Medimagazin logo

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yıpranma payı ve emeklilik konusunda en kısa sürede sonuç alacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 14 Mart Tıp Bayramı programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Yıpranma payı ve emeklilik konusunda en kısa sürede sonuç alacağız
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Cumhurbaşkanı: Sağlık çalışanına yıpranma payı, emeklilik sorunu Hükümetimizin planı içerisinde, en kısa sürede bu konuda sonuç alırız

Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlık çalışanlarına kalkan elleri affetmenin mümkün olmadığını, bunların teröristten hiç bir farkı bulunmadığını söyledi. 
 

 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hekimlere hitaben, "Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da budur." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde Tıp Bayramı dolayısıyla hekimleri kabul etti.

Burada yaptığı konuşmaya tüm sağlık çalışanlarını selamlayarak ve 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik ederek başlayan Erdoğan, "Kadınlar Gününde, 8 Mart'ta 'sadece 8 Mart Kadınlar Günü olmaz, 365 gün Kadınlar Günüdür, Anneler Günüdür' demiştik. Ben Tıp Bayramı için de 'her an Tıp Bayramıdır' diyorum. Çünkü nerede, ne zaman, hangi an doktora ihtiyacımızın olacağı belli mi? Değil. Öyleyse her an Tıp Bayramı." diye konuştu.

Tüm hekimlere, tıp fakültesinde geleceğin hekimlerini yetiştiren hocalara ve tüm sağlık çalışanlarına şükranlarını sunan Erdoğan, "Çünkü sizler eşrefi mahlukat olan, yaratılmışların en şereflisi olan insana verilebilecek en güzel hizmeti ifa ediyorsunuz, yerine getiriyorsunuz." ifadesini kullandı.

"Eski Yunan'da Hipokrat ve Galen gibi hekimlerin, kendi medeniyet coğrafyamızda İbni Sina ve El Razi gibi alimlerimizin temellerini attıkları tıp ilmi her dönemde insanlık için önemli olmuştur." şeklinde konuşan Erdoğan, Bursa'dan Kayseri'ye kadar Anadolu'nun her köşesinde rastlanacak şifahanelerin tıp ilminin uygulamalı merkezleri olarak faaliyet gösterdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim medeniyetimizide tıp ilmiyle meşgul olmak, özellikle de Rabbimizin insan üzerinde tecelli eden hikmetlerine, mucizelerine de şahit olmak demektir. Bunun için bizim tıp alimlerimizin hepsi aynı zamanda dini ilimler alanında da eser vermiş gönül sultanlarıdır. Lokman Hekim hikayeleri bir yandan bu dünyada insanlara şifa sunmak için Allah'ın verdiği nimetlerin peşinde bitmeyen bir arayışı diğer yandan da ebedi aleme hazırlığın formüllerini anlatır. İbni Sina, günümüze gelen eserlerinin bir kısmı tıpla ilgiliyken asıl büyük yekunu ise felsefe, ahlak gibi diğer alanlara aittir. İnsan denen varlığı yakından inceleyip de onu yaratan Rabbimizi tefekkür etmemek zaten mümkün değildir."

"Varlığın bilme ne hacet küre-i alem ile / Yeter ispatına halk ettiğin bir zerre bile" şeklindeki dizeleri aktaran Erdoğan, "İnsanın o bir zerrede nasıl yaratıldığını Şinasi burada en güzel şekliyle ifade etmiş. Devasa dünyaya bakmaya gerek yok. İşte insanın yaratılışındaki o bir damla, bir nebze her şeyi anlatıyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İyi bir doktor nasibine göre ya dini tümden reddedip dalalete kayar, ya da çok muttaki bir mümin olur. Bunun arası yoktur" denildiğini anımsatarak, "Çok açık, net her şey ortada. Hekimlik işte böylesine önemli bir meslek. Sizler icra ettiğiniz bu meslekle insan hayatına doğrudan dokunan, Rabbimizin o kişiye takdir ettiği hayatın kalitesini yükselten bir konumda bulunuyorsunuz. Çok önemli bir meslek gerçekten sizin mesleğiniz. Size kalkan elleri affetmek mümkün değil. Bunların teröristten hiçbir farkı yoktur. Bizim için teröristlerin konumu neyse bunların konumu da budur." değerlendirmesinde bulundu.

Hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanlarının işlerini iyi yaptıklarında hastalar ve yakınlarından aldıkları duaların hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyeceğini söyleyen Erdoğan, "Dolayısıyla sadece şifa bulmalarına vesile olduğunuz insanlar için değil, kendi açınızdan da bereketli bir iş yapıyorsunuz. Ne dualar geliyor. Rabbim her birinizden ayrı ayrı razı olsun diyorum." ifadesini kullandı.

Millet olarak ülkeyi kahramanlıklar ve fedakarlıklar üzerinde kurduklarını ve hala da aynı şekilde yaşattıklarını vurgulayan Erdoğan, bu tablonun önemli bir parçasını da hekimlerin ve sağlıkçıların kahramanlıkları ve fedakarlıklarının oluşturduğunu söyledi.

Konuşması öncesinde Zeytin Dalı Harekatı'nda görev yapan Uzman Doktor Eren Usul'un yaptığı konuşmayı ve yine bölgedeki UMKE ekiplerinin konuşmalarını videodan dinlediklerini anımsatan Erdoğan, "Şu anda onlar cephedeler, arazideler. Yani bir taraftan Mehmetimiz savaşırken onlar da arka planda bütün o Mehmetimizin tedavisi için hazır kıta bekliyorlar." dedi.

Balkan Savaşı'nda, Birinci Dünya Savaşı'nda ve İstiklal Harbi'nde hekimlerin yaptıkları hizmetlere ilişkin bazı ayrıntıların gözler yaşarmadan dinlenebilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, askerlerin o günlerin zor şartlarında sadece düşmanın silahlarıyla değil çok daha sinsi ve öldürücü olan hastalıklarla da mücadele ettiklerini söyledi.

Çanakkale Savaşında şehit düşen Mehmetçik'in yarısı kadarının cephe gerisinde hastalıktan hayatını kaybettiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sarıkamış'ta askerimizin düşmanları arasında karşı tarafın ordusu neredeyse üçüncü sırada yer alıyordu. Çünkü ilk sırada soğuk ve hastalık vardı. Benim dedem de orada donarak öldü. Sarıkamış'ta karın altından çıkarılan askerlerimizden bazılarının üstlerinin çıplak olduğu görülür. Çünkü ayaklarındaki çarıklar bile bunların yoktu, üstleri de çıplaktı. Tüfekleri, ona sarılmış o şekilde donarak şehit olmuşlardı.

Halbuki normal şartlarda donma tehdidi altında olan bu askerlerin sıkı sıkıya giyinmiş olması beklenir. Ama şimdi, elhamdülillah askerlerimiz cephede her türlü şartlarda, koşullardaki donanıma haiz giysileriyle arazideler. Ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Çünkü onlar bu vatan için canı feda, fedayı can ediyorlar."

Tifüs hastalığının yol açtığı ateşin çok şiddetli olduğunu ve Mehmetçiklerin o soğukta üstlerindekileri de çıkartmak zorunda kaldıklarını söyleyen Erdoğan, tifüs başta olmak üzere hastalıklarla mücadele eden sağlık personelinin de en az askerler kadar büyük tehdit yaşadığını ifade etti.

Hastalıklara karşı zor şartlar altında üretilen aşı ve ilaçlarla yürütülen mücadelenin film ve romanlara konu olacak kadar fevkalade olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Mesela Balkan Savaşı'nda cephede görevli bir doktorumuzun icat ettiği basit ama çok etkili serumun hikayesi bunlardan biridir. Yüksek ateşli tifüs hastalarından kanın ısıtılarak birtakım işlemlere tabi tutulmasıyla elde edilen bu serum, sağlam kişilerin hastalıktan korunmasını temin ediyordu. Bu serum önce gönüllü hekimler üzerinde denenmiş, sonra da tüm askere uygulanmıştır. Irak cephesinde güvenmedikleri için bu serumu kullanmayan Alman askeri danışmanlar ile kendi doktorları hayatlarını kaybetmişlerdir. Hekimlerimize itimatları tam olan Kazım Karabekir başta olmak üzere kendi subaylarımız ve askerlerimiz ise sapasağlam görevlerine devam etmişlerdir."

Filistin cephesindeki hekimlerin sadece kendi askerlerine ve bölge halkına değil, esir edilen İngiliz askerlerine de çok iyi baktıklarını, bu nedenle Alman ve Avusturyalı yaralıların kendi hastanelerinden kaçıp Hilali Ahmer çadırlarına sığındıklarını anlatan Erdoğan, "Osmanlı bölgeden çekildikten sonra gelen düşman güçlerinin ilk işi bu hastaneleri yakmış olmasına herhalde hayatın bir cilvesi olarak bakmak gerekir. İşte farkımız bu. Şu anda da böyle değil mi? Yine böyle." diye konuştu.

Benzer fedakarlıkların pek çok örneğinin, terörle mücadele döneminde sınırların içinde ve dışında bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"İşte Güneydoğu'da bu teröristler okullarımızı bombalamadı mı, yakmadı mı? Hastanelerimizi yakmadı mı, bombalamadı mı? Sen tedavi olacaksın, senin yakınların tedavi olacak. 'Ben Kürtlerin temsilcisiyim' diyorsun ama geliyorsun benim Kürt vatandaşımın, Kürt kardeşimin tedavi olduğu hastaneyi yakıyorsun. Benim Kürt evladımın, Kürt kardeşimin okuduğu okulu yakıyorsun. Bunlar bu şekilde cani, vahşi. Bunların Afrin'de olanlardan ne farkı var? PYD/YPG, biz hep ne diyoruz? 'Ey Amerika bak, bunlar PKK'nın ta kendisidir', 'PKK'yı terör örgütü olarak tanıyorum' diyorsun, ama senin askerin, subayın PYD'ye Amerika'nın kokartını takıyor ve onunla kol kola, yan yana benim askerime karşı savaşıyor. Geri adım yok, sonuna kadar."

 

Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde, Tıp Bayramı dolayısıyla hekimleri kabulünde yaptığı konuşmada, Zeytin Dalı Harekatı sırasında görevleri gereği geride kalmaları gerekirken, tüm sorumluluğu üstlenerek, hatta ısrar ederek cephe hattına koşan Yelda hemşire gibi her biri özveri abidesi çok sayıda acil sağlık personeli olduğunun bilindiğini ifade etti.

Çığ altında kalan askerlere yardım için gittiği dağda onları kurtardıktan sonra kendisi 12 saat boyunca mahsur kalan doktor Samet Aker gibi doktorların olduğunun da bilindiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2015 yılındaki hadiseler sırasında çatışma bölgesinin içinde kalan görev yaptığı hastaneyi terk etmeyerek sonuna kadar çalışmalarını sürdüren doktor Ömer Faruk Bilen gibi nice kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Görevleri başında şehit edilen sağlık personelimize ayrıca Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum." diye konuştu.

"Bizi en çok üzen hususlardan biri de sağlık camiamıza yönelik şiddet ve saldırı haberlerini duymaktır." diyen Erdoğan, geçen aylarda Giresun'da görev yaptığı hastanede ruh sağlığı bozuk bir hastası tarafından vurularak şehit edilen doktor Ali Menekşe'ye de rahmet diledi.

Hiçbir acı ve hiçbir mazeretin insanlara hizmet vermek için çalışan doktora, sağlık teknisyenine, hemşireye ve diğer sağlık personeline sözlü tacizde bulunulmasını, hele hele fiziki saldırı yapılmasını haklı gösteremeyeceğinin altını çizen Recep Tayyip Erdoğan, "Bu tür saldırıların failleri, yarın hangi yüzle aynı kişilerin önüne şifa aramak gayesiyle çıkabilir? Sağlık çalışanlarımızın daima yanlarında olduğumuzun, onlara yönelik hiçbir saldırıya müsamaha göstermeyeceğimizin bilinmesini istiyorum." şeklinde konuştu.

- "Temizleyeceğiz ki bizim sınırlarımız rahat olsun"

Salona gelirken Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin son neticeleri aldığını da dile getiren Erdoğan, "Etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 486'ya çıktı. Afrin'e girdik, giriyoruz. İyice yaklaşmış vaziyetteyiz. Çünkü bizim derdimiz işgal değil. Bizim derdimiz, bu terör koridorunu en doğusundan en batısına teröristlerden tamamen temizlemektir. Temizleyeceğiz ki bizim sınırlarımız rahat olsun. 911 kilometre sınırımız var. Kolay değil." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Amerika'nın burada sınırı mı var? Koalisyon güçlerinin burada sınırı mı var? Ne işi var onların burada? Niye geliyorlar buraya? Kimi korumaya geliyorlar? Suriye zaten şu anda Rusya ile beraber rejim hareket ediyor. Öyleyse koalisyon güçleri kimle hareket ediyor? Söyleyeyim. YPG ve burada beraber hareket ettiği PYD. İlk anlarda 5 bin tır buraya silah getirdiler. 2 bin buraya bunlar kargo uçaklarıyla silah, mühimmat getirdiler. Düşünebiliyor musunuz, onların bu kadar silah, mühimmat getirdikleri yere biz, Kızılayımız ile AFAD'ımız ile Diyanet Vakfımız ile insani yardım taşıyoruz. Aramızdaki fark bu."

Erdoğan, eski ABD Dışişleri Başkanı Rex Tillerson ile yaptığı bir görüşmeyi de anlatarak, şunları kaydetti:

"Kendilerine bunları hep söyledim. Sayın Tillerson'a da özellikle bunları anlattım. 'Siz bu silahları buraya niye getiriyorsunuz? Kime karşı getiriyorsunuz? Çünkü bu sınırın ötesinde sadece biz varız. Bunları buraya niye getiriyorsunuz?' İnanır mısınız ses yok. Ama 20 tane üs kurdular oraya. Peki bu üsler burada niye var? Akla 2 şey gelir. Ya Türkiye, ya İran. Herhalde Rusya'ya karşı bu işi kullanacak değil. O zaten 3'üncü Dünya Savaşı'nın ifadesi anlamına gelir. Bunları hep konuşuyoruz. Ama Tıp Bayramı'nda da bunları konuşmamızda fayda var. Çünkü her şeye hazır olacağız." dedi.

- "Sağlık alanındaki başarımızın asıl sahipleri sağlık personellerimizdir"

Türkiye'nin dünya çapında iddialı olduğu alanlardan birinin sağlık hizmetleri olduğuna vurgu yapan Recep Tayyip Erdoğan, şimdi gerek hastane, tedavi kurumu, birinci basamak sağlık kuruluşu sayısındaki artış olsun, gerekse ambulansından teşhis ve tedavi cihazlarına kadar teknik altyapıda yaşanan ilerleme olsun, bütün bunların işin sadece görünen yüzü olduğunu belirtti.

Erdoğan, bu başarının asıl sahiplerinin sağlık personeli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"İnsanın olmadığı bir yerde bina da cihaz da işe yaramaz. Onun için şimdi tıp fakültelerimizi ciddi sayıda artırdık. Bir an önce doktorundan sağlık elemanına, hemşiresine kadar oralardan insan sorunumuzu halledelim, çözelim diyoruz. Sadece de ülkemde kalmayacak, başarılı olanları seçmek suretiyle dünyada değişik ülkelerde onların doktorasından, icabında doçent, profesör olmasına kadar imkanları hazırlayalım, doktorlarımız oralarda aldıkları eğitimle tekrar ülkelerine dönsün. Gidip de orada da kalmasın."

Şimdi artık modern hastanelerin kurulduğunu ve kurmaya da devam ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hızlanarak devam edeceğini vurgulayarak, sağlık alanındaki başarının asıl mimarı olarak gördüğü hekimlere ve sağlık çalışanlarına teşekkür etti.

- "Hastanelerimizin yatak sayısını 2 kat arttırarak 227 bine çıkardık"

Geçen 15 yılda inşa edilen 3 bin hastane ve tedavi kurumuyla millete daha kaliteli hizmet verilebilmesini temin ettiklerini belirten Recep Tayyip Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Hastanelerimizin yatak sayısını 2 kat arttırarak 227 bine çıkardık. Asıl önemli ihtiyaç olan nitelikli yatak sayısını ise 19 binden 127 bine çıkartarak, gerçekten çok ciddi bir atılımı gerçekleştirdik. MR cihazı sayısını 58'den 867'ye, tomografi cihazı sayısını 323'ten 1168'e, diyaliz makinesi sayısını 4 bin 900'den 16 bin 800'e çıkartarak teşhis ve tedavi imkanlarını genişlettik. Özellikle acil sağlık hizmetleri alanında çok büyük atılımlara, gıptayla takip edilen başarılara imza attık. Ülke çapında hizmet veren istasyonların, özellikle 112 istasyonlarının sayısını 481'den 2 bin 600'ün üzerine yükselttik. Ambulans sayımızı bugün, tamamı da yeni olmak üzere 618'den 4 bin 900'ün üzerine çıkarttık. Daha önce hava ambulansı diye bir şey yoktu. Şimdi 20 hava ambulansımız milletimize hizmet veriyor. Yine daha önce olmayan evde sağlık hizmetlerinden halen 320 bin vatandaşımız yararlanıyor. Sağlık personelimizin sayısını da 378 binden 914 bine ulaştırarak sağlık hizmetlerimizi güçlendirdik, inşallah daha da artacak."


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İnşallah tüm sağlıkçılarımızın, özellikle de daha önce söylediğim yıpranma payı konusunu, Sayın Başbakanımızla da paylaştım. Bu konu da hükümetimizin şu anda programı içerisinde. Bir diğer konu da özellikle yine emeklilikle ilgili sorunların da yine bu paket içerisinde halli hususunu, hükümetimiz masaya inşallah yatırmış vaziyette. Temenni ediyorum ki en kısa zamanda bunun da neticesini almış oluruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde Tıp Bayramı dolayısıyla hekimleri kabulünde yaptığı konuşmada, anne ölüm oranı, bebek ölüm hızı gibi tüm değerlerde olumlu yönde ilerleme olmasına rağmen, doğum sayısının az da olsa düşmesi üzerinde önemle durmak gerektiğini söyledi.

"Nüfusumuz yaşlanırsa, bu millete yazık olur." diyen Erdoğan, kendisinin üç çocuk tavsiyesine bazılarının kendilerince istihza ile yaklaştığını dile getirerek, "Ama nüfusumuz millet olarak en büyük gücümüzdür. Bunu unutmayın ve bunu korumak zorundayız. Onun için siz doktorlarımızdan da bu konuda yardım istiyorum. Genç, dinamik nüfus, asıl sermaye burada." değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinin bir ekonomist olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ülkelerin kalkınmasında bize ekonomide 4 madde sayarlardı. İnsan, emek, sermaye, üretim. Ben siyasette bunu teke indirdim. Dedim ki başarının sırrı sadece insandır. Niye? İnsan varsa emek var. İnsan varsa sermaye var, üretim var. Hatta bir şey daha ilave ediyorum, tüketim var. Çünkü tüketim varsa üretim olur, tüketim olmazsa üretim olmaz." şeklinde konuştu.

Erdoğan, bugün Avrupa ülkelerinin en büyük sıkıntısının nüfus artış oranlarının eksiye düşmüş olması veya bu yönde ilerlemesi olduğuna dikkati çekti.

Eksi nüfus artışının, üç beş kuşak sonra o ülkede hükmün kalmayacağı anlamına geldiğini belirten Erdoğan, "İşte o zaman ne inşa ettiğiniz dev binaların, ne kurduğunuz o devasa sanayi ve ticaret çarkının size faydası olur. Bunun için sizlerin de desteğiyle nüfusumuza hep birlikte sahip çıkacağız." dedi.

- "Şehir hastaneleri benim aşkımdır"

Sağlık altyapısını güçlendirmek bakımından yapılan önemli yeniliklerden birisinin de "şehir hastaneleri" olduğunu aktaran Erdoğan, söz konusu projeye ilişkin, "Bu benim aşkımdır. Belediye başkanlığı dönemimden, bu benim geleceğe yönelik planlarım, projelerim içerisindeydi. Elhamdülillah buna başladık." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birinci derecede 30 büyük şehirde bunların olmasının şart olduğunu daha sonra sıra sıra diğer şehirlere de bunları küçülterek devam ettirmek gerektiğine vurgu yaptı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tamamen ülkemize mahsus bir inşa, işletme ve finansman yöntemiyle hayata geçirdiğimiz bu projeyi, geleceğin sağlık modeli olarak görüyorum. Halen Yozgat, Isparta, Mersin ve Adana şehir hastanelerimiz millete şu anda hizmet veriyor. Bu yıl içinde Kayseri, Ankara Bilkent, Manisa, Eskişehir ve Elazığ şehir hastanelerini de hizmete alıyoruz. Önümüzdeki yıl da 7 şehir hastanesini daha hizmete açacak. Bu şekilde devam ederek toplamda ilk etapta 32 şehir hastanesini milletimize kazandıracağız. Tabii tüm bu hizmetleri yapıp, eserleri ortaya koyarken sağlığın geliştirilmesi hususuna da önem vermemiz gerekiyor. Zararlı alışkanlıklarla mücadele başta olmak üzere milletimizin sağlığını koruyacak ve geliştirecek konularda özel programlar uygulamak zorundayız. İnsanlarımızı sadece hastalıktan sonra değil, sağlıklıyken de koruyacak tedbirleri alacak ve bu bilinci topluma aşılayacak başlıklarda yürütülen çalışmaları geliştirerek sürdürmeliyiz. Diğer yandan her alanda olduğu gibi sağlıkla ilgili hususlarda da kapsamlı bir millileşme, yerlileşme hamlesi gerçekleştirmeliyiz."

Sağlık Endüstrileri Yönlendirme Komitesi tarafından takip edilen sağlıkta yerli üretim konusunu önemsediklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bilhassa yerli ilaç ve plazma üretiminde atılan adımlar stratejiktir. Son zamanlarda atılan ve ilaçta yerlileşme anlayışımızla asla uyuşmayan birtakım adımların da en kısa sürede düzeltileceğini ümit ediyorum. Türkiye, yerli ilaç sanayinin önünün kesilmesi pahasına, küresel ilaç sektörünün önünü açarak milyarlarca dolarını havaya savuracak bir ülke değildir. İlaç meselesinin yerli bir karadeliğe dönüştürülmesine kesinlikle izin veremeyiz. Kurulumuzun da gayretleriyle bu konuda önümüzdeki dönemde çok önemli adımların atacağına inanıyorum."

Türkiye'nin her atılımda olduğu gibi sağlık konusunda kat ettiği mesafeyi de kendisiyle birlikte tüm insanlığın hizmetine sunduğunu ifade eden Erdoğan, şu anda uluslararası camiadan Türkiye'ye ciddi denilecek sayıda hasta geldiğini aktardı.

Bugün Türkiye'nin dünyanın en önemli uluslararası sağlık hizmetleri merkezlerinden birisi haline geldiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerek hastanelerimiz, gerek termal tesislerimiz, gerekse diğer sağlık hizmetlerimizle bu yıl 10 milyar dolarlık bir sağlık turizmi hedefine sahibiz. 2023 yılında ise bu rakamı 20 milyar dolara çıkarmayı amaçlıyoruz. Görüldüğü gibi hangi alanda işimizi yapar, altyapımızı güçlü şekilde kurarsak o alanı yüksek hizmet standardı yanında ülkemize ve milletimize kazanç kapısı haline dönüştürebiliyoruz. Potansiyelimizin henüz pek azını kullanarak bu neticeyi elde etmişsek, geleceğimiz çok aydınlık demektir. Türkiye'nin önünü kesmek isteyenleri bugüne kadar hep hüsrana uğrattık, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz."

- "Bu konu hükümetimizin şu anda programı içerisinde"

Erdoğan, sağlık çalışanlarına yönelik de müjde vererek, şunları söyledi:

"İnşallah tüm sağlıkçılarımızın, özellikle de daha önce söylediğim yıpranma payı konusunu, Sayın Başbakanımızla da paylaştım. Bu konu da hükümetimizin şu anda programı içerisinde. Bir diğer konu da özellikle yine emeklilikle ilgili sorunların da yine bu paket içerisinde halli hususunu hükümetimiz masaya inşallah yatırmış vaziyette. Temenni ediyorum ki en kısa zamanda bunun da neticesini almış oluruz."

Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." sözünü hatırlatan Erdoğan, "Bu alana yatırım hiçbir şeye benzemez. Çok önemli. Karşınızda insan var. Ne yapılması gerekiyorsa bunu yapmamız lazım. Fiziki mekanlardan iç donanımlarına varıncaya kadar ama hepsinden öte sizler gibi orayı güçlü kılacak insanlara ihtiyacımız var. İnşallah bir olarak, iri olarak, diri olarak, kardeş olarak, hep birlikte Türkiye olarak hedeflerimize ulaşacağız." ifadesine yer verdi.

-Notlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezine gelişinde, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde silah ve şarapnel parçalarıyla yaralanarak gazi olan ve halihazırda Zeytin Dalı Harekatı kapsamında sınırda görev yapan Ankara Acil Sağlık Hizmetleri Başkanlığı personellerinden Doktor Mehmet Celal Almaz ile görüştü. Doktor Almaz, bölgeden getirdiği zeytin fidanını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim etti.

Konuşmalar öncesinde Zeytin Dalı Harekatı'nda görev yapan sağlık ekiplerinin mesajlarına yer verildi. Bu sırada salonda duygusal anlar yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanı Ahmet Demircan ve salondaki bazı sağlık çalışanlarının gözlerinin dolduğu görüldü.

Programın sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Sağlık Bakanı Demircan tarafından, üzerinde Türk bayrağını temsilen "ay yıldız", hekimleri temsilen "steteskop" ve barışı temsilen "zeytin dalı figürü"nün bulunduğu özel bir tasarım takdim edildi. 

Tıp Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen kabule, TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, milletvekilleri, tıp fakültelerinin rektörleri, dekanları, bakanlık merkez teşkilatı çalışanları ile üst düzey yöneticileri, 81 ilin sağlık müdürleri ve illerden gelen yılın başarılı hekimleri ile Sağlık-Sen temsilcileri katıldı.

son dakika
yıpranma payı
cumhurbaşkanı
emeklilik
tayyip erdoğan
Yorum (39)
Cengiz Tirkeş
4 sene önceki konuşmasını duysa eminim kendi de çok gülecek.Aynı şeyleri söylemişti.Dalga geçiyor yani.Bu ülkede doktorluk yapmak saflık bence.Saf durumuna düşüren devlet çünkü
0
Cevapla
Hasan
"Sizlere 2010 yılında vermiş olduğum bir söz vardır. 5 yıla bir yıl yıpranma payı olarak bir sözüm vardı. 2 gün sonra parlamento kapanıyor ve burada bir yasal düzenleme yapılması gerektiği için 16 Nisan'dan sonra bu yıpranma konusunu sürat ile çözeceğiz."kim demiş ki acaba
0
Cevapla
ömer ayhan
Sağlıkçıların yıpranma payı konusunda Başbakanımızla görüştük, hükümet programımız içinde.Hani torba yasa içindeydi? yine oyalama,yine hüsran...
0
Cevapla
ihsan
Bu hükümet kesinlikle hekim düşmanıdır. Bu kadar sündürülemez yoksa!
0
Cevapla
Dr
Sanki Avrupa birliğine gireceğiz, müzakere yapıyorsunuz, Çok mu zor sanki
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir