Medimagazin logo

Trans Yağ Farkındalık Projesi: Katılımcılar trans yağın hangi besinlerde olduğunu biliyor

Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, kanser, alerji, çeşitli damar hastalıkları ile kalp problemlerinin oluşmasına neden olan trans yağların yiyeceklerden tamamen kaldırılabilmesi için üretiminin de durdurulması gerektiğini söyledi
Kaynak: AA
Trans Yağ Farkındalık Projesi: Katılımcılar trans yağın hangi besinlerde olduğunu biliyor
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Prof. Dr. Dağlı, Sağlığa Evet Derneği ve Türk Kardiyoloji Derneği iş birliğiyle Levent'teki bir otelde düzenlenen "Trans Yağ Medya Çalıştayı"nda AA muhabirine yaptığı açıklamada, her iki derneğin ortak yürüttüğü "Trans Yağ Farkındalık Projesi"ne değindi. 

Proje kapsamında Börekçiler Derneği, Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD), Mutfak Dostları Derneği, baklavacılar ve çeşitli kurumların trans yağ kullanımının önlenmesi için kendilerinin sağlık elçileri olduğunu aktaran Dağlı, bu derneklerle hazırladıkları farkındalık videosuyla da halka ulaşmaya çalıştıklarını belirtti. 

Dağlı, projenin uluslararası alanda da dikkati çektiğini belirterek, "Yerel yiyecekler ve tatların sağlıklı, trans yağlardan arındırılmış yapılması önemseniyor. Hindistan'da ve başka çok yağ tüketen ülkelerde yemeklerinin içerisinde bu yağ olmazsa tadının bozulacağı iddiası var. Halbuki bizde Osmanlı'dan gelen 600 yıllık yiyecek türlerinin içerisinde sağlıklı yağ kullanma geleneği var. Dolayısıyla bunu vurgulayarak yerel lezzetlerin sağlıklı yağlarla yapılabileceğini vurgulamış oluyor mutfak ustaları. Son derece önemli." değerlendirmesinde bulundu. 

Sadece kalp sağlığının değil, kanserin, alerjinin, çeşitli damar hastalıkları ile kalp problemlerinin oluşmasına neden olan trans yağların yiyeceklerden tamamen kaldırılabilmesi için üretiminin de durdurulması gerektiğini dile getiren Dağlı, "Bu konuda mevzuatın çıkması lazım. Çok az kaldı, neredeyse koşuyu tamamlamak üzereyiz. Aralıka kadar mevzuatın tamamlanmasını bekliyoruz. Bütün dünyaya da başarımızı duyurmak istiyoruz." diye konuştu.  

"Koroner arter hastalığına bağlı 1 yıllık ölüm oranı yaklaşık yüzde 32"

Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, tıkayıcı koroner kalp hastalığına bağlı ölümlerin 2030 yılına kadar en önemli mortalite sebebi olacağını söyledi.

Türkiye'deki koroner kalp hastalığına bağlı ölüm oranlarının birçok Avrupa ülkesinden yüksek olduğuna dikkati çeken Okuyan, "Ani kalp krizi ve koroner arter hastalığına bağlı 1 yıllık ölüm oranı yaklaşık yüzde 32. Avrupa ülkeleri arasında ölüm oranları konusunda erkeklerde 2. kadınlarda 1. sıradayız. Kalp krizi geçirdikten sonra sağ kalan insanların hayatta kalma oranı normal popülasyona göre yaklaşık 15 kata kadar daha yüksek olabiliyor. Yani, kalp krizi geçiren her 4 kadından 1'i bir yıl içinde ölüyor. Her 5 erkekten 1'i de bir yıl içerisinde ölüyor." ifadesini kullandı. 

Kronik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin kontrol altına alınmaması ve 10 yıl içerisinde ülkenin yaşlı nüfus oranının da artış göstermesi halinde bulaşıcı olmayan hastalıklar ve bunlara bağlı ölüm ile iş görmezlik oranlarının yüksek seyredebileceğini vurgulayan Okuyan, bu hastalıklara sebep olan risk faktörleriyle mücadelenin ancak ulusal politikalar ve uzun soluklu stratejiler yoluyla başarıya ulaşabileceğini ifade etti.

 Açıkta satılan böreklerin trans yağ oranı araştırıldı

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Bolcal Ay ise trans yağ kullanımı konusunda kentin çeşitli ilçelerinde 2 farklı araştırma yaptıklarını aktardı.  

Prof. Dr. Ay, çalışmanın ilk ayağını oluşturan ürün analizini pastanelerde ve börekçilerde açıkta satılan börekler üzerinde gerçekleştirdiklerini belirterek, bunun için trans yağ kullanım riski daha yüksek olabilecek sosyoekonomik düzeyi düşük ve dezavantajlı ilçeleri seçtiklerini anlattı. 

Bu kapsamda, 8 ilçenin yine sosyoekonomik açıdan dezavantajlı 3 mahallesini saptadıklarına işaret eden Ay, "Her mahalleden ilk, orta ve lise düzeyinde 3 devlet okulu seçtik. Bu devlet okullarına gittik ve en yakınlarındaki pastane ya da börekçiyi tespit ettik. Oradan ürün satın aldık ve bu ürünleri TÜBİTAK'a analiz için gönderdik. Bu ilk aşamamızdı." dedi. 

İkinci aşamanın ise toplumun farklı kesimlerinin trans yağlara yönelik ne tür beslenme alışkanlıkları olduğuna yönelik yapıldığını anlatan Ay, "Bir besin içerisinde trans yağ olup olmadığını biliyorlar mı, tüketiminden kaçınıyorlar mı, etiketini okuyorlar mı bunları anlamaya çalıştık. Bu amaçla da ilk önce tıp fakültesi öğrencilerine soralım dedik. Bir de toplumun daha geniş kesimine sormak istedik. Bu sefer yüksek, orta ve düşük sosyoekonomik düzeyde 3 ilçe seçtik. Yine ilköğretim okullarına gittik. Okulda okuyan çocukların velilerine ulaşıp, trans yağ tüketimiyle ilgili tutumlarını, bilgilerini, davranışlarını sorguladık." diye konuştu. 

"Tüm börekler, trans yağ sınır değerinin altındaydı"

Pınar Bolcal Ay, araştırmanın analizi için topladıkları 72 börekten elde edilen bulgulara değinerek, "Tüm börekler, DSÖ tarafından önerilen trans yağ sınır değerinin altındaydı. 100 gram yağda 1 gram bulduğumuz sadece 2 örneğimiz var ki bu da sınır değerinin altında. Dezavantajlı bölgelerde de, özellikle okul yakınlarında çocukların trans yağa maruz kalmadığı görünüyor." 

Araştırmanın ikinci ayağını oluşturan ebeveynlerde trans yağ farkındalığına ilişkin sonuçları da aktaran Bolcal, şunları kaydetti:

"506 öğrenci velisi araştırmaya katıldı. Genelde anneler anketlerimizi doldurdu. Trans yağ kavramını daha önce duyma durumu yüzden 80'den fazla. Trans yağın hangi besinlerde olduğunu da biliyor katılımcılar. Sağlık risklerini de büyük ölçüde bildiklerini söyleyebiliriz. Fakat bu davranışa tam olarak yansımıyor. 'Ürün üzerindeki trans yağ düzeyini okurum.' diyenlerin oranı yüzde 23,4. Trans yağ düzeyi ürünü alıp almama kararımı etkiler diyenlerin oranı düşükken, bu tüketimden her zaman kaçınırım diyenlerin oranı yüzde 40'larda. Trans yağ mevzuatını destekleyeceklerini, yasal olarak bir sınırlandırılma gereksinimi olduğunu, devlet tarafından sürekli bir ölçüm ve kontrol yapılması gerektiği düşüncesine katılanların oranı da yüzde 90'ın üzerinde. Günlük sınır değerini bilenlerin oranı ise yüzde 3,4'tü." 

Prof. Dr. Pınar Bolcal Ay, trans yağ konusunu kadınların daha iyi bildiğine işaret ederek, yüksek sosyoekonomik ve eğitim seviyesinde olanların bu kavramı daha çok duyarak ve risklerini daha fazla bildiklerini kaydetti. 

Çalıştayda, "Dünya Sağlık Örgütünün Hedefi ve Önerileri", "Trans Yağ Nedir?", "Trans Yağ Kullanımının Kalp ve Damar Sistemine Etkileri", "Trans Yağların Çocuklarda ve Erişkinlerde Sağlık Etkileri", "Trans Yağa Bağlı Hastalık Yükü" gibi konular ele alındı. 

sağlığa evet derneği
türk kardiyoloji derneği
elif dağlı
pınar bolcal ay
trans yağ
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir