MEDİMAGAZİN-Sağlıkta şiddette yaşanan artış hekimlerin son yıllarda çalışma pratiklerini olumsuz yönde etkiliyor. Sağlıkta şiddet ile en sık karşılaşan acil hekimleri sağlık hukuku hakkında ne kadar bilgi sahibi?
“Şiddetin en önemli nedeni yoğunluk”
Acil servislerde yaşanan şiddet olaylarında sağlık hukukunun nasıl işletilmesi gerektiğini Medimagazin’e anlatan Doç. Dr. Banu Karakuş, tıp hukuku alanında yüksek lisans yapmaya daha önce karşılaştığı bir sağlıkta şiddet olayı ile karar verdiğini söyledi.
Acil servislerde yoğunluğun şiddete yol açtığını vurgulayan Doç. Dr. Karakuş acil servislerin en yoğun olduğu saatlerin 18:00 ile 24:00 arası olduğunu belirterek şunları kaydetti:
“Acil servislerde şiddetin yaşanmasının en önemli nedeni ilk olarak yoğunluk"
Yeterli hekim sayısının olmaması, hastaların bekleme sürelerinin bu yoğunluk sebebi ile uzaması diğer nedenler arasında. Bu işin fizyolojik ve çevresel faktörleri de var. Yapılan yayınlar gürültülü ve çevre kirliliğinin fazla olduğu yerlerde şiddet eğiliminin arttığını gösteriyor. Acil servise gene 12’den sonra gelen hastalar ise madde ya da alkol etkisinde olan hastalar oluyor. Bu nedenler de acil serviste şiddeti artırıyor.”
“Beyaz Kod uygulaması nasıl işletiliyor? ”
Beyaz kod uygulamasına ilişkin olarak uygulama standardı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Karakuş Sağlık Bakanlığının konu ile ilgili protokolünün hastanelerde düzgün bir şekilde işlediğini belirtti. Doç. Dr. Karakuş beyaz kod uygulaması ile ilgili şunları paylaştı:
“Bütün sağlık çalışanlarını kapsayarak fiziksel, sözel ya da cinsel bir şiddet olduğunda sağlık çalışanı ivedi bir şekilde zaman kaybetmeden hastane iç hattından 1111’i arayabiliyor ya da kendi telefonundan 113’ü arayarak sağlıkta şiddeti bildirmiş oluyor. Bildirme aşamasından sonra eğer gündüz mesai şartları içindeyse bu konu ile ilgili görevlendirilmiş kişiler olayın olduğu yere geliyor. Çeşitli formlar var. Bu formlar hızlı bir şekilde doldurulup bakanlığa bildiriliyor. Burada önemli olan şey şiddetin yaşandığı an bildirilmesi. Çünkü şiddete sebep olan kişinin ya da kişilerin ifadesinin alınması, şiddetin boyutuna göre gözaltına alınması gerekiyor. Tutuklu yargılanması Türk Ceza Kanunu çerçevesinde. Taksirli ya da bilinçli olarak kişiye zarar vermesi ya da öldürmeye teşebbüs etmesinden kaynaklanıyor.”
Sağlıkta şiddet yasasının çıkarılması tek başına çözüm mü?
Sağlıkta şiddet ile ilgili, sağlık çalışanlarının, halkın ve hatta bazı hukukçuların da kanunların yeterli olmadığı yönünde kanıları olduğunu belirten Doç. Dr. Karakuş Türk Ceza Kanununda yaptırım anlamında iyi sonuçlar alındığını kaydetti. Sağlıkta şiddetin birçok nedeni olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Karakuş sadece sağlıkta şiddet yasasının çıkarılmasının tek başına çözüm olamayacağına işaret etti.
“Hekim şikayetçi olmasa da kamu davası süreci başlıyor”
Sağlıkta şiddete maruz kalan hekimin beyaz kod sonrası form doldurmasını takiben hastadan uzaklaştırıldığını dile getiren Doç. Dr. Karakuş tek başına çalışan hekimlerin görev yerini terk edemediği için Türk Hukuk Sistemi’ne göre hizmet vermeye devam etmek zorunda kaldığını kaydetti. Bu durumda şiddete maruz kalan hekimin verimliliğinin azaldığının altını çizen Doç. Dr. Karakuş şunları kaydetti:
“Şiddet sonrası hekimi alandan uzaklaştırıyoruz. Darp varsa darbın boyutuna göre hekimi herhangi bir hasta gibi değerlendiriyoruz. Bulguları adli rapor şeklinde düzenleyip sağlık çalışanına istirahat veriyoruz.”
Sağlıkta şiddet olayı yaşandığında Sağlık Bakanlığı tarafından hekime ulaşıldığını daha sonra il sağlık müdürlüğünün olaya müdahil olduğunu ifade eden Doç. Dr. Karakuş “İl sağlık müdürlüğünden beyaz kod vakası ile ilgili bir avukat atanıyor. Hekim şikayetçi olsun ya da olmasın bir kamu davası olarak süreç işlemeye başlıyor.” dedi.
Periferde görev yapan hekimlerin darp sonrası psikolojik baskı yaşadığını dile getiren Doç. Dr. Karakuş bu süreçte hekimlerin genellikle ilk duruşmadan sonra şikâyetinden vazgeçtiğini ancak kamu davası olarak sürecin devam ettiğini belirtti. Doç. Dr. Karakuş Sağlık Bakanlığının da bu tür olaylara maruz kalan hekimleri başka bir yerde görevlendirerek hekimlerin şiddet yaşadığı ortamdan uzaklaştırıldığını ifade etti.
“Tıp fakültesinde tıp hukuku dersi verilmeli”
Sağlık Bakanlığının kendi çalışanlarına sahip çıktığını kaydeden Doç. Dr. Karakuş hekimlerin de insan olduğunu, hataları olabileceğini belirterek “Bizim de sancılı olduğumuz zamanlar oluyor. Bununla ilgili olarak doğru iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Acil servislerde güven ilişkisinin kurulmayacağına dair iddialar var. Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Hastaya gülümsemeniz, onunla göz teması kurmanız hastaya olumlu dönüyor. Bir de hastanın acil servise stresle girdiğini algılayıp mevcut doğacak krizi önceden sezebilirsek aslında bu problemi çok daha erken çözüp kriz olmadan olaya müdahil olabiliriz. Şahsi olarak önerim; tıp fakültesinde iletişim ile ilgili dersler verilmesi gerekiyor. Dünyada her şey değişiyor. Pragmatizm yaklaşımını bırakıp; halkla iç içe, sağlıklı iletişim kurarak sağlık sistemini çok daha iyi yerlere taşıyıp şiddetten bir miktar uzaklaşacağımızı ümit ediyorum.” dedi.
Tıp fakültesinde tıp hukuku dersinin de verilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Karakuş, “Hukukun da çok önemli bir anabilim dalı olduğunu bilip hukukçularla kol kola yürümemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.