Medimagazin logo

Yeni teknolojik yöntemlerle sivilce ve yara izlerinden kurtulun!

Yaşam boyu karşılaştığımız birçok etken, vücudumuzu saran derimiz üzerinde izler bırakıyor; Yara izleri, gençlik yıllarında oluşan sivilce problemleri, ameliyat sonrası yaralar... Her biri, ilerleyen dönemlerde, görsel rahatsızlıktan kaynaklı tedavi isteğini de birlikte getirebiliyor.
Yeni teknolojik yöntemlerle sivilce ve yara izlerinden kurtulun!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Dermatoloji Uzmanı Dr. Selin Tecimer, Dermis olarak adlandırılan derinin alt katmanlarına kadar ulaşan yara ve sivilce izleri, yüzeysel yapılan tedavi amaçlı kimyasal soyma gibi uygulamaları yetersiz kılabildiğini, bu sebeple, Dermis bölgesine ulaşmada yüksek hassasiyet ve kontrol sağlayan lazer tedavilerine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

 

Dr. Tecimer, Teknolojinin bugün geldiği noktada, pek çok lazer sistemine sahip olunduğunu belirterek, “Herbirinin deri üzerinde ayrı bir etkisi vardır. Fraksiyonel Lazer Sistemleri, işte bu noktada, iz tedavileri için tercih ettiğimiz yöntemlerden birini oluşturuyor. Lazer ışın atımlarının bütün olarak değil, düzenli aralıklarla deriye ulaşmasını sağlayan bu fraksiyonel sistem; öncelikle deri üzerinde pıhtılaşan kanallar açıyor. Böylece, aralıklı minik sütunlar şeklinde ısınan bu kanalların etrafındaki sağlam deri için onarım mekanizması çalıştırılırken, aynı zamanda bölgedeki kollajen üretimi de tetiklenmiş oluyor” dedi.

Derinin yeniden düzenlenmesi için kullanılan bu lazerlerin, Ablatif ve non-Ablatif olmak üzere iki farklı etkiyle çalıştığını belirten Dr. Tecimer şöyle devam etti:

“Ablatif etki oluşturan Karbondioksit ve Erb-Yag Lazerler, deride etki ettiği hedef molekül su olduğundan, suyun buharlaşmasına bağlı termal hasar oluşturarak, derinin epidermis denilen üst tabakasının bir kısmını ortadan kaldırır. Dermis tabakasına etkisi ise kısmendir. Non-Ablatif etki oluşturan Er:Glass veya Nd.Yag gibi lazer sistemleri ise derinin Dermis tabakasında pıhtılaşma oluştururken, deri bütünlüğünü bozmadan kollajen üretimi tetikler”

 

Yara izlerine Fraksiyonel Lazer atımları uygulandığında, yaratılan ablatif etkinin izlerin üzerinde istenen miktarda kontrollü hasar oluşturduğunu ifade eden Dr. Tecimer, “Bu sayede, lazerle oluşturulan minik sütunlar, vücudun kendi onarım mekanizmasını tetikleyerek, eski izlerin olduğu alanlardaki yeni iyileşme becerisini başlatır. Ablatif ve non-Ablatif Lazerler; sağlam deri alanlarından hasarlı alanlara doğru kollajen üretimini arttırarak, başlamış olan iyileşme becerisini güçlendirir. Lazerle güçlendirilmiş olan bu iyileşme becerisi sayesinde, hasarlı deri alanları, etrafındaki sağlam alanlarla eşitlenmeye çalışır. Böylece izler, normal deri seviyesine yaklaşır” diye belirtti.

İz tedavilerinde onarım mekanizmasını başlatan Fraksiyonel Ablatif Lazerlerin, öncelikli tercihleri olduğunu, ancak Ablatif Lazerler’in tek başına kullanılmasının derinin alt tabakası olan Dermis’e etki edebilmek için, yüksek doz uygulama gerektirdiğine dikkat çeken Dr. Tecimer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Deri yüzeyinde daha çok hasar oluşturacak olan bu yüksek doz uygulama, iyileşme sürecinin de uzaması anlamına gelir. Bu nedenle Ablatif Sistem’in dozunun arttırılması gerekmeyen non-Ablatif Sistem’le eş zamanlı uygulama; daha kısa iyileşme süresinin yanısıra, uygulama sonrasındaki 1 ila 3 gün içerisinde sosyal yaşamın devam edebileceğini öngörebilmektedir. Fraksiyonel Lazer Sistemleri’nde, tek uygulamada, hedef bölgenin %15-20’sine kadar lazer atımı gerçekleştirilebilmektedir. Tam tedavi için hedeflenen seans sayısı ortalama 5-6 olmakla birlikte, izlerin klinik durumuna bağlı olarak ek seanslar gerekebilmektedir. Vücuttaki yara onarım süreci, normal koşullarda, ortalama 6 haftadır. Bu nedenle, seans uygulama aralıkları, 6 ila 8 hafta olarak belirlenmektedir. Tedavinin etkisi ise, 4. hafta itibariyle gözle görülür seviyeye ulaşır. Ve her bir uygulama sonrasında, elde edilmek istenen etki, daha da belirgin hale gelir. Bu uygulama yöntemi, tüm yara ve sivilce izlerinde kullanılabilmektedir. Ancak unutulmaması gereken; aynı kişinin farklı lezyonlarında bile değişen iyileşme oranlarının gözlenebileceğidir. Bir lezyonun iyileşme süreci; deride bulunduğu bölge, klinik farklılıklar, süre ve kişinin deri onarım mekanizmasına bağlı olarak değişebilir. Çünkü her bir organizma, kendine has mükemmellikler geliştirir. Her yaşanmışlık, kendine özel izler bırakır hayatımızda. Yalnızca kendinize saklamak istediğiniz izler için, lütfen Dermatoloji uzman doktorunuza başvurun. Çünkü paylaşmak istemediğiniz anılarınız da olabilir”

 

dermatoloji
dr. selin tecimer
fraksiyonel lazer sistemleri
iz tedavileri
lazer
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir