MEDİMAGAZİN - Türk Yoğun Bakım Derneği, Sağlık Bakanlığı’nın destek ve katılımıyla bugün “13 Eylül Dünya Sepsis Günü” farkındalığı oluşturmak adına 52 ilde ve 117 hastanede sağlık personellerine yönelik sepsis eğitimi verecek. Başlatılan eğitim kampanyası için sepsis eğitim paketi oluşturan Türk Yoğun Bakım Derneği, 206 eğitmenle birlikte gerçekleştirecekleri etkinlikte, 10 bin sağlık personeline ulaşmayı hedefliyor.
“En yaygın görülen ölüm nedeni, ama ayrılan bütçe çok az”
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Yerleşkesi’nde gerçekleşen “Sepsis Eğitim Kampanyası” basın toplantısında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Yoğun Bakım Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, dünya genelinde sepsisten her yıl 5,5 milyon ila 8 milyon kişinin yaşamını kaybettiğini ve yıllık hastane maliyetinin 27 milyon dolara kadar ulaştığını söyledi. Ünal, kanser için 2 milyar dolar, AIDS için 3 milyar dolar bütçe ayrılmasına rağmen, sepsise verilen 90 milyon dolar bütçenin çok az olduğunu aktardı.
Elektrik akımına kapılan selfie kurbanları kadar konuşulmayan ‘sessiz katil’
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Nurullah Okumuş, basına verdiği demeçte en az bilinen, en sık görülen, en fazla öldüren ve en çok maliyet getiren hastalığın sepsis olmasına rağmen, bu hastalık üzerine yapılan araştırmaların çok az olduğunu ifade etti. Okumuş: “Halk arasında kan zehirlenmesi olarak bildiğimiz bu tablo aslında benim tabirimle bir ‘sessiz katil’. Bu ölümler daha çok hastane köşelerinde çok hızlı gerçekleşen ölümlerdir. Bir trenin üzerinde selfie çekmeye çalışırken elektrik akımına kapılıp ölen kişiler kadar sosyal medyayı meşgul etmezler. Bu sebeple tanınırlılığı da çok azdır.” ifadelerini kullandı.
“Antibiyotik yazmayan doktor baskıya, şiddete maruz kalıyor”
Sepsisle mücadele de en büyük sorunlardan birinin antibiyotik direnci olduğuna değinen Okumuş, antibiyotiği iki ucu keskin kılıç olarak tanımladı. Doktorlarda hasta tarafından antibiyotik yazma baskısı oluşturulduğuna değinen Okumuş: “ Artık antibiyotik yazmayan kötü hekimdir anlayışından kurtulunmalı. Reçete yazmazsanız, hasta tarafından baskıya hatta şiddete maruz kalıyorsunuz. Eğer hekim arkadaşlarımız antibiyotik yazmıyorsa bir bildikleri vardır. Doktorlarımızda sosyal algıyla bir baskı olmasın, hekimlerimiz de doğru bildiği yoldan şaşmasın. O yüzden sağlık çalışanlarımızın bu konularda eğitilmeleri çok önemli.” dedi. Okumuş, son zamanlarda aşılamaya karşı artan kampanyalara da dikkat çekti:
“Enfeksiyonla mücadelede aşılama en önemli yollardan birisi. Ancak maalesef son zamanlarda toplumumuzda aşılamaya karşı bir direnç gelişti. Ben çocuğumu aşılatmayacağım, gerek yok diyen aileler göremeye başladık. Bu büyük bir tehlike.”.
