Medimagazin logo

Cerrahpaşa neden bölünmeye karşı çıkıyor?

Üniversitelerin bölünmesine en yoğun tepkinin geldiği Cerrahpaşa, Cumhurbaşkanının açıklaması sonrası bu haftaya daha umutlu girdi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, bir kez daha bölünmeye neden karşı çıktıklarını Medimagazin’e anlattı.
Cerrahpaşa neden bölünmeye karşı çıkıyor?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İstanbul ve Gazi Üniversitelerinin de aralarında bulunduğu üniversitelerin bölünmesiyle ilgili Kanun TBMM Genel Kurulunda görüşülürken, başta Cerrahpaşa Tıp Fakültesi olmak üzere üniversitelerden yoğun tepkisi geldi.  Genel Kurul kanunun 6 maddesini görüşürken, geriye kalan maddelerin bu hafta içinde görüşülmesi bekleniyor. Ancak hem Cumhurbaşkanının hafta sonu yaptığı açıklamalar hem de görüşülmeyi bekleyen önemli kanun tasarıları bu hafta içinde görüşülmesi beklenen Kanunun geri kısmıyla ilgili soru işaretleri doğurdu.

Diğer taraftan üniversitelerin bölünmesiyle ilgili Kanun Tasarısı ortaya çıktıktan bu yana tepkisini dile getiren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, tepkilerini anlatmaya ve ‚Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin aynı kalması için elinden geleni yapmaya devam ediyor.

Günlerdir, hiç bir taşkınlık yapmadan, sadece kendilerini anlatmaya çalışan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, öğrencisi, öğretim üyesi, tüm çalışanları ve hatta hastalarıyla birlikte seslerini duyurmaya devam ediyor.

Haklı olduklarını düşündükleri için şiddete başvurmadan ve marjinal grupların gösterilerine izin vermeden haklarını arayan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyor.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, Cerrahpaşa’nın Yasa Tasarısına neden karşı çıktıklarını şu şekilde anlattı: 

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin tarihi 14 Mart 1827'ye dayanıyor, yani 190 yıllık bir geçmişimiz var. Üniversitemiz ise 600 yıla dayanan tarihi ile Türkiye’nin en eski yüksek eğitim kurumu. Bu açıdan bakınca İstanbul Üniversite’sinin bölünmesi bu kadim tarihinden ve köklerinden de koparılması anlamına geliyor.  

İstanbul Üniversitesi'den ayrılarak kurulması planlanan yeni üniversiteye aktarılan, aralarında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin de bulunduğu fakülteler sadece tarihi miraslarını değil, İstanbul Üniversitesi üzerinden kazanılmış tüm uluslararası tanınırlık, eğitim akreditasyonları ve diploma denkliklerini de kaybedecekler. Yeniden bu kazanımları elde etmeleri yıllar alacak.

Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kısa önce akademik başarısı nedeni ile Türkiye'deki 10 üniversiteden biri seçilerek "Araştırma Üniversitesi" ünvanı verilen İstanbul Üniversitesi, ne oldu da aylar içinde öğrenci sayısının yüksek olması iddiası ile bölünmek isteniyor. Bunun sebebini anlayamadığımız gibi YÖK’ten tatmin edici bir açıklama da yapılmamıştır. Üniversitemizin bu ünvanı almasına en çok katkı sağlayan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mühendislik Fakülteleri gibi birçok fakülte söz konusu yasa tasarısı ile İstanbul Üniversitesi’nden ayrılacak ve Araştırma Üniversitesi kazanımlarından mahrum kalacaklardır

Öğrenci sayısının yüksekliğine rağmen İstanbul Üniversitesi'nin akademik başarısı iddia edildiği gibi düşük değildir. Bunun en büyük kanıtı İstanbul Üniversitesi'nin  dünyadaki ilk 500 üniversite sıralamasına Türkiye'den giren 2 devlet üniversitesinden biri olmasıdır. Hatta bazı fakülteleri dünyada ilk 300 arasında yer almaktadır.  

İstanbul Üniversitesi'nin 100.000'i aşan öğrencisi ile büyük bir üniversite olduğu doğrudur, ancak bu yüksek öğrenci sayısına üniversitenin kendi takdiri ile ulaşılmamıştır. Üniversitelerin kontenjanları YÖK tarafından belirlenmektedir. YÖK, tüm aksi yöndeki önerilere karşın üniversitemizin kontenjan sayısını artırmaya devam etmiş üstelik 15 Temmuz 2017 sonrasında kapatılan FETÖ bağlantılı yüksek öğrenim kurumlarinda okuyan öğrencilerin önemli bir kısmını da İstanbul Üniversitesi’ne devretmiştir. Bir başka deyişle kontenjanları artıran YÖĶ'tür ve aynı YÖK bugün öğrenci sayısının fazla olduğundan yakınmakta ve üniversiteyi bölerek Türkiye'nin en eski üniversitesinin itibarını azaltmak istemektedir. Bölünmesi halinde İstanbul Üniversite'si dünya sıralamasındaki yerini ve akademik itibarını kaybedecektir. İstanbul Üniversitesi’nden ayrılarak kurulması planlanan Üniversite ise dünya sıralamasına sıfırdan girecektir.

Dünyadaki diğer örneklerinde görülebileceği gibi bölünen üniversiteler itibar kaybetmekte ve akademik başarıları düşmektedir. Tüm bu veriler ortada iken ülkemizin en eski eğitim kurumunu bölmeye çalışarak YÖK ne yapmak istemektedir? Bunu anlamak ve izah etmek mümkün değildir. Kaldı ki, tüm çağrılara rağmen YÖK hiçbir açıklama yapmamış aksine sessiz kalmıştır.  Toplumsal farkındalık artıp bu gidişin hayırlı olmayacağı yönünde çıkan seslerin yükselmesi üzerine YÖĶ tarafından yayınlanan bilgilendirme notları ise tutarsız ve muallak ifadelerle dolu, kaçamak yanıtlardan öteye geçmemiştir. Bugün sadece İstanbul Üniversitesi değil bölünmesi düşünülen diğer üniversitelerdeki öğrenci ve öğretim üyeleri de huzursuzdur. YÖK'ün tatmin edici yanıtlar veremiyor olması bu huzursuzluğu artırmaktadır. 

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve bölünme tasarısını oylayacak milletvekillerinin YÖK tarafından yetersiz bilgilendirildiğini düşünmekteyim.  Tasarının öngörülen şekli ile onaylanması telafi edilmesi güç sonuçlara yol açacak ve binlerce mağdur öğrenci ve öğretim üyesi yaratmanın ötesinde üniversitenin itibarının da azalmasına yok açacaktır. Yönetimsel nedenlerle bölünmesi gerekli görülüyor ise bir seçenek İstanbul Üniversitesi adı ve çatısı altında kalan farklı konularda uzmanlaşmış üniversiteler halinde bir yapılanmaya gidilmesi olabilir. Böylece söz konusu üniversiteler İstanbul Üniversitesi adını korumuş, manevi ve akademik mirasını kaybetmemiş olacaktır. Tüm bunlar tartışılmaksızın ve kısmen siyasi etkiler altında plansız yapılacak her türlü bölünme İstanbul Üniversitesi’nin kazanımlarını yitirmesine yol açacaktır.  

Temennimiz bu tasarının ilgili paydaşlarla tartışılmak üzere geri çekilmesi ve YÖĶ'ün tarafsız bilimsel komisyonlar oluşturmak suretiyle üniversitelerin durumunu değerlendirmesidir. Üniversitelerin güçlendirilmesi ve başarılarının artması için, var olan veya geliştirilebilecek bilimsel temelli yöntemlerle ilerlenmelidir. Ülkemizin gözbebeği ve gurur kaynaklarından biri olan 600 yıllık İstanbul Üniversitesi bir deneme tahtası olarak kullanılmamalıdır.

 

 

istanbul universitesi
cerrahpasa tip fakultesi
prof. dr. muhlis cem ar
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir