Prof Dr Rana Anadolu Dizioğlu yazdı....
Dillere dolanmış lakırtıdır, “bu doktorlar paragöz, gözleri doymaz vb”
Doğrumudur? Bu basitleştirilmiş yaftayı hakediyormuyuz? Hayır.
Ancak yine de toplumumuzda yaygın olan bu sanrıyı ortadan kaldırma konusunda hiç de başarılı değiliz. Peki ya gerçek durumumuz nedir?
Sonsuz zorluklarla çevrili meslek yaşamımızda, nerde çalışıyor olursak olalım, çoğumuz mutsuzuz.
Çok yönlü bir sorun bu. Ve nedenleri içinde en başta emeğe, emeğimize saygı ve değer verilmesindeki eksiklik yer alıyor.
Peki mesleğimizin zirve konumu olan tıp öğretim üyeliğinde durum nedir?
Geçenlerde bir meslektaşımla sohbet ederken sordum; “çok oldu ben ayrılalı, bilmediğim için soruyorum, şu anda, üniversitedeki bir tıp doçenti , profesörü ne kadar maaş ve döner sermaye alıyor?”
Yanıt enteresandı. Hocam dedi meslektaşım; 6-8 bin tl arası maaş var. Döner sermaye ise bizde binbeşyüz civarı.
Bir meslekte , hem de tıp gibi ağır bir meslekte, bulunabileceginiz en yüksek konumdaki aylık geliriniz bu. Elbette değişkendir, ama yine de üç aşağı beş yukarı bu.
Diyeceksiniz; az mı? Dünyanın parası.
Ben de diyeceğim ki; “4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 6400 tl olduğu bir ortamda, ve en uzun, en nitelikli , ve de en meşakkatli mesleğin zirvesinde mi?”
Tükettiğiniz bir ömrün bir yerlerinde, bir de emekliliği var bu işin.
Emek ile ekmek arasındaki ilişkide, hekimlik mesleğinde büyük bir kopukluk olduğu gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Sohbete devam ediyoruz; dedim “ olsun özel muayene, ameliyat vb var” Yanıt ibretlikti.
Hocam dedi meslektaşım; bizde öğretim üyesi özel muayenesi 80 tl. Bundan bizlere intikal eden, hasta başına 28-30 tl dir.”
Diyeceksiniz; biz yoksul bir ülkeyiz, bu normal. Ben de size diyeceğim ki hayır. Bu normal değil, bu çok anormal bir durum.
Mesleginin zirvesindeki bir doktor öğretim üyesinin özel muayenesi 28-30 tl olamaz.
Olursa da zaten halihazırdaki durum ortaya çıkar.
Bilgi, deneyim, ekspertiz, emek çok kıymetlidir.
Her meslekte kıymetlidir. Ancak tıp mesleğinde bu yaşamsaldır. Gerçek anlamda yaşamsaldır.
Bu yaşamsal önemi maddi ve manevi açıdan kırıntı haline getirmek de büyük bedelleri olan hatadır.
Tükenmiş, mutsuz, maddi ve manevi olarak tencerenin dibini kazıyan bir meslek grubundan siz yaşamsal önemdeki fonksiyonlarını tam olarak yerine getirmesini nasıl bekleyebilirsiniz?
Nitekim gidin, üniversite tıp fakültelerinde, öğretim üyesi hasta hizmetinin ne durumda olduğunu kendiniz deneyimleyin.
Kimse bu koşullarda hasta bakmak, ameliyat yapmak istemez. Yaparsa da mecburen yapar.
Oysa bu konumlar, tıp mesleğinin zirvesidir.
Bu ülkenin büyük zorluklarla yetiştirdiği tıp hocalarının bilgi ve deneyimlerine, hem hasta hizmetinde, hem de tıp egitiminde büyük ihtiyaç vardır.
Emek saygı gerektirir. Hem maddi, hem de manevi anlamda emeğe saygı görmek her kişinin hakkıdır.
Hele de mesleğinin en tepe noktasına ulaşmış bir tıp hocasının, bir ömürlük emeğine saygı.
Emeğe saygının yok olduğu ortamda yaşam zorlaşır. Hepimiz için.