Medimagazin logo

Amasya Üniversitesi Rektörü: Hasta güvenliği küresel sağlık önceliğidir

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, "Hasta güvenliği küresel sağlık önceliğidir" dedi.
Kaynak: İHA
Amasya Üniversitesi Rektörü: Hasta güvenliği küresel sağlık önceliğidir
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ilk defa bu yıl kutlanan 17 Eylül 2019 Dünya Hasta Güvenliği Günü dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Rektör Elmacı, hasta haklarına dikkat çekmek amacıyla Amasya Valiliği, Amasya Belediyesi ve Amasya Üniversitenin ortak çalışmasıyla 17 Eylül Salı günü(bugün) Amasya Kalesi turuncu renkle ışıklandırılacağını söyledi.

Amasya Üniversitesinin sağlık alanında gerçekleştirdiği akademik ve fiziksel yatırımlarla her geçen gün ileriye doğru önemli adımlar attığını vurgulayan Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Elmacı, “Üniversitemizdeki Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sabuncuoğlu Şerefeddin Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ile sağlık alanında mesleki, kültürel ve sosyal açıdan donanımlı, etik değerlere önem veren, ulusal ve uluslararası alanda geçerliliği olan bilgi ve becerilere sahip ama aynı zamanda hasta güvenliği ve haklarına duyarlı bireyler yetiştirme gayreti içerisindeyiz. Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ilk defa 17 Eylül 2019'daki Dünya Hasta Güvenliği Günü'nde, hasta güvenliği konusunda farkındalık oluşturmak ve insanları sağlık hizmetlerini daha güvenli hale getirme konusundaki kararlılıklarını göstermeye teşvik etmek için küresel bir kampanya başlattı.

Dünya Sağlık Örgütünün bu yıl ki kampanya sloganı; 'Sağlık hizmetlerinde kimse zarar görmemelidir.' Amasya Üniversitesi olarak bu kampanyayı destekliyoruz. Hasta güvenliği, sağlık hizmetine bağlı hataların önlenmesi ve bu hataların sonuçlarının ortadan kaldırılması için tüm sistemin yeniden tasarlanması şeklinde ifade edilebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü her yıl düşük ve orta gelirli ülkelerdeki hastanelerde güvenli olmayan bakım nedeniyle 134 milyon olumsuz olay meydana geldiğine, bunun 2,6 milyonu ölüme neden olan olayla sonuçlandığına, farkındalık ve sürekli eğitimlerle bu olaylardaki zararın yüzde 80’e kadar önlenebileceğine dikkat çekmektedir. Sağlık hizmetlerinden kimsenin zarar görmemesi ve kaliteli bakım alması için Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilk defa bu yıl kutlanan 17 Eylül 2019 Dünya Hasta Güvenliği Günü'nü kutluyorum” diye konuştu.

amasya üniversitesi
Yorum (2)
Dr.Cevdett
YARIM İMAM DİNDEN, YARIM DOKTOR CANDAN EDER! Eğer GERÇEKTEN HASTA GÜVENLİĞİ (bu arada sağlık çalışanı güvenliğide bereber)için bir şeyler yapılacaksa birileri bu ilçelere kadar sıçrayan olur olmaz her HER YERE TIP FAKÜLTESİ AÇMA ÇILGINLIĞIna DUR! demeli.
6
Cevapla
a.bilgin
ne güzel haber ...dünyada hastaların ilk defa müzikle tedavi edildiği yer (bimarhane) Amasya ... Sabuncuoğlu Şerefeddin tıp doktoru cerrah... yazdığı kitaplar üniversitelerde okutuluyor.. 1465) yılında yazdığı Cerrâhiyye-i İlhâniyye’de seksen üç ve 873’te (1468) kaleme aldığı Mücerrebnâme’de seksen beş yaşında olduğunu belirtmesinden hareketle 788 (1386) yılında doğduğu söylenebilir. Bugün Amasya’da Sabuncuoğlu (Hacı İlyas) denilen bir mahallede adı yaşayan ünlü bir hekim ailesine mensup olup Çelebi Sultan Mehmed’in hekimbaşısı Sabuncuoğlu Mevlânâ el-Hâc İlyas Çelebi Bey’in torunudur. Amasya Dârüşşifâsı’nda muhtemelen Burhâneddin Ahmed en-Nahcuvânî’den eğitim görmüş, orada on dört yıl hekimlik yaptıktan sonra Candaroğlu İsfendiyar Bey zamanında (1385-1440) bir süre Kastamonu’da bulunmuş, Cerrâhiyye-i İlhâniyye’yi yazdığında İstanbul’a giderek kitabını Fâtih Sultan Mehmed’e sunmuş, dönüşünde de Bolu, Gerede ve Tosya’ya uğramıştır (Mücerrebnâme, vr. 44b). Son eseri Mücerrebnâme’yi 873’te (1468) yazdığına göre bu tarihten sonra vefat etmiş olmalıdır. Osmanlı bilim dünyasında yeterince tanınmayan Sabuncuğlu’nun adına ilk defa cerrah İbrâhim b. Abdullah’ın 911 (1505) tarihli Alâim-i Cerrâhîn adlı eserinde rastlanmaktadır. İbrâhim b. Abdullah, burada onun adını vererek Mücerrebnâme’den aldığı kadın hastalıklarında kullanılan bir süpozituvarın formülünü açıklamaktadır. Sabuncuoğlu’nun öğrencilerinden Gıyâs b. Muhammed İsfahânî de II. Bayezid’e ithaf ettiği Mirʾâtü’ṣ-ṣıḥḥa adlı kitabında hocasının tıptaki başarılarını överek onu örnek aldığını belirtmiştir. Amasya’da yaşamış olması ve eserlerini o günün bilim dili olan Arapça yerine Türkçe yazması Sabuncuoğlu’nun yeteri kadar tanınmamasının başlıca sebepleridir. Eserleri. 1. Akrâbâzîn Tercümesi. Şehzade Bayezid’in ikinci Amasya valiliği sırasında onun isteği üzerine İsmâil b. Hasan el-Cürcânî’nin Farsça Ẕaḫîre-i Ḫârizmşâhî adlı kitabının “Akrâbâzîn” başlıklı son bölümünden 1444 yılında yaptığı tercümedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3536; Kılıç Ali Paşa, nr. 761/1). Sabuncuoğlu otuz bir bab olan bu bölümü ilâveler yaparak otuz üç baba çıkarmıştır. İlâçların hazırlanma usulleriyle başlayan kitap daha sonra müfred ve mürekkeb ayırımıyla ve macun, eyâriç, cevâriş, ıtrıfil, kurs, süfûf, laûk, şurup, perverde, gargara, yağ ve merhem sıralamasıyla ilâçların formüllerini verir. Kenan Süveren GATA Tıp Fakültesi’nde bu eserle İbn Sînâ’nın aynı adlı eserini tıp ve bilim tarihi açısından karşılaştırdığı bir doktora çalışması hazırlamıştır (Ankara 1991). 2. Cerrâhiyye-i İlhâniyye (Cerrâhiyyetü’l-Hâniyye). Kitabın en önemli özelliği, tıp tarihinde ilk defa cerrahî müdahaleleri gösteren minyatür tekniğinde yapılmış çeşitli resimler içermesi ve sade bir Türkçe ile kaleme alınmış olmasıdır. Bu sebeple hakkında tıp tarihi, Türk dili ve resim sanatı açısından pek çok çalışma yapılmıştır. Eserin tıpkıbasımı ve transkripsiyonu İlter Uzel tarafından geniş açıklama ve notlarla birlikte iki cilt halinde yayımlanmıştır (Ankara 1992). 3. Mücerrebnâme (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3619). Sabuncuoğlu 873’te (1468) yazdığı eserin önsözünde kitabını Amasya’daki hekim çevresinin isteği üzerine kaleme aldığını söyler. İlk defa Rusçuklu Hakkı tarafından 1920 yılında İkdam gazetesinde tanıtılan kitapta çeşitli hayvanlar, insanlar ve müellifin kendi üzerinde denemiş olduğu ilâçların hazırlanışı ve kullanılışı anlatılmaktadır. Bugünkü vak‘a takdimlerine benzer ifadelerin yer aldığı eser on yedi bölüm olup bölümler ilâçların etki ve kullanım alanlarına göre düzenlenmiştir; bu sebeple ilâçlar çok kullanılandan az kullanılana doğru sıralanmıştır. Eser Türk tıp tarihinde bir hekimin kendi buluşu ilâç ve tedavi metotlarını anlattığı ilk monografi olması bakımından önemlidir.
1
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir