Medimagazin logo

6. Ulusal Aile Hekimliği Kongre Başkanı: ‘Sebebi bilinmeyen raporlar şiddetin yolunu açıyor’

6. Ulusal Aile Hekimliği Kongresi Bodrum’da Türkiye’nin dört bir yanından gelen aile hekimlerini bir araya getirdi. Bilgi paylaşımlarının yapıldığı kongreye başkanlık eden Dr. Serkan Özbakış bu kongrelerin hekimlerin örgütlenmesi ve beraber zaman geçirmesi için önemli olduğunu ifade etti. Dr. Serkan Özbakış Medimagazin’e yaptığı açıklamasında aile hekimliğinin sağlık sisteminin merkezinde olması gerektiğini belirterek dünyadan örnekler verdi. Dr. Özbakış sebebi bilinmeyen raporların en büyük sıkıntıları olduğunu bu raporların sağlıkta şiddetin yolunu açtığını kaydetti
Kaynak: MEDİMAGAZİN
6. Ulusal Aile Hekimliği Kongre Başkanı: ‘Sebebi bilinmeyen raporlar şiddetin yolunu açıyor’
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN- 800’ün üzerinde katılım sağlanan kongreye Türkiye’nin dört bir yanından aile hekimlerinin geldiğini belirten  Dr. Özbakış İstanbul’da hasta yoğunluğuna dikkat çekerek “Türkiye’de bir aile hekimine düşen nüfus 3 binli rakamlara düşürüldü. Ama İstanbul’da hala 3 bin 800 3 bin 900 rakamlarında. Doğal olarak Türkiye ortalamasının çok daha üzerinde bir nüfusa hizmet vermeye çalışıyoruz. Bunların dışında İstanbul’da aile hekimliği yapmanın maddi olarak da götürüleri var. Biz devletten bir cari gider alıyoruz ve ASM’nin kirasından tutun medikal malzemelerine, ekstra çalıştırılan personellerine, tıbbi sektere, temizlik personeline kadar biz maaşlarını ödüyoruz. Doğal olarak İstanbul’da bunlar çok daha zor hem yer bulmak hem de uygun ücretli yer bulmak çok zor. Personel çalıştırmak da çok zor oluyor.” dedi.

Anadolu’daki aile hekimlerinin de farklı zorluklarla çalıştıklarını kaydeden Dr. Özbakış “Anadolu’da çalışan arkadaşların da mobil hizmetleri var. Gezici hizmetleri var. Köyleri var. Orada sahaya çıkıyorlar, aşılama yapıyorlar. Periferdeki arkadaşlar ile İstanbul’daki arkadaşların çok başka sıkıntı ve sorunları olabiliyor.” dedi.

“Sebebi bilinmeyen raporlar bizim en büyük sıkıntımız”

Rapor uygulamaları ile ilgili yaşanan sıkıntıları çokça gündeme getirdiklerini ifade eden Dr. Özbakış “Rapor sadece hekimin sorunu değil en çok halkın sorunu.” diyerek rapor uygulamalarında mevzuatın olmamasına dikkat çekti. Dr. Özbakış mevzuat eksikliğinin getirdiği sorunları şu sözlerle anlattı:

“Rapor verebilmemiz için onun bir mevzuatının olması gerekiyor. Örneğin evlilik, askere gidebilme, ehliyet raporu vs. bunların mevzuatı var. Bakanlık  ‘bu kişinin ehliyet alabilmesi için görme alanının düzgün olması lazım. Görme keskinliğinin normal olması lazım. İşitmesinin düzgün olması lazım. IQ’sunun 79’un üzerinde olması lazım’ gibi kriterler koymuş. Bu kriterlere göre raporlar düzenlenir. Bir mevzuatı var bu işlemlerin. Ama biz günde o kadar değişik raporlarla karşılaşıyor ki: satranç oynayabilir mi, seksek oynayabilir mi, kuran kursuna gidebilir mi, havuza gidebilir mi… O kadar değişik raporlarla karşılaşıyoruz ki bunların mevzuatı yok. Ben bir insanın hangi hastalıkları varsa satranç oynayamayacağını bilebilir miyim? Bu durumda ben değerlendiremiyorum bile.  Bu raporlara gerek var mı? Zaten gerek de bu tarz raporlara. Örneğin belediyelerin spor tesislerinde havuza girebilmek için sağlık rapor isteniyor. Sebebi hepatit-b bulaşabilir düşüncesi. Hepatit b havuzdan bulaşmaz bununla ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün birçok yazısı var. Sebebi bilinmeyen raporlar bizim en büyük sıkıntımız. O rapor gereksiz. Bırakın insanlar sporunu da yapsın. Her işin başına rapor istendiği için halk hekime geliyor. Hekim bunun mevzuatı olmadığını anlatıyor. Bu sefer vatandaş hekimin zorluk çıkardığını düşünüyor. Hem hasta hem hekim mağdur oluyor. ”

Rapor uygulamaları ile ilgili önerilerinin ‘neler için sağlık raporu gerektiği belirlensin. Bir kurum ve kuruluş sağlık raporu isteyecekse Sağlık Bakanlığından onay alsın. Bunun bir mevzuatı olsun’ diyen Dr. Özbakış bu raporların sağlıkta şiddetin yolunu açtığını vurguladı.

 

“Hekim hastayı görmeden ilaç yazamaz, yazmamalı da”

Hastayı görmeden ilaç yazan hekimlere SGK’nın soruşturmalar açtığını belirten Dr. Özbakış hastayı görüp muayenesini yapıp ona göre ilaç başlanması gerektiğini belirterek  “ Aynı idare bazı durumlarda neden yazmıyorsun diyebiliyor ya da yazmayan hekimin arkasında durmayabiliyor. Bunun çözümü çok basit. Birincisi yaşlı ve yatalak insanların ilaçları evde sağlık hizmetleri tarafından yazılabilir. İkincisi bazı raporlu hastalıkları olan hastalara ilacı ne kadar kullanacaksa o süre için bir reçete yazar uzman. Kişi de reçetesine göre eczaneden ilaçlarını alır ve kullanır. Belli rahatsızlıklarda rapor verilen kişi ne kadar sürede o ilacı kullanacaksa ona göre raporunu verir. O süre içerisinde hasta ilacı bittikçe eczaneden ilacını gidip alabilir. “ ifadelerini kullandı.

“Sağlık hizmeti almanın anayasal bir haktır” diyen Dr. Özbakış hastaların işyerlerinden izin alıp gelemediğinde hasta yakınının ilaç yazdırmak için geldiğini yazılmayınca sıkıntılar yaşandığını bununla birlikte ilaç yazdırmaya gelemeyen kişinin akşam acile müracaat ettiğini bunun da acillerin meşgul edilmesine neden olduğunu belirtti.  İlaç yazdırmak için acile gidilmesinin sistemin dışında bir hareket olduğunu, acilde acil hastaların yer alması gerektiğini vurgulayan Dr. Özbakış “Geçen sene Türkiye’de nüfus 80 milyon acil başvuru 130 milyon olarak belirlendi. Kişiler işyerinden izin alamadıkları zaman acillere başvuruyor. Bu durum da sağlık sistemine direkt sıkıntı yaratıyor. Aynı zamanda dediğim sebeplerden sağlıkta şiddetin de önünü açıyor. Bir hekim hastayı görmeden hastayı muayene etmeden ilaç yazamaz, yazmamalıdır da zaten” dedi.

Birinci basamak sağlık sisteminin merkezinde olmalı

2010 yılından itibaren tüm Türkiye’de birinci basamak sağlık hizmetlerinin verilmeye başlandığını, hasta memnuniyeti açısından bu hizmetlerin iyi seviyelere geldiğini ancak bir noktada sistemin tıkandığını ifade eden Dr. Özbakış aile hekimliğinin sağlık hizmetlerinde merkeze alınmasının önemini şu sözlerle anlatı:

“Bizler koruyucu sağlık hizmeti vermek zorundayız. Aşı yapıyoruz. İzlem yapıyoruz. Kronik hastalık takiplerinin ve kanser taramalarının da birçoğunu da yapmaya çalışıyoruz. Ama nüfuslar belli bölgelerde çok yoğun olduğu için bunlar sekteye uğrayabiliyor. Aile hekimi kronik hastalık takibi yaparken SGK kısıtlamaları var. Örneğin şeker hastasına insülin yazamıyorum. Kolesterol ilacı yazamıyorum. Bu sebeplerden kronik hasta takibini yeteri kadar yapamıyorum. Yeteri kadar yetki verilmemiş SGK, SUT kısıtlamalarından dolayı. Bu sebepten örneğin kolesterolü yüksek kişiyi ikinci basamağa sevk ediyoruz. O hasta ikinci basamakta raporunu aldıktan sonra ilacını yazabiliyoruz.

Almanya’da aile hekimliği sistemini incelediğini belirten Dr. Özbakış aile hekimliğinin sistemin merkezinde olduğunu belirterek aile hekiminin tüm tetkikleri yaptığını ve tüm ilaçları düzenlediğini ifade etti.  Almanya’da İkinci basamağa aile hekiminin sevki ile hastanın yönlendirildiğini, ikinci basamağın ilaç başlamadığını, hasta takip sürecini tekrar aile hekimine bıraktığını belirtti. Almanya’da sağlık harcamalarının yüzde 35-40 ‘ının birinci basamağa yapıldığını bu durumun Türkiye’de yüzde 6 olduğunu dile getiren Dr. Özbakış ‘Artık bütün dünyada birinci basamağın önemi biliniyor’ dedi.

aile hekimliği kongresi
istahed
serkan özbakış
sağlıkta şiddet
Yorum (1)
drACİL
isteğe bağlı rapor vermezsen veya evdeki hastanın ilacını yazmazsan (kesinlikle yazılmamalı) şiddeti davet etmiş oluyorsun.doktor sahipsiz ve doktorun arkasında kimse yok.savcı kral ,doktor ise köle.
16
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir