Medimagazin logo

Sağlık Bakanı: Geleneksel yöntemlere hekimlerimizin sahip çıkması istismarı önleyecektir

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresinde sadece hastalıkların tedavisi değil, hastalıklardan korunmak ve sağlıklı yaşamak için de ihtiyaç duyulan yaklaşımların, bilimsel çalışmalarla harmanlanarak günümüze taşıma sorumluluğuyla ele alınacağına inandığını belirterek, "Temel insan hakkı olan sağlık hizmetine adanmış olarak sağlıklı bir toplum hedefimize odaklanmış güzide bir mesleğin mensupları olan hekimlerimizin bu alana sahip çıkması, geleneksel yöntemlerin istismar amacı olmasını önleyecektir." dedi.
Kaynak: AA
Sağlık Bakanı: Geleneksel yöntemlere hekimlerimizin sahip çıkması istismarı önleyecektir
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol


Koca, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü iş birliğiyle düzenlenen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Onursal Başkanı olduğu 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresinin açılışında, katılımcılara hitap etti.

Tarih boyunca tüm kültürlerin, dinlerin bu sorumluluk bilincini taşıdığını aktaran Koca, insanoğlunun yeryüzünde var olmasından bu yana her dönemin imkanları, birikimleri ve deneyimleri doğrultusunda şekillenen bir şifa, tıp anlayışının olduğunu ifade etti.

Koca, hemen her toplumun geleneklerinde hastalıklarla mücadeleye ilişkin uygulamalar bulunduğunu, bunların bir kısmının günümüzün bilimsel paradigması içinde kanıta dayalı olabildiğini ancak önemli bir kısmının da yıllar boyunca yapılan deneme ve gözleme dayalı olarak varlığını sürdürdüğünü bildirdi. 

Dünya Sağlık Örgütü'nün geleneksel tıbbı, "fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı bilgi, beceri ve uygulamaların bütünü" olarak tanımladığını belirten Koca, şunları kaydetti:

"Önceleri kapalı toplumların kendi etki alanında sınırlı kalan ve Ortodoks tıbbı tarafından dışlanan geleneksel tıp, 1990'lardan sonra gelişmiş ülkeler dahil tüm dünyada sağlık sistemleri içinde yer bulmaya başlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü tahminine göre, bugün dünyada insanların yüzde 70 ila 80'i tamamlayıcı tıbbın bir şekline başvurmaktadır. Son 10-15 yıldır geleneksel ve tamamlayıcı tıp ile modern Batı tıbbının bir arada kullanılmaya başlandığı entegre tıp uygulamaları, Batı ülkelerinde yer bulmaya başlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2014-2023 GETAT stratejisinde, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının modern tıp uygulamalarına entegrasyonu ön plana çıkmaktadır. Gelenekten kaynak alarak, güvenliği ve etkinliği kanıtlanmış uygulamaları bilimin ışığında insanlığın hizmetine sunmayı hedefleyen entegratif tıp anlayışı gittikçe yaygınlaşmaktadır."

"Hekimlerimizin bu alana sahip çıkması istismarları önleyecektir"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de önceleri tıp camiasının bilgisi ve kontrolü dışında tutulan geleneksel yaklaşımlara ilişkin hususların, 2011'de yapılan yasal düzenlemeyle Bakanlığın kontrol ve denetimine bırakıldığını hatırlatarak, bu sorumluluğa binaen, 2014'te Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliğini yayımladıklarını ifade etti.

GETAT uygulamalarının sağlam kanıtlar üzerine oturması, klinik ve laboratuvar çalışmaları yapılarak doğru ve verimli bir şekilde uygulanabilmesi ve bu alanda yapılacak akademik çalışmaların önünün açılması için Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında Klinik Araştırmalar Yönetmeliğini de hazırlayarak mart ayında yayımladıklarını anlatan Bakan Koca, "Mevcut mevzuat çerçevesinde, geleneksel tıp uygulamalarında Türkiye'de sadece standart eğitimleri almış olan hekimler yetkilendirilmektedir. Akupunktur, apiterapi, fitoterapi, kupa terapisi, hirudoterapi (Sülük tedavisi), osteopati, kayropraksi, refleksoloji, ozon terapi, mezoterapi, maggotterapi (Larva tedavisi), müzik terapi, homeopati, hipnoz ve proloterapi olmak üzere 15 başlık üzerinde eğitim verilmektedir." dedi. 

Bakan Koca, şöyle devam etti: 

"Bugün itibarıyla ülkemizde 56 üniversite hastanemizde öncelikle Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri yapmak üzere GETAT uygulama merkezleri açılmıştır. 3 bin 350 hekime bu üniversitelerimizde GETAT uygulama sertifikası verilmiştir. Yine ülkemizin dört bir yanında 60 tanesi devlet hastanesi olmak üzere, özel sağlık kuruluşları ile birlikte toplamda 910 GETAT ünitesine açılış izni verilmiştir. GETAT alanında mevzuat geliştirme, eğitim ve yetkilendirme dışında görev yapan hekimlerimizin bilgi ve tecrübe paylaşımına da zemin hazırlamak istiyoruz. Bu amaçla destek verdiğimiz kongremizin bu yılki ana teması kronik hastalıklarda GETAT uygulamalarıdır. Kongrede, sadece hastalıkların tedavisi değil, hastalıklardan korunmak ve sağlıklı yaşamak için de ihtiyaç duyduğumuz yaklaşımların, bilimsel çalışmalarla harmanlanarak günümüze taşıma sorumluluğuyla ele alınacağına inanıyorum. Temel insan hakkı olan sağlık hizmetine adanmış olarak sağlıklı bir toplum hedefimize odaklanmış güzide bir mesleğin mensupları olan hekimlerimizin bu alana sahip çıkması, geleneksel yöntemlerin istismar amacı olmasını önleyecektir."

"Tıpta öncelikli prensip zarar vermemek"

Fahrettin Koca, tıpta öncelikli prensibin, zarar vermemek olduğunu belirterek, bu yaklaşımla kontrolsüz, ehil olmayan, tıp eğitimi almamış ellerde yapılan uygulamaları ortadan kaldırmayı amaçladıklarını dile getirdi. 

İnsanın, ruhu, bedeni, duygu ve inanç dünyasıyla bir bütün olduğuna işaret eden Koca, "Ardında yatan sebep her ne olursa olsun, hastada bu bütünlüğün kırılganlığı doruk yapmaktadır. Bu yüzden empatiyle hastaya yaklaşabilmek üstün meziyetler gerektirmektedir. Ne yazık ki salt tıbbi bilgiyle donatılmış ve bunu klinik becerisiyle zenginleştirmiş bir doktor modeli, bir bütün olarak algılanması gereken insana gereken hizmeti vermekte yetersiz kalmaktadır. Her bilgili ve becerikli doktor, aynı zamanda hikmet sahibi hazık, yani işinin ehli, mahir bir hekim olamamaktadır. Hekim, insan bedenine teknik bilgi çerçevesinden bakmanın ötesinde, varlık, düşünce ve hareketi bünyesinde toplayan, insan bilmecesini çözmeye talip bir bilge olmalıdır." şeklinde konuştu.

Bakan Koca, tıbbın insan odaklı bir bilim, hekimliğin de insanlığa adanmış bir sanat olduğu gerçeğinin göz ardı edilemeyeceğini vurgulayarak, mesleğin insani yönünün ihmal edilmemesi gerektiğini kaydetti.

Sağlık talebine muhtaç olan insanın beklentisinin tüm bilimsel ve teknolojik desteklerden önce kendine güven veren bir güler yüz olduğunu dile getiren Koca, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsan sağlığını görev olarak üstlenmiş olanlar, aynı zamanda aciliyeti gözeten, muhtaç olanı önceleyen, ihtiyacı olana hakkını veren ve asla zarar vermemeyi ilke edinen bir ahlak anlayışına sahip olmak zorundadır. Bu ahlak anlayışı, hürmet etmeyi, hizmet etmeyi ve merhamet etmeyi prensip edinmiştir ve ancak tartışmasız bir insan sevgisiyle varlığını sürdürebilir. Nihai vizyonumuz, tüm toplum olarak sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkının korunduğu, ihtiyaç halindeki herkesin vaktinde ve kaliteli sağlık hizmetine kolayca erişebildiği bir Türkiye'ye sahip olmaktır. Bilimin aydınlatıcılığından sapmadan, kadim kültür birikimimiz de dahil, tüm kaynaklarımızı harekete geçirerek ve tüm araçlarımızı bu alanda seferber ederek böyle bir amaca ulaşabiliriz. Kongrenin bu misyonumuza katkı vermesini temenni ediyor ve umuyorum."



Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp Meşe, kronik hastalıklarda modern tıbbın yanında tüm dünyada geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının da giderek yaygın olarak kullanılmaya başlandığını belirterek, bu nedenle bu yıl 2'ncisi düzenlenen Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nin ana temasının, kronik hastalıklarda geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları olarak belirlendiğini bildirdi. 

Meşe, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü iş birliğiyle düzenlenen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Onursal Başkanı olduğu 2. Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi'nde (GETAT) katılımcılara hitap etti. 

Son yıllarda tüm dünyada kronik hastalıkların büyük önem kazandığını, bu hastalıklarının sıklığının ve hastalıklara bağlı ölümlerin arttığını belirten Meşe, "Kronik hastalıklarda modern tıbbın yanında geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları, giderek tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu nedenle bu yılki kongrenin ana teması, kronik hastalıklarda geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları olarak belirlenmiştir." diye konuştu. 

Türkiye'de GETAT uygulamalarını bilimsel temeller üzerinde oturtma hedefi doğrultusunda alanında uzman bilim insanlarının konuşmacı olarak kongrede yer alacağını dile getiren Meşe, şunları kaydetti: 

"Kongremiz kapsamında 2 bin 200 kayıtlı katılımcı 274 sözlü bildiri başvurusu, 114 poster, 37 ödül başvurusu, 5 çalıştay, 5 teknik, sosyal gezi, 40 fuar standı ve 14 atölye çalışması mevcuttur. Kongre özet kitabımız kongreden kısa bir süre sonra, PDF olarak yayınlanacaktır. Ayrıca kongredeki konuşmalar ve bildiriler Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Dergisi'nde yayınlanacaktır. Kongre kapsamında uygulamalı atölye çalışmalarımız yer alacaktır. Ayrıca kongremizde ilk defa bu yıl düzenlenecek 5 alanda teknik, sosyal gezi planlanmıştır. Kongrede yer alan bir diğer etkinlik olan çalıştaylar ise 5 ayrı konuda gerçekleşecektir. Kongre kapsamında geleneksel tıbbın öncü ve saygın isimleri adına 3 ayrı ödül verilecektir." 

"Geleneksel ve modern bilgiyi bir araya getirmeliyiz" 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Ofisi Teknik Sorumlusu Dr. Olexandr Polishchuk da hem modern hem de tamamlayıcı ve geleneksel tıbbın bir arada değerlendirmesi gerektiğini belirterek, bunun entegre ve mevzuatlar çerçevesinde uygulamasının önemine değindi. 

Polishchuk, Dünya Sağlık Örgütü olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında da önderlik yapmak istediklerini aktardı. 

Özellikle iyi uygulamaların paylaşılmasının, güvenli ve kaliteli hizmetin verilebilmesinin, gözetimin yapılabilmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Polishchuk, "Ürünler kimi zaman mevzuatların dışında kalabilirler fakat bunların hepsinin mevzuatlar içerisine alınması gerekmektedir. Şifacıların muhakkak ve derhal lisanslı hale getirilmesi gerekmektedir. Konvansiyonel tıp söz konusu olduğunda, açıkçası mevzuatlarla beraber bunları güçlü hale getirebiliriz. Geleneksel ve modern bilgiyi bir araya getirmeliyiz ve veri odaklı olmalıyız." diye konuştu. 

Sağlık çalışanları için çalışma hayatlarının düzenlenmesinin ve garanti altına alınmasının, eğitimin, gelişimin ve motivasyonun devam etmesi gerektiğini vurgulayan Polishchuk, şunları söyledi: 

"Sağlık çalışanları açısından bunların çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Herkesin çeşitli meziyetleri olması gerekmekte. Sağlık hizmetlerinin muhakkak etkin bir şekilde kullanılabilecek kaliteli ilaçlarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tanı sistemlerinin de geliştirilmesi gerekmekte. Öyle bir fırsat penceresi oluştu ki geleneksel ve tamamlayıcı tıp, insanlık tarihi içerisinde bence hak ettiği yeri bulacak. Ancak tabii bütün bu potansiyeli ortaya çıkarabilmek için gerekli eylemlerin de hayata geçirilmesi lazım. Öncelikle etkinliğinin, hizmetlerin güvenilirliğinin sağlanması için profesyonellere ihtiyacımız var. Kalifiye insanlara ihtiyacımız var, sürekli araştırma yapılması gerekiyor, aynı zamanda güvenilir bilgi sistemlerine ve finansmana ihtiyacımız bulunmakta. Ümit ediyorum ki bu kongre hepimiz için bu yöne doğru adım atacağımız bir platform olur." 

 

geleneksel tıp
tamamlayıcı tıp
sağlık bakanı
fahrettin koca
Yorum (8)
Ali
Ben akupunktur uzmanıyım ama akupunktur yapmam ve para almam yasak. Ne aile Hekimi ne asistan mesai saati haricinde dahi yapamıyor. Nasıl olacak şimdi ??
34
Cevapla
Dr
Tipin bir dali olarak tusla girilsin bakanım, daha çok araştırma üzerine klinik branslarla çalışan bir alan harika olur
8
Cevapla
Koray Taşcılar
Akupunktur yerli ve milli değil, osteopati geleneksel değil, refleksoloji hem yerli ve milli değil hem ne olduğu belli değil, ozon geleneksel değil, yerli ve milli hiç değil, fitoterapi (bitkisel tedavi) etkenleri ile yapılmış çalışmaların çoğunda (çoğunda sözcüğüne dikkat, çoğunda ve tamamında arasındaki farka dikkat) kayda değer bir klinik tedavi etkisi yok... Bunların hangisin ne kadar işe yaramadığını merak eden varsa şu bağlantıdan ( http://www.health.gov.au/internet/main/publishing.nsf/content/phi-natural-therapies ) Avustralya sağlık bakanlığının bunlara geri ödeme verip vermeme konusunda karar vermek için hazırladığı rapora göz atabilir. Daha fazla vakit ayırıp ne kadar boş işlerle uğraştığızı ve vatandaşın vergisini çarçur ettiğinizi anlatmak isterdim ama yapacak çok işim var!
24
Cevapla
Derya Kaptan
Mutlaka öyledir...
7
Cevapla
Muhiddin Göç
Bu geleneksel tıp diye bir şey yoktur, günümüz tıbbı insanlık tarihi kadar eski tecrübelerin üzerine gelişmiştir zaten.Milletin vergisini boş işlerde ziyan etmeyin.
4
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir