sistemine aykırılık teşkil eden yasal olmayan girişimlerden vazgeçilmelidir. 
Ülkemizin her bölgesinde, 26 bin noktada, birinci  basamak sağlık hizmet sunucusu olarak kesintisiz sağlık hizmeti sunan biz eczacılar; yerli ilaç üretimi konusunda inisiyatif almaya da sağlık alanında atılan bu yanlış adımlara karşı koymaya da hazırız.
Unutulmamalıdır ki; yerlileşmenin yanında,tekelleşmenin karşısındayız.”

i̇stanbul eczacı odası
yerli ilaç
ilaçta tekelleşme
plazma fraksinasyonu projesi
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir