Medimagazin logo

Prof. Dr. Fahri Ovalı: Herhangi bilimsel bir kanıt yok… Ama aşı reddi artıyor

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ana Bilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalından Prof. Dr. Fahri Ovalı Medimagazin’e yaptığı açıklamada “Herhangi bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen bazı gerekçelerle aşı reddi artıyor. Sağlık Bakanlığının da anayasanın verdiği hakla toplumun ve çocuğun sağlığını temin etme görevi var. Bu görev kapsamında aşı uygulaması devam ediyor” dedi
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Prof. Dr. Fahri Ovalı: Herhangi bilimsel bir kanıt yok… Ama aşı reddi artıyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN - Herkesin sağlıklı ve adaletli bir dünyada yaşama hakkı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Fahri Ovalı sağlık ve hukukun insanoğlunun varolduğu günden beri ilgi duyulan konular olduğunu belirterek “ Özellikle ülkemizde tıp hukuku son 20 yıldır güncel hale geldi. Aslında kanunlarımızda tıp hukukunu ilgilendiren eskilere dayanan çeşitli mevzuatlarımız var. Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu’nda da var bazı düzenlemeler. Son yıllarda insan hakları daha ön plana çıkmaya başladı. Tıp hukuku da güncel bir hal aldı. Hem yurt dışında hem ülkemizde bu konuda yoğun araştırmalar yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

“Tıp hukuku hekimlerce ihmal edilmiş durumda”

Hekimlerin tıp hukuku alanında bilgi birikimi anlamında zayıf olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ovalı tıp fakültelerinde tıpla ilgili tıbbi bilgilerin verildiğini ancak pratik hayatta hukukla ilgili konuların da gündeme geldiğini belirtti. Hekimlerin yaptıkları her işlemin hukuki boyutu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ovalı şunları kaydetti:

“Hekimlerin tıp hukuku alanında bilgi sahibi olması gerekirken maalesef şimdiye kadar bu konu ihmal edilmiş durumda.   Bu nedenden dolayı birçok hekim arkadaşımız mahkemeler tarafından çeşitli cezalara çarptırılabiliyor. Sorumluluk altına girebiliyor. Bunların bir kısmı tazminat olabiliyor. Bir kısmı hapis cezası olabiliyor. Hekimlerin mahkemelere gidip gelmesi, ifade süreçleri, hekimler için yük ve stres kaynağı.”

“Aşıların otizme neden olduğunu iddia eden hekim intihar etti”

Aşı reddinin Amerika’da başladığını, bir hekimin aşılarda civa olduğunu gerekçe göstererek çocuklarda otizme neden olduğunu iddia eden bir yayın yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Ovalı bu yayın sonrası ailelerde aşıya karşı şüphe uyandığını ifade etti.  Daha sonra yapılan araştırmalarda bu yayının sahte olduğunun ortaya konulduğunu belirten Prof. Dr. Ovalı yayının geri çekildiğini ve yayını yapan hekimin de intihar ettiğini hatırlattı.  On yıl öncesinde aşı reddinin Türkiye’de çok az olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ovalı gelinen noktada binlerce ailenin aşıyı reddettiğini belirtti.  Aşı reddinin giderek arttığını ifade eden Prof. Dr. Ovalı “Herhangi bilimsel bir kanıt olmamasına rağmen bazı gerekçelerle aşı reddi artıyor. Sağlık Bakanlığının da anayasanın verdiği hakla toplumun ve çocuğun sağlığını temin etme görevi var. Bu görev kapsamında aşı uygulaması devam ediyor. Anayasa Mahkemesi bir dava sonucunda aşı reddinde bir karar verdi. Kararda aşıyı reddeden ailenin haklı olduğu söylendi. Kararın detayına baktığımızda; Anayasa Mahkemesi zorunlu aşıların gerekli olup olmadığına ilişkin bir tartışma içine girmiyor.” dedi.

Anayasanın 17. Maddesine göre vücut dokunulmazlığı söz konusu olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ovalı “Aile rıza vermezse aşı yapılamıyor. Bunun tek istisnası; eğer kanuni olarak vücut dokunulmazlığına dokunulabilecek bir durum söz konusu ise o zaman kanunun verdiği yetkiye dayanarak o girişimi yapabiliyorsunuz. Anayasa Mahkemesi ‘Zorunlu aşıların devletin zorla yaptırabileceğine dair bir kanun yoktur’ kararı verdi. Umumi Hıfzıssıhha Kanununda çiçek ve kuduz aşıları ile ilgili maddeler var. Bu aşıların yapılması gereken durumlarda devlet zorla bu aşıları yapabileceğine dair madde var. Anayasa Mahkemesi diğer aşılar ile ilgili böyle bir madde olmadığına hükmetti. Dolayısıyla ‘kanun olmadığı zaman kişi de istemiyorsa, kişi haklıdır, devletin bir yaptırım gücü yoktur’ sonucuna varıldı.” dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin aşı kararının tartışmalara yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Ovalı Sağlık Bakanlığının zorunlu aşı takviminin kanunlaştırılması ile sorunların çözüleceğini belirtti. Sağlık Bakanlığı’nın aşı takviminin her yıl güncellendiğini hatırlatan Prof. Dr. Ovalı, zorunlu aşı uygulamasının Sağlık Bakanlığı genelgeleri ile yürütüldüğünü belirterek “Sağlık Bakanlığı’nın her sene düzenleyeceği aşı takvimi” ibareli bir kanunla sorunun çözülebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Ovalı aşı reddi sorununu aşmanın en pratik çözümünün Sağlık Bakanlığının girişimi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bir kanunun çıkarılması olduğunu dile getirdi.

“Yurt dışında çocuğun rıza yetkisi olduğu durumlar var “

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre 18 yaşını bitirmeyenlerin çocuk statüsünde olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ovalı, çocukların rıza ehliyetlerinin kabul edilmediğini dile getirerek bu yetkinin genellikle çocukların ailelerine verdiğini belirtti. Yurt dışında bazı farklılıkların olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ovalı 12-15 yaş arası ve 15-18 yaş arası çocukların bazı konularda yeteri kadar bilgilendirildikten sonra rıza vermesi yönünde uygulamalar olduğunu söyledi. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin bazılarında bu uygulamanın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ovalı Türkiye’de bu uygulamanın olmadığını söyledi.

Acil servislerde ise istisna olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ovalı acil durumlarda hastanın veya kişinin üstün yararı söz konusu ise rıza beklenmeksizin hekimlerin müdahale etme şansı olduğunu belirtti. Varsayılan rıza kavramı içinde acil müdahalelerin yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Ovalı çocuklar için de benzer bir durumun söz konusu olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:

“Kanuna göre çocukların velayeti hem anne hem babaya ait. Ama genellikle çocuklar yüksek olasılıkla annesi ile geliyor. Biz tedaviyi verdiğimiz zaman baba olmadığı durumlarda; babanın rızasını sorgulamıyoruz. Orada yine babanın razı geleceğini ve annenin de bunu kabullendiğini varsayarak tedavilerimizi yapıyoruz. Ancak bazı durumlarda aileler farklı nedenlerden dolayı tedaviyi reddedebiliyor. Aşı reddinin dışında özellikle acil servislerde sıra beklemek istemeyebiliyorlar, tedaviyi kabul etmeyebiliyorlar, hastanede yatış verdiğimizde bunu kabul etmeye biliyorlar. Bu tür durumlarda tedavi ret formu doldurtuyoruz. Ama bu durumlarda hastanın yeteri kadar aydınlatılması gerekiyor. Özellikle tedaviyi reddeden kişilere aydınlatmayı yapmadan doğrudan hastayı göndermek oldukça riskli. Bu şekilde olan çok vakalarımız var. Aydınlatma yapıp, hastanın mutlaka imzasını alınması lazım. Aydınlatılmış onamların mahkemelerde ispat anlamında işe yarayabiliyor. Ancak hastalar onam formunu okumadıklarını, anlamadıklarını ifade edebiliyorlar. Orada hakimin takdirine kalıyor durum. Özellikle tedaviyi reddeden, hastaneden gitmek isteyen çocuklarda mutlaka detaylı bir şekilde açıklanması, tedaviyi reddettiği zaman başına neler gelebilir vs. bunların ayrıntılı bir şekilde hastaya veya hasta sahibine anlatılması, ondan sonra gönderilmesi gerekiyor.”

Kanunların çocukların özellikle 15 yaşından sonra görüşünün alınması gerektiğini söylediğini belirten Prof. Dr. Ovalı, çocuğun görüşünün nihai karar olmadığını ancak çocuğun görüşünü de göz önüne alan maddelerin olduğunu vurguladı.

Hekimliğin vazgeçilmez unsurlarından bir tanesinin kendisini ilgilendiren hukuki normları öğrenmesi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ovalı “kanunu bilmemek mazeret değildir” sözünü hatırlatarak “ Ne yaptığımız kadar nasıl yaptığımız, hukuka uygun yapmamız ve belgelememiz de önemli. Bunları yapmadığımız zaman birçok meslektaşımızın başına istenmeyen hadiseler gelebiliyor. Birçok yerde baktığımız zaman kayıtlarımızın eksik olduğunu, yapmamız gereken prosedürleri yapmadığımızı görüyoruz. Bunlara dikkat edersek hekimlerimizin daha az mahkemeye gideceklerini daha rahat edeceklerini düşünüyorum.” dedi.

aşı uygulaması
doktor
Yorum (1)
osman
bizleri çok üzdünüz. sevilmiyorsunuz
28
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir