Medimagazin logo

Doktora dava açmak 'kolay para' mı

Bakanlık verilerine göre doktorlara 5 yılda 6 bine yakın malpraktis davası açıldı ve davalar sonucunda 172 milyon lira tazminat ödenmesine hükmedildi. En çok dava edilen branşlar ise acil, kadın doğum ile genel cerrahi oldu. Hürriyet Gazetesi yazarı Fulya Soybaş kaleme aldığı, köşe yazısında bu durumun artık suiistimal edildiğini ve nasıl 'iş kolu' haline getirildiğini anlattı
Kaynak: Hürriyet - Fulya Soybaş
Doktora dava açmak 'kolay para' mı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Bu davaların 1084’ü kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına açıldığını belirten Hürriyet Gazetesi yazarı Fulya Soybaş, yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Hürriyet’in başarılı sağlık muhabiri Buse Özel, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği ikinci Başkanı, Prof. Dr. Mete İtil ile görüştü. Prof. Dr. Mete İtil bu tazminat konusunun bazı avukatlar tarafından suiistimal edildiğini doğruluyor ve “Bu avukatlar, özellikle bebeği down sendromu ile dünyaya gelen aileleri bularak dava konusunda teşvik ediyorlar. 2010’dan beri ‘Mesleki Sorumluluk Sigortası’ her hekime zorunlu. Sigortalar 800 bin liraya kadar olan tazminatı karşılıyor, 800 bin lirayı aşan kısmını doktorlar kendi ödüyor. Birçok doktor yüklü tazminatlar nedeniyle evini, arabasını satmak zorunda kaldı” diyor.

Prof. Dr. İtil, şöyle devam ediyor: “Down sendromu riskini anlamak için ultrasonda ense kalınlığı ölçülür. Eğer riskli görülürse 2’li, 3’lü ya da 4’lü test yaptırılır. Ancak DNA testleri yapılsa dahi bunlar kesin olarak sonuç vermez. Bir tek anne karnından amniyosentez yapılması down sendromu riski konusunda kesin sonuç verir. Bunlar da her hamilelikte uygulanabilir yöntemler değildir. Dolayısıyla bebek tüm testlerde sağlıklı görünse dahi down sendromu ile doğma riski vardır. Hekimler üstlerine düşen her şeyi yapsa dahi, testlerin binde 1 bile olsa yanlış çıkabileceği konusunda yazılı bilgi verip imza almadığı için davalarda suçlu bulunabiliyorlar.”

Adeta kazanç kapısı

Özellikle sosyal medyada ‘Doktorunuzun hekim sigortasından tazminat hakkınız var. Zaman aşımı 10 yıl’ yazılı hukuk bürosu ilan ve tanıtımlarına kolayca ulaşmak mümkün. O ilanlardan birini aradım. Avukat olduğunu söyleyen Ebru isimli kişi, daha önce benzer davaları, ‘kolaylıkla’ kazandıklarını ve dava sonucunda aileye ‘yüklü’ bir miktar kaldığını belirtiyor. Tüm masrafları dava sonuçlanana kadar üstleneceklerini ve davayı da Türkiye’nin kabul ettiği Avrupa Biyotıp Sözleşmesi’ndeki ‘yapılan tıbbi işlemlerde alınan onamlar yazılı olmalıdır’ maddesini gerekçe göstererek açacaklarını, hekimlerin anne adaylarına yaptığı sözlü bilgilendirmelerin, ‘yazılı olarak kayıt altına alınmadığını’ söylüyor. Yani anladığım hukuk büroları hekimleri ortada net bir yanlış olduğu için değil, ‘İleri tanı tetkikleri konusunda aileyi aydınlattıklarını ispat edemedikleri’ gerekçesiyle suçluyor ki işte bu fırsatçılıktır!

İşkolu haline geldi

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son 5 yılda sağlık çalışanlarına açılan dava sayısı 5093. Bu davaların 1831’i reddedildi. 178 dava kabul, 1011 dava da kısmen kabul edildi ve 172 milyon lira tazminat ödenmesine hükmedildi. Söz konusu davalardan 4 bin 67’si hekim, 517’si hemşire, 147’si ebe, 391’i diğer personelin kusurlu olduğu iddiasıyla açıldı. TBMM’ye yenice sunulan teklife göre, tazminatları bir şartla; sağlık personeli görevini ‘kasten’ kötüye kullanmadığı sürece, devlet ödeyecek. Buna Bakanlık bünyesinde oluşturulacak ‘Mesleki Sorumluluk Kurulu’ karar verecek.

Malpraktis davaları

2022 yılı bütçe konuşmasında bu konu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da gündemindeydi. Sağlık çalışanlarının ağır davalara maruz kaldığını aktaran Koca, “Öyle ki tazminat davaları fırsatçı bir işkolu haline gelmeye başladı. Malpraktisten bahsediyorum. Hekimlerin, astronomik tazminat rakamlarının korkusuyla, hastalarına müdahale etmeleri gereken noktada eli kolu bağlı kalıyorlar” demişti.

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

malpraktis
tıbbi hata davaları
dava
prof. dr. mete i̇til
Yorum (8)
öy
İyi Günler, Biyotıp sözleşmesinde ‘’ yapılan tıbbi işlemlerde alınan onamlar yazılı olmalıdır’ maddesini gerekçe göstererek’’ dava açtıklarını ifade eden avukatlık bürosu çalışanı olaya hakim değil. Ülkemizdek, hastanelerde yapılan her girişimde AYDINLATILMIŞ ONAM yazılı olarak alınır ve bir nüshası hasta dosyasında saklanır bir nüshası da hastaya verilir. Esas konu ‘’ hekimlerin anne adaylarına yaptığı sözlü bilgilendirmelerin, ‘yazılı olarak kayıt altına alınmadığını’’ gerekçe göstererek açılan davalar ve birbirine içtihat nedeni ile benzeyen kararların alınmasıdır. Bilgilendirmenin sözlü olarak yapılması gerektiği Hasta Hakları Yönetmeliğinin 18. Maddesinde açık ve net yazılıdır. Bilgilendirmenin yazılı alınacağı hiçbir yasa ve yönetmelikte yazılı değildir. Ben ‘’Aydınlatma ,rıza, bilgilendirme, aydınlatılmış onam’’ sözcüklerinin kargaşa yarattığını ve bundan yararlanmaya çalışanların olduğunu düşünüyorum.
43
Cevapla
Devrimci Derviş
Bu sistemin absürdlüğünden dolayı hasta ve yakınları, eğer artniyetliyse , çok rahat bir şekilde yalan ifadelerle de tazminat için başvuruda bulunabiliyor . " Şöyle söyledi. Böyle yap dedi. Şunu yapmadı " gibi sözlerle çok rahat bir şekilde mahkemeye suç duyurusunda bulunuyor, sayın savcılarımız da avukatların bile beceremediği bir şekile başvuruyu şekillendirerek bilirkişi veya adli tıbba olayı götürünce hekimin ceza yemesi %100. Örnek : başdönmesi nedeniyle beyin MR istenen hasta ben tatile çıkacağım şimdi yaptıramam dediğinde hekimi o zaman gittiğiniz yerde yaptırın dediğinde ve hastanın başına yolda bir iş geldiğinde kayıtlarda tetkik gözükmediğinden çok rahat bir şekilde bizden filim tetkik istemedi ondan böyle oldu diye kıvırabiliyorlar ki zaten istenmeyen tetkik sistemde gözükmediğinden buyrun cenaze namazına. Her konuştuğunuzu da kayıt altına alamadığınıza göre ( tuvalette bile film, tahlil danışan hastaların olduğunu göz önüne alındığında ) her an namlunun ucundaki keklik misali kötü niyetli birisi çok rahatlıkla her hangi bir doktora istediği zaman tazminat davası açabilir.
36
Cevapla
SERHAN
açık söylüyorum avukatların yüzde 70 i bu davalar gelsin de yolumuzu bulalım diye uğraşıyorlar davacı ile anlaşıp parayı bölüşenler dahi var yani bu artık sadece rant değil ahlaksızlık boyutunuda aşmış sadece çıkarılan bu yasa yetmez bunları tespit edip böyle yapanlarada ağır cezalar vermek gerkirde nerdeeee...
36
Cevapla
İsmail
Hakim ve savcılar bilirkişiden ve adli tıptan gelen yönlendirmelerle karar veriyorlar. Bu bilirkişilerin tamamı doktor, yani bizden biri. Meslektaşlarımız öyle raporlar hazırlıyorlar ki akla , mantığa zarar. Yani bizim en büyük düşmanımız kendi Meslektaşımız. Doktora en büyük haksızlığı yapan yine Doktorlardır.
7
Cevapla
ömer hayyam
SATARLAR CAFER SATARLAR ! MESLEKTAŞINI SATAN BİR BİLİRLİRKİŞİ AYNI DURUMA DÜŞTÜĞÜNDE ( Kİ DÜŞER ! ) DAHA UCUZA GİDER...
3
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir