Medimagazin logo

'Sağlık okuryazarlığımız ilkokul 2 düzeyinde'

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Sezgin, yüksek eğitimli olmanın sağlık okur-yazarlığının yüksek olduğu anlamına gelmediğini belirterek, "Örneğin Türkiye'nin sağlık okur-yazarlığı oranı, toplumun yüksek eğitimli olmasına rağmen ilkokul iki düzeyinde.
'Sağlık okuryazarlığımız ilkokul 2 düzeyinde'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Sezgin, yüksek eğitimli olmanın sağlık okur-yazarlığının yüksek olduğu anlamına gelmediğini belirterek, "Örneğin Türkiye'nin sağlık okur-yazarlığı oranı, toplumun yüksek eğitimli olmasına rağmen ilkokul iki düzeyinde. Her ülkenin sağlık okur-yazarlığı düzeyine göre sağlık iletişimi çalışması yapması gerekiyor." dedi.

Türkiye Organ Nakli Vakfı'nın (TONV) koordinatörlüğü, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) desteğiyle yürütülen Uluslararası Organ Nakli Ağı Projesi kapsamındaki dördüncü medya çalıştayı tamamlandı.

Gün boyu farklı başlıkta gerçekleştirilen oturumlarla, organ nakli, bağışı, konunun medyadaki yansımaları, etik boyutu gibi unsurlar ele alındı.

Moderatörlüğünü, Anadolu Ajansı sağlık muhabiri Hatice Şenses ile sağlık muhabirleri Dilşad Dede Taşkın ve Elif Nur Güder'in üstlendiği "Organ Bağışı ve Naklinde Medyanın Rolü ve Etkisi" başlıklı oturumda konuşan Doç. Dr. Deniz Sezgin, "Sağlık İletişimi" başlıklı sunum gerçekleştirdi.

Sezgin, sağlık iletişiminin pek çok düzeyde ele alınıp incelenebileceğini aktararak, "Hepimizin kendiyle ilgili, sağlıkla ilgili inançları, düşünceleri vardır. Buradan başlarsak kurumların, toplumların ve toplulukların bilgilendirilmesi anlamında baktığınızda bireyden topluma doğru uzanan, geniş kapsamlı bir çalışmaya doğru gidebileceğini söyleyebiliriz." dedi.

Genel olarak bireylere ne yapmaları gerektiği söylense dahi, hem bireyin hem toplumun bundan katkı sağladığının unutulmaması gerektiğini dile getiren Sezgin, şunları kaydetti:

"Sağlık iletişimi çalışmaları bir kere hedef kitle odaklı olmak zorunda. 'Hedef kitleniz kim?' diye bakıldığında bazı ülkeler, bazı topluluklar yanlış değerlendirme yapabiliyor. Tüm ülke halkını hedef kitle olarak alıyorlar. Tüm ülke halkını hedef kitle olarak alırsanız boşuna emek, zaman ve para harcamış olursunuz. Hedef kitleyi birtakım özelliklerini belirleyerek daraltmak ve buna yönelik çalışma yapmak her zaman daha başarılı sonuçlar verir. Araştırmanın tekniklere dayanması gerekiyor. Bir araştırma yapmadan yola çıkmak işin kötü tarafı. Çünkü geçmişini bilmezseniz, ne yapmak istediğinizi belirlemezseniz doğru bir yere ulaşmanız pek mümkün olmayacak. Strateji çok önemli. Bir amacınız olabilir. Ülkenizde organ bağışı oranlarını artırmak isteyebilirsiniz ama hangi stratejiyi kullanacağınıza karar vermek yine hedef kitleniz ve yapmış olduğunuz araştırmalarla belirlenecek şeylerden biridir. Hemen bugünden yarına yaptığınız çalışmaların sonucunu almak mümkün değildir."

"Sağlık iletişimi çok disiplinli bir alan"

Deniz Sezgin, yaratıcı olmayan herhangi bir mesajın kimsenin aklında kalmayacağına işaret ederek, "Sağlık iletişimi çok disiplinli bir alan, birden fazla alandan destek alınması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Sağlık okur-yazarlığının kişilerin sağlıkla ilgili bilgiyi okuyup, anlamasıyla ilgili bir kavram olduğuna dikkati çeken Sezgin, "Yüksek eğitimli olmak sağlık okur-yazarlığının yüksek olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin Türkiye'nin sağlık okur-yazarlığı oranı toplumun yüksek eğitimli olmasına rağmen ilkokul iki düzeyinde. Her ülkenin sağlık okur-yazarlığı düzeyine göre sağlık iletişimi çalışması yapması gerekiyor." diye konuştu.

Oturumda Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiler Dursun "Organ Bağışı ve Naklinde Medya ve Etik", Show TV'den Pınar Erbaş "Gazetecilerin Organ Bağışı ve Nakliyle İlgili Habercilik Tecrübeleri: Türkiye", TVNET Sağlık Programcısı Ayşenur Asuman Uğur da "Olumsuz Haberleri Yönetmek: Türkiye Deneyimi" başlıklı sunum gerçekleştirdi.

Aralarında Arnavutluk, Bosna Hersek, Ukrayna, Gürcistan, İran, Gana olmak üzere 13 ülkeden 26 yabancı gazeteci ile DEİK Genel Sekreteri Mustafa Mente, TİKA Başkan Yardımcısı Mehmet Süreyya Er'in de katıldığı çalıştay, uluslararası teknik yardım ve iş birliği amacıyla hayata geçiriliyor.

saglik iletisimi
deniz sezgin
saglik okur-yazarligi
Yorum (4)
aydin sinal
Sayin Dr.Deniz Sezgin in söyledigi saglik okur-yazarliginin ilk okul seviyesinde sözünü sahsen ben tecrübelerimle yasadim,Benim frankfurt ve cevresinde iki senelik bir aile hekimligim calismam oldu,bu süre Alman kanunlarina göre genel tip uzmanligi ve muayenehane acma izni icin gereklidir.Calistigim muayenehanelere Türkiyeden gerek resmi hizmetle,gerekse kendi özel ticari amacla gelmis Almanyada yasayan pek cok Türkiyede yüksek okul mezunu kisiler hasta olarak gelirlerdi.Bu insanlarin yüksektahsil yapmalarina karsit hicbir tipbi bilgileri olmadigi,alman hastalarla karsilastirdigim zaman ilk okul mezunu isci almanlarin bile cok daha fazla tipbi bilgileri olduklarini gördüm yasadim.Tipbi gercekleri kabul etmedikleri gibi anlatilan ,aciklanan hususlara bile itibar etmedikleri es-dostun fikirleri onlar icin daha gecerli olduklarini esefle yasadim. O zaman demistimki" Türkiyede ilkokullaradan itibaren saglik dersi konulmali ve bir uzman hekim ders vermelidir,(nasilki benim zamanimda subaylarin verdigi askerlik dersi varsa)"Bilmem haksizmiyim?
13
Cevapla
Frankie Bellevan
İletişim Uzmanı Doç.Dr.Deniz Hanım'da da Maşallah ne Saç varmış öyle...!
9
Cevapla
Pepe
Bu sefer haklısın Aydın Sinal.
3
Cevapla
ömer hayyam
bizim millet okumayı sevmez, kendisine okunmasını sever ister dinler ister dinlemez... pisa sınavlarında boşuna, kendi dilimizde okuduğumuzu anlamada başarısız çıkmıyoruz... arife tarif gerekmez
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir