Medimagazin logo

İşte çocuklarına aşı yaptırmayan Savcı'nın savunması: Hekimler gerçeği söylemiyor!

Ordu’da yeni doğan ikiz bebeklerine aşı yaptırmadığı için Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından mahkemeye verilen cumhuriyet savcısı Hüseyin Ayyayla’nın hukuk zaferi, tıp dünyasında yeni bir tartışma başlattı.
İşte çocuklarına aşı yaptırmayan Savcı'nın savunması: Hekimler gerçeği söylemiyor!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

 Yeni doğan çocuklara yapılan aşıların otizm hastalığını tetiklediğini iddia ederek ikiz bebeklerine aşı yaptırmayan savcı Hüseyin Ayyayla’nın 8 sayfalık savunması aşıyı tartışmalı hale getirdi.
Savcı Hüseyin Ayyayla, ABD başta olmak üzere İngiltere ve Danimarka gibi AB ülkelerinde cıvanın aşılardan çıkarıldığını, ancak Türkiye’de aşıda bulunan cıvanın otizme yol açtığını ileri süren herkesin tıp dünyası tarafından ‘aşı düşmanı’ ilan edildiğini vurguladı.

AŞIYA CIVA KONULDU, OTİZM ARTTI
1920'li yıllarda piyasaya çıkan timerosalın (cıva) 1940'lı yıllardan itibaren de aşılarda kullanılmaya başlandığını hatırlatan savcı Ayyayla, otizmin bir hastalık olarak tarif edildiği yılların, aşıların içerisine timerosal konulmaya başlandıktan hemen sonraki döneme denk geldiğine dikkat çekti.
Savcı Ayyayla, savunmasında, “Akut cıva zehirlenmesi ölüme yol açarken, kronik cıva zehirlenmesi kalp hastalığı, otizm, konuşma bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, havale gibi çok sayıda hastalığı neden olmaktadır. Bu rahatsızlıkların tamamı otizmde de görülmektedir” dedi.

“AŞI YAPILAN ÇOCUĞUN BEYİN VE SİNİR SİSTEMİ TAHRİP OLUYOR”
Savcı Hüseyin Ayyayla, savunmasında şu bilgilere yer verdi: “1980'li yılların ortalarında sadece karma (difteri-tetanos-boğmaca), çocuk felci ve kızamık aşıları uygulanıyordu ve bunlardan sadece karma aşı cıva (timerosal) içeriyordu. İki yaşına kadar 4 kez aşılanan çocuk ortalama 4x25=100 mcg timerosal alıyordu. 1990'lı yılların başında menenjit (HİB) ve sarılık (Hipatit B) aşıları da rutin aşılar arasına katıldı. Bu şekilde iki yaşındaki bir çocuğun enjeksiyon yoluyla aldığı cıva miktarı 100 mcg'den 237.5 mcg oranına yükselmiş oldu. Çoklu dozlarla yapılan karma aşılarda ise tehlike daha da büyüktür. Çünkü aşı şişesi iyice çalkalanmadı ise şişenin sonunda kalan bölümü alan çocuklardaki cıva miktarı daha da yükselmektedir. Cıva bileşiklerinin yağda erime özellikleri fazladır. Cıvadan en büyük zararı hücrelerinin büyük bölümü yağdan oluşan beyin ve sinir sistemi görmektedir. Cıva, özellikle zar yapısındaki proteinlere bağlanarak hücre zarlarının işlevlerini bozar, akıcılığı kaybolan zar sertleşerek hücrenin çabuk yaşlanmasına neden olur. Cıva, nörotübül yapısını sağlayan tubulin adlı yapıyı tahrip eder.”

“ÇOCUKLAR AŞIDAN UZAK TUTULMALI”
Savcı Ayyayla, önemli bir konuya da parmak basarak, savunmasında şu görüşlere yer verdi:
“Aşılar dışında almış olduğumuz gıdaların bir kısmı yolu ile de vücudumuza cıva girmektedir. Ağızdan alınan cıva sağlıklı gıdalar yiyen ve bağırsaktaki faydalı mikrop düzeni normal olan kişilerde kana geçmeden dışkı yolu ile dışarıya atılabilir. Buna karşılık aşılar iğne yolu ile yapıldığı için aşıların içerisinde bulunan ve aşının raf ömrünü uzatmak için kullanılan, insan sağlığı için çok büyük zararları yanında hiç bir faydası bulunmayan cıva doğrudan kana geçmektedir. Aşı olan bir bebek doğduğu günden itibaren cıva ile tanışmaktadır. Beyin gelişiminin çok hızlı olduğu hayatın ilk aylarında ağır bir metalin (cıva-alüminyum) ya da başka bir toksinin beyin üzerindeki hasarının çok daha fazla olduğu açıktır. Bu nedenle yeni doğan bebeklerin beyinleri üzerinde doğdukları andan itibaren büyük hasarlara neden olan ve içerisinde cıva (timerosal) ve alüminyum bulunan aşılardan uzak durulmalıdır.”

“GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ MİKROPLARLA AŞI HAZIRLANIYOR”
Savcı Ayyayla’nın savunmasında diğer bilgiler şöyle:
“Aşılardaki bir başka sorun da aşı mikroplarının patentlenme sorunudur. Bilindiği üzere ilaç firmaları patentleriyle para kazanırlar. Doğal bakteri ve virüslerin patentlerini ise alamazlar. Bu yüzden genetiği değiştirilmiş mikroplarla aşı hazırlarlar. Bu aşıların uzun vadeli zararları hakkında, aşı olmamızı şiddetle tavsiye eden tüm hekimler dahil hiç kimsenin yeteri kadar bilgisi yoktur. Buradan da anlaşılacağı üzere aşıların insan sağlığı üzerinde yararlarından fazla zararları ortadadır.”

“HEKİMLER GERÇEĞİ SÖYLEMİYOR”
“Ancak biraz önce ifade ettiğim gibi şiddetle çocuklarımıza aşı yapmamızı tavsiye eden hekimler, hasta hakları yönetmeliğinin 15. maddesi gereğince tüm anne-babaları çocuklarına yaptıracakları aşı ile ilgili olarak, bu aşının içerdiği maddeler ve muhtemel risklerinin ne olduğu hususlarında bilgilendirme yükümlülükleri olduğu halde, hiçbir anne-babaya aşıların içeriği ve muhtemel riskleri hakkında bilgi verilmemektedir. Aşı yaptıran her çocukla ilgili olarak döner sermayeden alınacak maddi menfaatin hesabı yapılarak anne-babaların çocuklarına zorunlu olarak aşı yaptırmaları gerektiği noktasında baskılar yapılmaktadır.”

“AŞIYA CIVA YERİNE ALÜMİNYUM KONULMASI OTİZMİ DAHA DA ARTTIRDI”
“ABD’de aşılardan timerosal (cıva) çıkarıldı. Peki yerine ne koydular dersiniz? Tabi ki cıvadan hiç de masum olmayan ağır metal içeren alüminyum, cıva yerine aşıların raf ömrünü uzatmak üzere koruyucu olarak eklenmiştir. Aşılardan timerosalin çıkarılıp bunun yerine alüminyumun konulmasından sonra otizmde herhangi bir azalma söz konusu olmamış aksine otizm hastalığı artmaya devam etmiştir. Bu durumu fırsat bilen aşı firmaları ise ‘cıva otizm yapmıyor, cıva otizme neden olsaydı aşılardan cıva çıkarıldıktan sonra otizm sona ererdi’ şeklinde yorumlar yaparak cıvanın masumiyetini ifade etmeye çalışlarsa da durum bu şekilde değildir. Aşılardaki timerosalin yerini alüminyum almış ve otizmde hiç bir gerileme olmamış aksine otizm artmaya devam etmiştir”

“KOBAY HAYVANLARIN BEYNİ TAHRİP OLDU”
“Hayvanlar üzerinde yapılan bir deney sonunda; alüminyumun 6 mitokondriyal enzimin fonksiyonlarını azalttığı tespit edilmiştir. Tek bir alüminyum enjeksiyonunun bile beyin hücrelerinde iki yıla kadar aşırı aktivasyona yol açtığı saptanmıştır. İnsan vücudundaki en önemli alüminyum kaynağı aşılardır. Alüminyumun tek bir dozunun bile beyin hücrelerinde iki yıla kadar aşırı aktivasyona yol açtığı, bununda çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (DEHAB) neden olduğu açıktır.”

“BÜYÜK OĞLUM HİPERAKTİF BOZUKLUĞUNA UĞRADI”
“Bu bağlamda 09/11/2003 doğumlu olan büyük oğlum Mahir Erdem Ayyayla 7 yaşından itibaren dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı nedeniyle yaklaşık 5 yıldır Strattera ve Rileptit isimli antidepresan iki ilaç kullanmaktadır. Birçok ailede çocuklarının çok hareketli olduğu, çocukların yerlerinde duramadıkları şikayetlerinde bulunulmaktadır. Bu şikayetlerin en önemli kaynağından birisi aşılar içerisindeki alüminyumdur.”

aşı tartışması
savcı
civa
otizm
Yorum (85)
Ahmet Rasim Küçükusta
HEPATİT B AŞISININ İSTENMEYEN TESİRLERİ Bilim dünyası, çocuklara mutlaka yapılması tavsiye edilen aşıların hiçbir yan etkisi olmadığını, bunların güvenle yapılabileceğini iddia ediyor. Bakalım bunlar içinden halk arasında hepatit B aşısı olarak bilinen ve ilk dozu her bebeğe dünyaya gelir gelmez uygulanan aşının üretici firma tarafından yayınlanan prospektüsünden 6. bölümü okuyalım. Şu hususlar dikkatimi çekti: BİR: Aşının bebek ve 10 yaşına kadar olan 147 çocuğa uygulandığı ve bunların her dozdan sonra sadece 5 gün takip edildiği anlaşılıyor. 147′ den kaçının bebek olduğu bile belli olmayan üç çalışmaya dayalı “istenmeyen etki” değerlendirmesinin ne kadar sağlıklı olacağının takdirini size bırakıyorum. İKİ: Aşı piyasaya çıktıktan sonra bildirilen “istenmeyen tesirler” içinde oto-immün hastalıklar, MS, havale, miyelit, artrit, trombositopeni, optik nörit ve daha sayısız pek çok ciddi hastalıklar var. ÜÇ: Prospektüsün 13.1 bölümünde de aşının “karsinojenik veya mutajenik potansiyeli veya fertiliteyi bozma potansiyeli değerlendirilmemiştir” ifadesi de çok dikkat çekiyor. Bu, aşının kanser, genlerde mutasyon ve kısırlık yapıp yapmadığının belli olmadığı manasına geliyor. Kaynak: http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/06/24/tabiban-i-cihan-icun/hepatit-b-asisinin-istenmeyen-tesirleri/
0
Cevapla
port
Bu savci milleti drlara gicik.ellerine dusmeyin.bakis acilari bu adamlarin.
0
Cevapla
Dr Ali Kızılateş
Onlarca hastalık aşı sayesinde hastalanmaktan,ölmekten kurtuluyor.Dünyada aşı politikası düzenli olmayan yada hiç olmayan ülkelerde aşı ile önlenebilir hastalıklar yüzünden insanlar ölmekte yada sakat kalmaktadır.Sayın savcı beyi polio sekelli, hepatit yüzünden ölüm kalım savaşı veren yada tetenoz olmuş hastalarla bire bir taniştırmak gerekir. Saygılarımla.
0
Cevapla
postenflamatuar
İftiraya bakın: "Aşı yaptıran her çocukla ilgili olarak döner sermayeden alınacak maddi menfaatin hesabı yapılarak " "aşı yaptırmaları gerektiği noktasında baskılar yapılmaktadır" Devletin doktorları yapmakla zorunlu hale getirdiği bir uygulamayı doktorlar zorla ve para için yapıyor şeklinde anlamış zeka pırıltısı insan. Aşı yapılmazsa hekimin iş yükü azalır bu nedenle Hekimler için aşının yapılmaması daha avantajlıdır. Sözde meslek örgütümüz TTB ne işle iştigal etmektedir? Bu açık iftiranın sahibine ve bu iftirayı hekim derneklerinin karşı görüşünü almadan yayınlayan medya organına dava açmayı düşünür mü? Yoksa hukuk bürosunu taksim soma hattında mı çalıştırmaya devam edecek? Bu savcıya ve onun gibi düşünenlere tavsiyem kendisine reçetelenen her ilacın kısa ürün bilgisini ve reçetesiz satılan ürünlerin de yan etki kısımlarını, dikkat denilen kısımlarını okumasıdır. Bu arkadaş doktorlara gitmesin. Çünkü doktorlar döner sermaye için insanlara zehirden farksız olmayan yan etkilere sahip ilaçları reçeteliyorlar. Ne antibiyotik kullansın, ne kan seyrelticiler (antikoagülan), ne anti diyabetikler ve ne de anti inflamauar ilaçlar kullansın. Antihipertansiflere yaklaşmasın. Artık kendisini aktarcılarda mı tedavi eder yoksa kendini oluruna mı bırakır, reiki mi yapar, yoga mı yapar o bilir. Savcıdan temennim aldığı her ilacın kısa ürün bilgisini okumasıdır. Çünkü orda her ilacın zehir olduğu anlatılıyor. Hayret ediyor insan. Bu savcı şimdiye kadar nasıl olurda kısa ürün bilgisi kısımlarını gözden kaçırmış? Sağlık bakanlığından ve Adalet bakanlığından bir istirhammım var. İlaçların kısa ürün bilgilerin hastaların anlayabileceği şekilde hazırlamaları ve bunu rıza/onam formu haline getirmeleridir. Hastaya ilaç yazacağımız zaman biz o ilacın kısa ürün bilgisini çıktısını alır rıza formu diye imzalatır ve geçmiş olsun deriz. Hasta selamet ve biz selamet. Tedaviyi red eden olursa da tabiki onun en doğal halidir.
0
Cevapla
TARKAN KARAKAN
Artık yeter demenin zamanı geldi. Ağzı olan konuşuyor, gerçek bilim adamları ise nedense susuyor. Aşı ölümleri engeller. Aşı yapılmadığı zaman oluşacak ölümlerden de karşı çıkanlar sorumludur. NOKTA Ha çok iyi biliyorsan çift kör randomize prospektif yeterli örnek sayısı olan A düzeyi kanıtı olan bilimsel çalışma yaparsın, aksini kanıtlarsan Dünya kabul eder. Aksi takdirde kendini şöhret yapmak için İNSAN HAYATI İLE OYNAYACAK KADAR KÖTÜ NİYETLİ olduğun anlamına gelir.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir