Medimagazin logo

Malpraktis ve diğer tıbbi hukuk konuları masada: ‘Doğru veri analizi ile çözüm üretilmeli’

10. Geleneksel Tıpta Uygulama Hataları sempozyumu tıp, hukuk ve medya alanında duayen isimlerinin katılımı ile gerçekleşti.
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Malpraktis ve diğer tıbbi hukuk konuları masada: ‘Doğru veri analizi ile çözüm üretilmeli’
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN-Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’nde gerçekleştiren sempozyumun açılış konuşmalarını Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Ankara Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD öğretim görevlisi Yaşar Bilge ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Gülfem Çelik yaptı. 

“Her iki meslek grubunu güçlü kılmak önemlidir”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu yaptığı konuşmada Tıp ve hukukun ortak noktalarına değinerek şunları kaydetti: “Her iki meslek grubu da insanla muhatap. İnsan için var. İnsana hizmet ediyor. Her iki meslek grubu da insanla doğru iletişim kurmak zorunda. Hekim ya da sağlık çalışanı iletişimi doğru kuramazsa mutlaka sorun yaşıyor. Hukukçu için de bu durum böyle.  Bugün çıkmazda gibi görünen pek çok sorun iletişlim kazasından kaynaklanıyor.  Birbirimizi anlamamaktan kaynaklanıyor. Hukukçuların ve sağlık çalışanlarının bir araya gelip çalışmalar yapmasını önemsiyorum.” Dedi. 
Hakimlerin ispatı delillere dayandırdığını belirterek vicdani kanaat ile karar aldığını ifade eden Feyzioğlu “hekim de teşhis ve tedavide o anki tıbbın en ileri hali ile deontoloji tüzüğü uyarınca vicdani kanaate göre verir. Her iki meslek mensubu da vicdani kanaatini kullanır. İnsanın dahil olduğu her işte yanlış vardır.  Dolayısıyla bu yanlışların kasten mi olduğu, ihmal olup olmadığı, komplikasyon mu malpraktis mi olduğu hukuk ile tıp arasında çözümlenmesi gerekir” dedi. 
Tıp fakültesi ile yakınlıklarının hukuki süreçteki anlama ve anlatma konusundaki önemini vurgulayan Feyzioğlu “ Her iki meslek grubunu güçlü kılmak önemlidir. Bu ülke için, halk için güçlü kılmak önem teşkil ediyor” dedi. 
“Doğru veri analizi yapmamız gerekiyor” 
“Olana ve ölene çare yok” düşüncesi ile yaşayan insanlarla çalışmak zorunda olduklarını belirten Ankara Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD öğretim görevlisi Yaşar Bilge açılış konuşmasında şunları kaydetti: 
“Ya doktora çok sık giden ya da gitmeyen bir grup var. Çok sık gittiği zaman sağlık çalışanlarını defansif tıp gereğindeki davranışlara itiyorlar. O yüzden bu davranışlar sebebiyle de pek çok hata ortaya çıkabiliyor. Diğer taraftan hastalarımız saplantılı durumları nedeni ile de  durum değerlendirmesinde çok bariz şiddet eğilimi gösteriyorlar. Bu durumların önlenmesi ve dil birliğinin geliştirilmesi için bu toplantıların önemi artıyor.” Dedi. 
Mobbing, sorunlu hasta yaklaşımı ve yıldırı girişimlerinin tükenmişlik sendromuna götürdüğünü ifade eden Bilge “ Kriz yönetimi yapmamız gerekir. Bu tür olaylar nedeni ile veri analizi süreci geliştirmek gerektiğini düşünmekteyiz.   Bunun için tümden gelim, tüme varım, benzetim yolu ile analiz yaptığımız için veri analizinde yetersizlikler söz konusu” diyerek dil birlikteliğine ve doğru veri analizlerinin önemle üzerinde çalışılması gerektiğini vurguluyor. 
“Günde 150 hasta gören meslektaşım var”
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Gülfem Çelik de yaptığı konuşmada “Hekim de hata yapar, her meslek grubunda olduğu gibi. Ama hekimin hatası kabulü mümkün olmayan bir süreç başlatır. Sağlıkta telafinin mümkün olmaması da bu konunun özellikle hukuki boyutunu gündeme getiriyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Hekimleri insanlara faydası olduğu için yetiştiriyoruz. Zarar vermeleri için yetiştirmiyoruz. Kalpleri kıpır kıpır atan gençlere yemin ettiriyoruz. Heyecanla sahaya geçip hastalarına şifa dağıtmak istiyorlar. Ama hata yapabiliyorlar. Şimdi buradaki sempozyumun sonuçlarında bir eğitim görevlisi olarak görmek istediğim nokta malpraktis nasıl azaltılabilir? Eğer eğitimde bizim eksikliklerimiz varsa buralarda düzenleme yapmalıyız. Eğer sistemden kaynaklanan bir şey varsa ki hekimleri çok zorlayan bir sistemin olduğunu vurgulamak zorundayım; yıllardır günde 150 hasta gören meslektaşım var benim. 150 kişinin tanısını koyup tedavi etmesi bekleniyor hekimlerin. Bu ne kadar gerçekçi soruyorum.  Eğer bundan kaynaklanıyorsa malpraktis o zaman sistemi düzeltmeye yönelik bir şeyler yapmak lazım. Hasta açısından baktığımız zaman kabulü mümkün değil. Hekim açısından bakıldığında ise biz hukuki süreçleri hiç bilmiyoruz. Ama hukukla iç içeyiz her şeyi mevzuata göre yapıyoruz.  Böyle bir sürecin içindeki hekimin de hukuki yönden savunulması gerekiyor.  Böyle süreçlerde bunu fırsat olarak değerlendiren kişiler de olabiliyor. Bu süreçlerin sağlıklı yürütülmesinde Barolar Birliği Başkanlığı nezdinde hukukçuların iş birliğinin buna yol açacağını düşünüyorum” dedi. 

malpraktis
tıpta komplikasyon
prof. dr. yaşar bilge
prof. dr. metin feyzioğlu
prof. dr. gülfem elif çelik
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir