AİLE Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Yönetim Kurulu'nca, Giresun'da Yusuf Topal'ın, eşinin ilaçlarını yazdırmak için gittiği sağlık ocağında tartıştığı doktorun 'beyaz kod' vermesi üzerine gelen polislerin biber gazı sıkıp, ters kelepçe taktığı sırada kalp krizi geçirerek, yaşamını yitirmesiyle ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada, "Keşke bu olay yaşanmasıydı ama elim bir kalp krizi sonrası hayatını kaybeden kişinin vefatının sorumlusu olarak meslektaşımızı göstermek tam anlamıyla insafsızlıktır" denildi.
AHEF Yönetim Kurulu tarafından Yusuf Topal'ın (82), yürüme güçlüğü çeken eşi Fatma Topal'ın ilaçlarını yazdırmak için gittiği sağlık ocağında tartıştığı doktorun 'beyaz kod' vermesi üzerine gelen polislerin biber gazı sıkıp, ters kelepçe taktığı sırada kalp krizi geçirerek, yaşamını yitirmesiyle ilgili yazılı açıklama yapıldı. Avukatların Giresun'a giderek, konuyla ilgili hukuki süreci başlatacağı belirtilen açıklamada, "Keşke bu olay yaşanmasıydı ama elim bir kalp krizi sonrası hayatını kaybeden kişinin vefatının sorumlusu olarak meslektaşımızı göstermek tam anlamıyla insafsızlıktır. Bu konuda hukuk dışı uygulamalara karşı gerekli tüm girişimlerimizi ve hazırlıklarımızı yapmış bulunmaktayız. Pazartesi en kısa zamanda avukatımız Giresun'a gidecek ve hukuki süreci başlatacağız. AHEF Yönetim Kurulu olarak da 01.08.2018 Çarşamba günü saat 19.00'da Giresun'da basın açıklaması yaparak meslektaşımızın açığa alınmasını, sosyal medyadan yapılan tehdit, hakaret ve linç girişimlerini protesto edeceğiz. Haksız ve hukuk dışı yapılan bu girişimlere karşı meslektaşımıza gerekli her türlü desteği vereceğimizi ifade eder ve bu vesileyle bir kez daha vefat eden vatandaşımızın yakınlarına başsağlığı dilediğimizi, siz değerli aile hekimlerine ve kamuoyuna saygılarımızla ilan ederiz" denildi.
'POLİSİN SİLAHINI ALMAYA KALKMIŞ'
Olaydan bahsedilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Meslektaşımıza Giresun'da olay günü hasta yakını elinde birtakım ilaçlardan oluşan bir liste ile gelmiş ve eşi için listedeki ilaçların reçete edilmesini istemiştir. Meslektaşımız kişinin geriye dönük ilaç kullanım kayıtlarına baktığında bu ilaçların eşine uygun olmayabileceği, eğer eşini kendisine muayeneye getirirse, ilaçları düzenleyip tedavisini verebileceğini ifade etmiştir. Ayrıca, hastayı hayatında hiç görmediğini kendisine kayıtlı bir hasta olmadığını, Giresun'da daimi ikamet etmediğini, ona rağmen eğer hastayı getirirse bakabileceğini söylemesine rağmen 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun bu ilaçları yazacaksın' deyip masayı birkaç defa şiddetlice yumruklamıştır ve polikliniğe oturarak dışarıda bekleyen onlarca hastanın muayene olmasını engellemeye, poliklinik hizmetini durdurmaya çalışmıştır. Sözlü tüm ikna çabaları da sonuçsuz kalınca meslektaşımız tarafından polis çağrılmak zorunda kalınmıştır. Polisler gelince hasta yakınını ikna etmeye çalışmışlar ve ikna olmayan hasta yakını orada bulunan polisin silahını almaya kalkmış bunun üzerine de polisler kişiyi ikna edemeyeceklerini anlayınca kendisini karakola götürmek için dışarıya çıkarmışlardır."
'HUKUKSUZ UYGULAMA OLACAĞI AÇIK'
Doktorun olayla ilgili kastı ve ihmali olmadığı savunulan açıklama, şöyle sürdürüldü:
"Başka çaresi kalmayan meslektaşımız masayı yumruklayan hasta yakınına ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır ve kolluk kuvvetini göreve davet etmiştir. Hasta eğer aile sağlığı merkezine getirilmiş olsaydı hastanın bilinçsiz kullanıldığı düşünülen ilaçların düzenlemesi yapılacaktı. Kaldı ki; hiç bir hekimin reçetesine müdahale edilemeyeceği gibi, herhangi bir şekilde bir reçete de dikte ettirilemeyeceği açıktır. Aldığımız duyumlara göre meslektaşımızın açığa alınacağı öğrenilmiştir. Bunun hukuksuz bir uygulama olacağı açıktır. Neye ve hangi mevzuata göre açığa alınacaktır? Meslektaşımız neyi yanlış yapmıştır? Bizlerden hasta veya yakınlarından gelen, her türlü ilaç yazma isteğini yerine getirmemiz mi isteniyor? Hastayı görmeden, muayene etmeden, tedavi düzenlememiz mi isteniyor?"
