Medimagazin logo

Diyabette kısır döngü: Regüle edilemiyor, acile başvuru artıyor!

IDMPS çalışmasına göre Türkiye, HbA1c artışının en yüksek olduğu ülke olmasının yanı sıra, diyabet nedeni ile acile başvurunun en fazla, hastaneye yatışın ise en uzun süreli olduğu ülke.
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Diyabette kısır döngü: Regüle edilemiyor, acile başvuru artıyor!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN - Diyabet hem dünya hem Türkiye’de hızla artmaya devam ediyor. Hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bu hastalıkta uygun tedavinin verilmesi ve sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesi ise büyük önem arz ediyor. 

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türkiye Diyabet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selçuk Dağdelen, Türkiye’de diyabetin artışı ve hekimlerin tedavide yaşadığı problemler ile ilgili Medimagazin’e açıklamalarda bulundu.

En yüksek HbA1c Türkiye’de

Türkiye’deki diyabet gelişimi ve kontrolünün yıllara göre nasıl seyrettiği ile ilgili çok sayıda çalışmanın yapıldığı bilgisini veren Dağdelen,

“Çok merkezli yapılan Türkiye’de Diabetes Mellitus (TURDEP 1-2), Türkiye'deki Diyabetik Hastalarda Nöropatik Ağrı Prevelansı (Prevalence of peripheral neuropathy and painful peripheral neuropathy in Turkish diabetic patients - TURNEP) ve Uluslararası Diyabet Yönetimi Uygulama  Çalışmaları(International Diabetes Management Practice Study- IDMPS 1-6) ile diyabetin yönetiminde ülke olarak yıllara göre ne kadar başarılı olduğumuzu görebiliyoruz.” dedi. 


IDMPS çalışmasına göre, Türkiye’de Hemoglobin A1c(HbA1c) ortalamamızın Rusya, Orta Doğu ve çok sayıda Balkan ülkesi gibi çevre ülkelere kıyasla rekor düzeyde arttığını belirten Dağdelen, 

“Bu çalışma, dünyanın farklı ülkelerinde gerçek yaşam verileri kullanarak hazırlanmış bir izlem çalışmasıdır. Çalışmanın sonuçlarına göre; 2005 yılında Türkiye’nin HbA1c ortalaması yüzde 7.86 iken, 2007 yılında bu rakam  yüzde 8.08’e yükseldi. 2009 yılında yüzde 7.7’ye düşmesine rağmen,  2011’de yüzde 8.57, 2014 yılında ise yüzde 9.4 seviyesi ile Türkiye çalışmaya katılan ülkeler arasında birinci sırada yer aldı. Yine 2014 yılında sonuçlanan SOLVE çalışmasında da bu oran  yüzde 9.8.” açıklamasında bulundu.

“Türkiye diyabet nedeni ile en sık acile başvurulan ülke”

Türkiye’nin, IDMPS çalışmasında yer alan bölge ülkeler arasında en yüksek HbA1c artış hızına sahip olmasının yanı sıra, diyabet hastalarının en fazla acile başvurduğu ülke konumunda olduğu bilgisini veren Dağdelen,  “Acile başvuruların nedeni, hem şekeri kontrol edemeyişimiz hem de hipoglisemi yaşama riskinin fazla olması. Başlı başına bir kısır döngü içindeyiz. Normalde diyabetli bir hastanın HbA1c oranını hedefe düşürdüğünüzde hipoglisemi oranının artması gerekir. Ancak HbA1c’i düşürmeden hipoglisemi yaşama riski artıyorsa bu durum, irrasyonel tedavilerle hastanın kan şekerinin tepeler ve vadiler çizdiği anlamına gelir. Bu şekilde bir kan şekeri seviyesine sahip hastada da organ hasarı riski artar.” dedi.

Hastaneye yatış oranları da fazla

Hastalara uygun tedavinin verilememesi nedeni ile kan şekeri düzeyinde dalgalanmalar yaşandığını ve bu nedenle hipoglisemi riskinin artarak organ hasarına kadar gidebileceğini vurgulayan Dağdelen,

“IDMPS çalışmasında; Kuzey Afrika, Orta Doğu, Balkanlar ve Rusya’nın da yer aldığı bu takip çalışmasına göre Türkiye yıllık 10.8 gün hastaneye yatış oranı ile ilk sırada. Bir kronik hasta grubu hastaneye ne kadar çok yatırılma ihtiyacı duyuyorsa, o hastalar o kadar morbid’dir. Ne yazık ki önümüzdeki 3-5 yıl içinde, bu HbA1c trendine bakarsak, diyabet ilişkili organ hasarının daha da artması şaşırtmamalı. Artışından en çok endişe ettiğimiz diyabetik kronik komplikasyon ise diyabetik ayaktır. Sözün kısası, perşembenin gelişi çarşambadan belli aslında” ifadelerini kullandı.

 “Türkiye’de sağlığa harcanan her 4 liranın bir lirası diyabete”

Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) verilerine göre, Türkiye’de yapılan sağlık harcamalarından her 4 liranın 1 lirasının diyabet için kullanıldığı bilgisini veren Dağdelen, “Güncel verilere göre Türkiye’de diyabete yıllık harcanan para 9 milyar Türk Lirası (TL). Aslında ülke olarak çevre ülkelerle kıyaslandığında bu hastalık için ayırdığımız bütçe gayet makuldür. Bu da hasta başına 2 bin 950 TL anlamına geliyor. Eğer hastada komplikasyon da varsa bu rakam 3 bin 943 TL’ye çıkıyor. Dolayısı ile hastalık organlara hasar vermeye başladıkça maliyeti de artıyor. Böyle bir hastalığı ne kadar iyi yönetirseniz, kaynaklarınızı da o derece verimli kullanmış olursunuz.” şeklinde konuştu.

“Doktorlar diyabet hastalarına yeterince zaman ayıramıyor”

Diyabetin kontrolünde ve tedavisinde hastaya yeterince vakit ayrılamamasının en önemli mesele olduğuna dikkat çeken Dağdelen, “Peki tek bir kronik hastalığa ayırdığımız bu bütçe, diğer ülkelerle kıyaslandığında hiç de azımsanmayacak bir kalemdeyken, neden netice alamıyoruz? Türkiye'de diyabet yönetimine baktığımızda, ülke sathında çok akılcı bir tedavi uygulandığını söyleyemiyoruz. Hekimlerin 2-3 dakika içinde hasta bakmasını gerektiren bir sistem var ve hastaya yeterince vakit ayrılamıyor. Bu kadar kısa süre içinde diyabet hastasına uygun tedavi seçmek mümkün değil. Hekimin diyabetli bir hastaya en az 20 dakika ayırabilmesi lazım.” dedi.

Diyabet tedavisinde kullanılan çok sayıda yeni ilaç olmasına rağmen Türkiye’de HbA1c seviyesinin yükselmeye devam etmesinin normal olmadığına dikkat çeken Dağdelen, “Diyabet tedavisindeki seçenekler çok fazla. Tek başına insülin tedavisinde bile çok fazla seçenek mevcut ve hasta için en etkin olan tedaviyi uygulamak şart! Diyabet çok heterojen bir hastalık grubu aslında ve tedavisi hastadan hastaya çok değişkenlik gösterir. Her hastalıkta olduğu gibi diyabetli hastanın da tepeden tırnağa kontrol edilip, sonrasında tedaviye başlanması ve bu tedavinin neticesinin, tedaviyi başlayan hekim tarafından izleniyor olması gerekiyor. Ancak hekimin bunu 3 dakika içinde yapmasının imkanı yok.” ifadelerini kullandı.

Yaşam tarzı değişikliği şart!

Diyabete bağlı komplikasyonlar içinde artmaya devam eden ve daha da artmasından endişe edilen problemlerden biri de  “diyabetik ayak”. Bunun nedeni ise hem hastalığın önlenmesinde hem de hastalığın yönetiminde önemli bir yer tutan yaşam tarzı değişikliğinin sağlanamaması.

Dağdelen, “Türkiye'de önümüzdeki dönemde diyabetik ayak hastası sayısı ve şiddeti, ayaklarda gangren nedeni ile ayağın kesilmesi konusunda, malaesef artış öngörüyoruz. Diyabeti hem önleyecek hem de diyabetli kişilerde komplikasyonların azaltılması için etkin ve sürdürülebilir yaşam şekli müdahalelerini yaygınlaştırabilmemiz şart. Kontrolsüz diyabet, retinopati, nefropati, koroner arter hastalığı ve inme gibi çok sayıda organı tehdit eden bir durum. Ancak bunların farmakolojik müdahale ile hastane takiplerinde önlenmesi daha mümkün iken diyabetik ayak oluşmaması için yaşam şekli değişikliğinin daha fazla işin içinde olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye ekmek tüketimi ile  Guinness Rekoru kırdı

Diyabetin ortaya çıkışını, etkili bir halk eğitimi ve yaşam şekli değişikliğini hakim kılarak önlenebileceğini vurgulayan Dağdelen,

“Türkiye’de beslenme alışkanlığı karbonhidrata dayalı. 2007 yılında en fazla ekmek tüketen ülke olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştik. Kişi başına yılda ekmek tüketimimiz 199 kilogram. Bu rakam, dünya ortalamasının 4, Avrupa ortalamasının yaklaşık 7 katı ve bu rakama diğer karbonhidrat içeren gıdalarımız dahil değil. Artık şu kanıtlanmıştır: Karbonhidrat ağırlıklı beslenmek, hem Tip 2 diyabet riskinin hem de komplikasyonların artışı anlamına geliyor. Bu yıl Dünya Diyabet Federasyonu’un 14 Kasım için ilan ettiği global tema Diyabet ve Kadın’dır. Çünkü gelen nesillerimizin yaşam tarzını, beslenme alışkanlıklarını ancak kadınlarımızla düzeltebiliriz. Çünkü kadınlar, toplumsal hayatımızın en etkili yaşam koçlarıdır. ” dedi.


 

diyabet
acil
başvuru
prof.dr.seşçuk dağdelen
Yorum (2)
barhan
Park yok, bahçe yok, spor tesisi yok, spor kültürü yok, okullarda spor yok... hareket yok yok yok... Nişasta bazlı şeker çok, hareketsizlik çok, sigara çok, fütbol muhabbeti çok, gereksiz ders ve ödev çok... SONUÇ: doktoru bile spor kültüründen habersiz, sigara içen sedanter bir toplum. DİYABET DİYE ATIP TUTAN DOKTOR ARKADAŞLAR KAÇINIZ GERÇEKTEN SPOR YAPIP, SAĞLIKLI BESLENİYORSUNUZ.
10
Cevapla
recep
Yıllarca hep aynı kişİlerden ( bir gün a ilacını diğer gün b ilacını ) dinledik diyabeti .. sonuç hüsran hep kötüye gidiş... şimdi de kötüye gidişi dinliyoruz.. dinamik gerçek bilim adamlarına ihtiyacımız var biz bulalım biz geliştirelim koca ülkede elle tutulur bir diyabet projesi yok. Ama umutluyum çünkü çok çalışkan, dinamik gençlere önem verem TEMD başkanı var ... güneşli günler göreceğiz ....
10
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir