Medimagazin logo

Türk sağlık çalışanlarının, salgın sonrası gelişmiş ülkeler tarafından yüksek ücret sunularak çekilmeye çalışılabilir!

Polis Akademisi Başkanlığı raporunda, Türkiye'nin koronavirüse karşı başarılı mücadelesinde yer alan Türk sağlık çalışanlarının, salgın sonrası gelişmiş ülkeler tarafından yüksek ücret sunularak çekilmeye çalışılabileceği uyarısı yapıldı.
Türk sağlık çalışanlarının, salgın sonrası gelişmiş ülkeler tarafından yüksek ücret sunularak çekilmeye çalışılabilir!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Polis Akademisi Başkanlığınca hazırlanan raporda, Türkiye'nin yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı başarılı mücadelesinde ön safta yer alan Türk sağlık çalışanlarının, salgın sonrası gelişmiş ülkeler tarafından yüksek ücret ve uygun fırsatlar sunularak çekilmeye çalışılabileceği uyarısı yapıldı.

Salgının uluslararası düzeydeki muhtemel sosyoekonomik ve siyasal etkilerinin ele alındığı "Kovid-19 Salgını ve Sonrası Uluslararası Siyasette Süreklilik ve Değişimler" başlıklı raporda, Kovid-19'un, ABD-Çin rekabetine, Avrupa Birliği'nin (AB) yapısı ile Türkiye ve bölgeye etkilerine ilişkin değerlendirmelere yer verildi.

Kovid-19'un, askeri ve ekonomik düzeyde en büyük iki devlet olan ABD ve Çin'in içinde bulundukları rekabette geleneksel olmayan yeni bir kriz sürecinin başlamasına ortam hazırladığı belirtilen raporda, her iki devletin de Kovid-19'u birbirlerine karşı propaganda aracı olarak kullandıklarına işaret edildi.

Raporda, ABD ve Çin'in, virüse karşı tedavi üretim sürecinde Ar-Ge faaliyet ve bütçelerinde hızlı bir artışa gitmesiyle teknolojik yarışın hızlandığı aktarılarak, bu gelişmelerin, mevcut tartışmaların sürdürüldüğü yeni bir soğuk savaş başlangıcını da tetikleyici niteliklere sahip göründüğü kaydedildi.

"AB, değerler ailesi olmaktan ziyade rasyonel çıkar birliği olarak göründü"

Salgınla mücadele sürecinde uluslararası örgütlerin sessizliği ve yetersizliğinin, bu kurumlara olan güveni sarstığı ve varlıklarının sorgulanmasına yol açtığı belirtilen raporda, AB'nin de bu süreçten en ağır hasarı alan uluslararası aktörlerden biri olacağı düşüncesinin yaygın, kabul gören görüşler arasında olduğu bildirildi.

Raporda, şunlar kaydedildi:

"Avrupa Birliği'nin 'hukukun üstünlüğü' ve 'demokrasi' gibi temel değerleriyle çelişir biçimde sınırların kapatılması, tıbbi ekipman dolaşımını içeren ticari faaliyetlerin askıya alınması, hatta dışarıdan sipariş edilen tıbbi ürünlere hedef ülkeye ulaşmadan, diğer üyeler tarafından el konulması gibi kalıcı iz bırakabilecek yollara başvurulabilmiştir. Bu gelişmeler, AB'nin bir değerler ailesi olmaktan ziyade, tipik uluslararası örgütlerde olduğu gibi rasyonel çıkar birliği olduğunu göstermiştir. AB'nin en çok ihtiyaç duyulan dönemde dahi etkisiz kalması, üye ülkelerin süreçte yalnız bırakılması ve dayanışma gösterilememesi, salgın sonrasında üye ülkelerin daha çok tek taraflı politikalara yönelmesini beraberinde getirme potansiyeli taşımaktadır. Bu durumun, AB bünyesinde zaman zaman gündeme taşınan meşruiyet krizini daha da derinleştirebileceğini söyleyebiliriz."

"Türkiye Kovid-19 sonrası dünyanın önemli ülkelerinden biri olabilir"

Dünyada önemli ülkeler yardım talebinde bulunurken Türkiye'nin tedarikçi ülke olarak ortaya çıkmasının kamu diplomasisi açısından yararlı olduğu aktarılan raporda, Türkiye'nin 50'den fazla ülkeye tıbbi malzeme yardımında bulunduğu anımsatıldı.

AB'nin gevşemesi, iç gerilimler ve çekişmeler yaşamasının, Türkiye'yi bölgesel bir güç olarak daha da ileriye taşıyabileceği tespitinde bulunulan raporda, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin, salgınla mücadelesini başarıyla yönetmeye devam ederken, başta bölge ülkeleri olmak üzere gelen talepleri karşılamayı sürdürebilmesi halinde Kovid-19 sonrası dünyanın önemli ülkelerinden biri olarak yerini alacağı ifade edildi.

Salgının, Orta Doğu'ya yansımalarına değinilen raporda, oldukça zayıf ve halkına hizmet konusunda başarısız olan devletlerin "çökmüş devlet" statüsüne geldiği, bölgedeki göç olgusuna pandemiyle birlikte sağlık boyutunun dahil olduğu, salgınla mücadeleye yoğunlaşan İran yönetiminin, salgın kontrol altına alınamadığı sürece, bölgedeki vekalet savaşlarına ilgisini devam ettirmeyeceği tespitleri yapıldı.

Raporda, Orta Doğu'ya ilişkin şu uyarılarda bulunuldu:

"Orta Doğu'daki iç savaşlarda yer alan gruplara gerek ideolojik sempati, maddi çıkar beklentisi gerekse çeşitli ülkelerin yönlendirmesi neticesi farklı ülkelerden çok sayıda yabancı savaşçı katılımı söz konusu olmuştur. Bu kişiler kontrolsüz ve sağlıksız şartlarda bulunmaktadır. Salgın göreceli olarak kontrol altına alındıktan ve ülkelerine dönme şartları oluştuktan sonra söz konusu yabancı savaşçıların, transit ülke olarak kullanmaları muhtemel olan ülkemiz için salgında ikinci bir yayılma dalgasına neden olmaları riski vardır. Bu tür geçişlerin de sınırda tespit edilmesi ve yakalanması ülkemiz için diğer açılardan olduğu kadar salgın sonrasında sağlık boyutuyla da önemli hale gelmiştir."

Türkiye açısından Kovid-19'un tehdit ve fırsatları

Salgını kendi imkanlarıyla kontrol altına almaya çalışan devletler için salgın sonrası dönemde, uluslararası mekanizmalara güvenmekten ziyade kendi kendilerine yetme davranışının daha rasyonel bir seçenek olarak belirmesinin ihtimal dahilinde olduğuna işaret edilen raporda, Türk dış politikasının kurumsal güvenlik garantilerine gereğinden fazla yaslanmaması ve kırılgan ittifaklar sistemine hazırlıklı olması gerektiği belirtildi.

Kovid-19 sürecinin, Türk dış politikası açısından ortaya çıkardığı diğer fırsat ve tehditler şöyle sıralandı:

"Türkiye, salgın ile mücadele sürecini başarılı bir şekilde yönetmektedir. Başarıda, gelişmiş teçhizat ve altyapıyla donatılmış sağlık sistemi ve iyi eğitim almış tecrübeli sağlık personelinin kalitesi belirleyici olmaktadır. Dikkat çeken başarılı tecrübe neticesinde, salgın sonrasında Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, Türk sağlık çalışanlarını yüksek ücretler ve uygun fırsatlar sunarak çekmeye çalışabilirler. Sağlık güvenliğinde yakalanan başarılı konumun korunabilmesi için sağlık sektöründe iş gücünü tutabilecek önlemlerin alınması ihtiyacı doğabilir.

Türkiye'nin salgınla mücadele kapsamındaki dış yardımlara devam etmesi yerinde olacaktır. Devletlerin salgınla mücadelede yalnız kaldığı bu dönemde, yapılan yardımlar önemli yumuşak güç araçlarına dönüşebilir.

Salgın kapsamında AB kurumlarıyla sorunlar yaşayan İtalya, İspanya başta olmak üzere AB ülkeleriyle salgın diplomasisi yoluyla ilişkilerin geliştirilmesi önemlidir çünkü bu durum ilerleyen dönemlerde Avrupa ile ilişkiler ve Doğu Akdeniz jeopolitiği minvalinde Türk dış politikasının hareket alanını genişletebilir.

Gıda üretimi ve tedariki meselesinin stratejik bir mesele olarak ele alınması, Türkiye'ye gelecekte siyasi ve iktisadi yararlar sağlayacaktır.

Türkiye'nin etrafında oluşacak başarısız devletlerdeki otorite boşluğunun terör örgütlerince fırsata çevrilme riski mevcuttur. Böyle bir gelişmeye yönelik şimdiden önleyici planlamalar yapılması gerekmektedir."

kovid-19
Yorum (4)
murat uyan
Yazıda elle tutulur tek gerçek:" sağlık sektöründe iş gücünü tutabilecek önlemlerin alınması ihtiyacı doğabilir" Demek sağlık çalışanları değerli,amman kaçırmayalım diye önlem alalım öyle mi???? Yıllardır dilimizde tüy bitti:dr.lar yurtdışına kaçıyor,sağlıkçıya şiddeti durdurun,özlük haklarımızı,ücretlerimizi iyileşt,rin diye..
12
Cevapla
dr benzingen
15 yıldır süregelen dr düşmanlığı ve gittikçe itibarsızlaştırılan bu meslekte dil ve imkanı olan bence de durmaz artık!!!
19
Cevapla
Hakann
Allah aşkına söylediğinize önce kendiniz inanmanız lazım. Bu memlekette yıllardır doktorundan polisine, işçisinden hemşiresine herkes köpek gibi çalışıyor, Avrupa hangisine talip oldu. Adamlara beyin lazım işgücü lazım olsa ABD yıllar önce köleliği bitirip zencileri afrikaya göndermezdi. Hangi üniversitemiz dünya sıralamasına girebilmiş. Fosiller tutmuş köşe başlarını ne çalışıyor ne çalıştırıyor.
11
Cevapla
hemşire sag mem
3200 tl çalışmak isteyen gelsin: Hemsire sağlık memuru erkek hemşire işte budur yeri gelir hasta refakatçisi olur yemeği yedirir çayını verir yeri gelir hasta bakıcısi olur hastanın altını bokunu temizler banyosunu yaptırır yeri gelir hemşiresi olur gece gündüz tedavileri yapar ama kamuda en düşük maaşı alırlar bir maaş düşünün ki taşeron maaşı kadar 3200 TL buna kimse inanmaz değil mi hemen bodroyu göndereyim üstüne 1200 TL de sabit ödeme var herşey dahil 4400 TL bunca emeğe bunca çalışmaya bu kadar düşük maaş olabilir mi emekli olunca sadece aldığımız maaş üzerinden 3200 TL den maaş alacağız bayram yok haftasonu yok kış tatili yok gece yok depremde selde savaşta salgın hastalıklarda vbvb herşeyde göreve çağrılan görev yapan bizlere bu yapılır mı bu kadar düşük maaş verilir mi Nice kurum çalışanlarının en düşük maaşı 5000 TL den aşağı değilken masa başlarında tertemiz 8,5 mesaisini yapanlar dan daha düşük maaş alan biz sağlık çalışanları nin halini görmez misiniz ey devlet büyükleri maaslarimiz 3300 TL inanmıyorsanız bakın diyeceksiniz ki taşeron bile 2600 3000 TL alırken sizlerin maaşı gerçekten de bu kadar mı evet bu mesleklerden hemsirelikten sağlık memurlugundan uzak durun gidin bekçi olun 5000 TL polis olun 6300 TL astsubay olun 7000 TL öğretmen olun 6000 TL zabıta olun 5800 TL bir imam 4700tl ama sağlıkçı olmayın hayatınız i karatmayin ne geceniz ne bayramınız ne hafta sonunuz olur 3300 TL çalışırım bol ta temizlerim banyoda yaptırırım bulaşıcı hastalıklarla da uğraşırım diyen gelsin kimse artık hastanelerde çalışmak istemiyor masa başlarına kaçmak için yer arıyor kurum deiştirme için yer arıyorlar artık çalışanlar arasında da maas olarak özlük hakları olarak bir fark olmalıdır diyoruz biz hemşireler sağlık memurları olarak hastaları tedavi eden biribir ilgilelenlerle bizler hastalara mudahale etme tedavi etme hakları bile olmayanlar bir tutulmamalıdır
24
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir