Serbest muayenehane hekimiyim. Akademik unvanım var, ayrıca yandal uzmanıyım. Yaşamımı sadece muayehanemden kazanıyorum. Marmara bölgesinde gelişmiş bir üniversitesi de olan sanayi b ilinde yıllarca serbest hekimlik yapıyorum. Uzmanlık alanım paraklinik bir dal. Hasta gören, tanı için girişimsel tetkik de yapan bir uzmanlık dalı. Hiçbir özel ve kamu kurumuyla anlaşmam yok.
Zaman zaman karşılaştığım ve her karşılaştığımda rahatsızlık duymama neden olan bir olguyu siz Medimagazin okurlarıyla paylaşmak istedim.
Konu: hekim ve hekim yakınlarından ücret almak ile ilgili.
Nereden çıkmış bilinmez; muhtemelen hekimlerin 1000 tane olduğu dönemden kalan bir anlayış nedeniyle , ücret istediğim bazı hekim ve hekim yakınlarının serzenişleri, hatta kendini bilmez bazı mesledaşların da tepkisel yaklaşımlarıyla çok ender de olsa karşılaşabiliyorum ve böylesi anlarda müthiş gerginlik yaşıyorum.
Baştan, bu işin bir ücreti olacağını, sağlıkçı indirimi yapabileceğimi ama tamamen ücretsiz ( gratis) incelemenin mümkün olamayacağını; çünkü başka yerden gelirimin olmadığı, üstelik tamamen serbest hekimliğin ayakta kalabilme koşullarının giderek zorlaştığını anlatıyorum.
Büyük çoğunluk durumu anlayışla karşılıyor; bunu bilerek bana geldiklerini belirtiyor. % 90’lık bu kesime yönelik değil zaten, bu yazdıklarım; adımı adresimi açıkça belirttiğim için beni anlayan, bana güvenen ve destek veren bu meslekdaşlarımı baştan tenzih ettiğimi vurgulamak isterim.
Sorun; %10’luk bir dilimi kapsayan ve en ÖNEMLİSİ hiç tanımadığım ancak kendilerinin hekim olduğunu söyleyerek benden hizmet talep eden kesimle ilgili.
Bu gruptaki hekimler üç türlü:
a) Hizmetimin bir ücreti olduğunu, ama sağlıkçı indirimi yapabileceğimi baştan söylediğimde yüzü asılıp, ücretini kerhen ödeyenler,
b) Tamam, siz incelemeyi yapın, sonra biz alırken ödeyeceğiz diyenler; incelemenin ardından raporu alıp/ sonucu öğrenip akıllarındaki tüm sorulara cevap aldıktan sonra: sıra ödemeye gelince, baştan belirttiğim indirimli ücretin bile altında ücret ödemeye kalkanlar,
c) Çok düşük bir oranı oluştursa bile beni müthiş öfkelendiren hekim örnekleri:
Tetkiki alıp, sonucu öğrenip ( özellikle de ‘sonuç temiz çıkmışsa) , para ödemeden gitmeye yeltenip; “doktor bey, bunun ücreti var, unuttunuz galiba” dediğimde, tetkik sonuçlarını almadan, üstelik söylenerek (“doktordan para alınır mıymış! “ diye) yürüyüp gidenler!!
İşte, özellikle (c) grubuna giren az sayıdaki hekimin bu davranışı karşısında “emeğimin çalındığını” duygusuna kapılıyorum.
Bu son örneklerden biri yeni yaşadım. Bu olay, bu yazıyı yazmam için bardağı taşıran son damla oldu ve yazmaya karar verdim.
Yılda bir iki tane çıkıyor ama bana yetiyor!!!
Öncelikle şunu açıklığa kavuşturmak isterim:
Tanıdığım ve arkadaşım olan hiçbir hekimden; hekimin eşi, çocukları , anne ve babalarından ücret talep etmedim. Bu kişilerin beni tercih etmelerinden ayrıca mesleki gurur duydum ve duyacağım. Bu yazımın içeriği bu hekimleri kapsamıyor. Kapım onlara ve yakınlarına her zaman açıktır.
Benim için sorun olan ve bu yazıyı yazmama neden olan hiç tanımadığım, “çatkapı” gelip biz hekimiz diye ücret ödemeye yanaşmayanlar ya da sitemkar davrananlar!
Bir kere böyle kişilere şunu söylüyorum:
1- Benim bulunduğum kentte gelişmiş bir tıp fakültesi, 1 Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastanesi, 3 tane hemen her imkana sahip devlet hastanesi ve çok sayıda A-B sınıfı özel hastane ile tıp merkezi bulunmaktadır.
2- Bu hastanelerin hepsinde benim yaptığım incelemeyi yapacak çok sayıda uzmandaş bulunmaktadır. Kamuda bu işler SGK üzerinden ücretsiz, özelde ise belirlenen bir katkı payı karşılığı bu işlem yapılabilmektedir
3- Böyle bir tabloda, bedava (kamu) ya da uygun bir katkı payı (özel) karşılığı yaptırabileceği bir incelemeyi benim özel yerime gelip “deotoloji” bahanesine sığınıp bedava yaptırmaya çalışmanın mantığı nedir?
Kendilerine Göre Mantık Şunlar Olmalı:
a) Kamudaki iş yoğunluğundan uzun bir randevu süresinin ardından günler/haftalar sürecek incelemeyi benden bir-iki gün içinde yaptırabilmek ;
b) Akademik unvanım, mesleki birikim , deneyim ve yandal eğitimim nedeniyle benden “ daha doğru bir sonuç alabileceğini düşünmek…
****
b) şıkkında dile getirdiğim düşünce benim için daha fazla üzüntü verici. Çünkü böyle düşünen hekimlerin çoğu, aynı kente yıllardır yaşamamıza rağmen aramızda hiçbir mesleki iletişim olmamış hekimler. Yani, beni hastası için düşünmezken; kendisi ve kendi yakını söz konusu olunca birden hatırlaması ; üstüne üstlük de ücretimi ödenmekten kaçınması!...
Söz savunmanın:
1- Özel muayenehane tanımadığım hekimlere bedava hizmet yeri değildir.
2- Özel tüm sağlık kurumları benden ve yakınlarımdan SGK dışında özel katkı payı (sağlıkçı indirimi uygulayarak) istemişlerdir. Seve seve verdim; haklarıdır; 120 bin hekim vardır. Her birinden ve yakınlarından ücret alınmayacak olsa, özel muayenehane ve sağlık kurumları nasıl ayakta kalacaktır? Ancak ücreti baştan sorarım. Keseme uygun değilse “teşekkür “ edip ayrılırım. Ne söylenir, ne sitem eder, ne de “siz işlemi yapın, ben sonra öderim” teklifinde bulunurum.
3- Hekimlerin kendilerine kendi hastanelerinde bile SGK işlemi yapılmadan muayene ve tetkik yapılmadığını biliyorum..Kayıt ve performans sistemi haklı olarak bunu gerektiriyor.
4- Ben sadece hastalardan aldığım ücret ile ayakta kalma mücadelesi veren bir özel sağlık işletme birimiyim (muayenehane). Hiçbir kamu/özel sağlık kurumu bedava işlem yapmazken bunu serbest hekimden istemek “hekimin hekime düşmanlığı” değil de nedir?
5- Hürriyet Gazetesinin maliye yazarı Sn Şükrü Kızılot, bir makalesinde devletin bile muayenehanede bedava hizmeti tanımadığını, ilgili mevzuata göre hekim ücret almasa bile yasal olarak o işlemin KDV’sini ödemek zorunda olduğunu yazdı.
6- Son örnek: Bir gazetedeki köşesinde beyin cerrahı bir hekim yazdı: Kendisine ameliyat olan kişi parasını ödeyip taburcu olana kadar kendisinin hekim olduğunu saklamış. Üstelik ameliyat olan hekim de aynı dalın uzmanıymış! Köşe yazarı hekim merakla nedenini sormuş: “Hekim olduğumu söylersem rahat ameliyat edemeyebilirdin. Hekim yakınlarına olan tersliklerin çoğu nedeni bundan kaynaklanıyor.
7-
Buyurun sayın Medimagazin okurları söz sizin . Hoş serbest hekimlerin sayısı çok azaldı ama yine de varız! Başımızda zaten çok sayıda “Demokles kılıcı” sallanıyor, hekimlerden gelen kılıç, işin tuzu biberi olmuyor tam tersi öfke katsayımızı arttırıyor (en azımdan benim için öyle)
NOT: Serbest hekimlik yapan paraklinik dallardaki arkadaşlara bir tavsiye: Diyelim ki, size daha önce hiç tanışmadığınız ve hiçbir mesleki iletişiminizin olmadığı bir hekim geldi. Tetkikini yaptınız ve “belki bana ilerde hasta yönlendirebilir” düşüncesiyle de ücret talep etmediniz. Benim 15 yıllık muayenehanecilik deneyimime göre böylesi hekimlerden tek bir hastanın bana yönlendirildiğine tanık olmadım. İşini yaptıran gidiyor, siz “bedava” yaptığınızla kalıyorsunuz.
SONUÇ: Deontoloji sadece ihtiyaç halinde akla gelen bir hikaye!
Prof Dr Nadir Paksoy
Sitopatolog ( İnce İğne Aspirasyonu konusunda çalışan serbest hekim)
İzmit- Kocaeli