MEDİMAGAZİN-Türk Nöroloji Derneği Bilim Danışma Kurulu moderatörü İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Aksel Siva MS günlerini Medimagazin’e değerlendirdi.
İstanbul MS günlerinin MS dünyasında geleneksel bir toplantı haline geldiğini belirten Prof. Dr. Siva “Bu toplantıyı farklı kılan, toplantının Beyin Fırtınası temelli platformda sunulmasıdır. İlerleyen dönemlerde tartışılan konuları bu toplantılarda belirliyoruz. MS konusunda araştırma yapan kişileri toplantılarımıza davet ediyoruz ve bilgi alış verişinin etkin olduğu bir bilimsel paylaşım zemini oluşturuyoruz.” dedi.
“10 yıl sonra MS ile ilgili çok farklı şeyler konuşacağız”
Türkiye’den çok sayıda hekimin toplantıya ilgi gösterdiğini de vurgulayan Prof. Dr. Siva dünyada önemli merkezlerde neler yapıldığını da birebir görme imkanının bu toplantıda sunulduğunu kaydetti. Bilgi paylaşımında bulunan uzmanların MS konusunda çığır açan çalışmalar yapan kişiler olduğunu kaydeden Siva, son 25 yılda MS’in tedavi yöntemlerinde büyük gelişmeler yaşandığının da altını çiziyor.
10 yıl sonra MS’ten çok farklı bir şekilde bahsediyor olabiliriz diyen Prof. Dr. Aksel Siva MS hastalarının mutlaka ‘hareket et’ mottosuyla yaşaması gerektiğini önemle vurguluyor.
“Ne kadar çok hareket edilirse vücut bir şekilde sinir dokusunu koruyucu maddeleri kendisi salgılıyor. Dolayısıyla insanlar kendi tedavilerini kendileri yaratabiliyorlar.” diyen Prof. Dr. Siva egzersiz ve beslenmenin önemini altını çizerek belirtiyor. Akdeniz diyetinin beslenmedeki yerine de değinen Siva, tuz ve şekerin muhakkak azaltılması ve sigaranın kesinlikle kullanılmaması gerektiğini kaydediyor.
MS tedavi yöntemlerine de değinen Siva, “Uzun yıllar elimizde sadece birinci basamak olarak kabul ettiğimiz 4 iğne tedavisi varken bugün seçeneklerimiz çok arttı ve neredeyse her yıl yeni birkaç MS ilacı geliyor. Yeni ilaçların bir kısmının bazı riskleri de var ama olayı dengelemek durumundayız Yani eğer özürlülüğü azaltabileceksek ister istemez bazı riskleri göze almak zorundayız. Ciddi bir risk olduğu zaman yüzde 1-yüzde 2 gibi olasılıklardan bahsediyoruz. O kişi de ortaya çıktığı zaman O risk onun için yüzde 100. Ama seçim yapmak zorundayız. Bu seçimi MS’li kişi yani hem hasta hem hekim birlikte bütün ayrıntıları konuşarak yapmaktayız.” dedi.
Tanı sürecinde iyi değerlendirme önemli
Tanı sürecine de mercek tutan Siva sözlerine şöyle devam etti:
“Her şeyden önce klinik belirtiler bizim için önemli. MR doğrulayan bir tetkik yöntemimiz. Ancak belden su almak ne yazık ki halkımız da nedense korku yaratan bir şey.
Tanı koydurucu olmasa bile destekleyici başka tanıları düşündürebilici bir yöntem bizim için.
MR yöntemlerinin ayrıntılarına da dikkat çeken Siva, MR’ın önemli bir tetkik yöntemi olduğunu ancak yanıltıcı da olabileceğini işaret ederek “Hiçbir şeyi olmayan kişilerin Mr’ında görülen, beyinlerinde birkaç tane beyaz nokta belli belirsiz nörolojik şikayetler hemen MS tanısı koydurtabiliyor. Ama onların çoğunun hiçbir şey yok. Unutmamak lazım ki normal kişilerde genç insanlarda da görme bulanıklığı, çift görme, dengesizlik olabilir.” dedi.
MS’li kişilere karşı çok ayrı bir sevgisini olduğunu ifade eden Nöroloji uzmanı “Çok özel insanlar. En önemli şey ise hastalıklarına pozitif bakmak. En önemli ilaçtan daha önemli belki de bu. Olumlu bakışla çok şeyi değiştirebilirler.” dedi.