Medimagazin logo

Üniversite hastaneleri Sağlık Bakanlığına bağlandığında daha mı iyi olacak?

10. TÜSAP Sağlık Hizmet Sunumu Vizyon Toplantısı, “Üniversite Hastaneleri” teması ile İstanbul Üniversitesinin ev sahipliğinde yapıldı. Üniversite hastanelerinin sorunlarının ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı toplantıda sorunların kaynağını sadece finansal nedenler olarak görmeyip bütüncül bir yaklaşım ortaya koymak gerektiği ve işbirliği ile çözüme daha hızlı ulaşılacağı vurgulandı.
Üniversite hastaneleri Sağlık Bakanlığına bağlandığında daha mı iyi olacak?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlık sektörünün liderleri, 10. TÜSAP Sağlık Hizmet Sunumu Vizyon Toplantısı için İstanbul Üniversitesi’nde, 12 Nisan 2019, Cuma günü biraraya geldi. Üniversite Hastanelerinin gündeme taşındığı toplantıya Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan Rektörler ve Akademisyenlerin yanı sıra Kamu, özel sektör ve STK yöneticilerinden 76 kişi katıldı.

İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliği ile Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurul Üyesi Prof. Dr. Necdet Ünüvar ve Üniversite Hastaneler Birliği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş’in ana konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurul Üyesi Dr. Ümmü Gülşen Öztürk, Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurul Üyesi Dr. Zülfiye Füsun Kümet, T.C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin, Sağlık Balkanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Dr. Abdulvahit Sözüer, TÜSAP Yürütmü Kurulu Başkanı ve Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın, Üniversite Hastaneleri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Özsarı, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak gibi sağlık sektörünün geleceğine katkı sunan isimler biraraya geldi.

 

 

Üniversite hastanelerinin sorunlarının sadece finansal nedenlerden kaynaklandığını düşünmek yerine konuyu geniş bir bakış açısı ile bütüncül olarak ele almak gerektiğinin vurgulandığı toplantıda, sağlık hizmetlerinin bir kamu hizmeti olduğu ve tüm tarafların işbirliği ile hareket etmeleri halinde sorunların çözümü noktasında yol alınabileceği belirtildi.

“Sağlıkta başarıyı ‘sağlık göstergeleri’, ‘vatandaş memnuniyeti’ ve ‘cepten harcamalar’ belirliyor“
İstanbul Üniversitesi’nin ev sahipliği ile yapılan TÜSAP Sağlık Hizmet Sunumu Vizyon Toplantısında Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurul Üyesi Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Türkiye’de sağlıkta dönüşümün tüm dünya için gerçek bir başarı hikayesi olduğu ve başarıyı “sağlık göstergeleri”, “vatandaş memnuniyeti” ve “cepten harcamalar” olmak üzere üç kıstasın belirlediğini kaydetti. Bu başarıyı elde etmek için fiziki yapı, ekipman ve insan gücünün önemli unsurlar olduğunu söyleyen Ünüvar, “Türkiye’deki yatak sayısının yüzde 18’i, yoğun bakım yataklarının yüzde 17’si ve muayene sayılarının yüzde 8’i üniversite hastanelerinden karşılanıyor” dedi. Üniversitelerin yapısal, işletme, finans ve çalışanlarla ilgili sorunlarına değinen Ünüvar, üniversite hastanelerinin sağlık sistemi içindeki yerinin net olarak belirlenememesinin ve sağlık hizmeti verirken kendilerine özgü bir kanunlarının olmayışının yapısal bir sorun olduğunu belirtti.

Üniversitelerle ilgili sorunların çözümlerine değinen Ünüvar , “Sağlık hizmeti, eğitim ve araştırmayı birbirinden ayırmaksızın, tüm bunları karşılayacak, kapsamlı, güncel ve çağın şartlarına uygun bir işletmecilik ile ilgili bir kanun ve teşkilat kanunu düzenlenmesi; döner sermaye yükünün kaldırılması; politik aksa uygun SUT fiyatlarının güncellenmesi ve bunun katsayısının hizmet sunan kurumlara uygun hale getirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.

“Bütüncül yapılanma reformu içinde olmak gerekiyor”
Üniversite Hastaneler Birliği Başkanı ve Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, sağlıkta bütüncül bir reform içinde olmak gerektiğini belirtti ve geri ödemelerle ilgili reformlardan bahsederken “Gelir esaslı global bütçe olmaz, gider esaslı global bütçe olur” dedi.İşbirliği, ortak tedarik ve yerlileştirme gibi başlıklara odaklanmak gerektiğini ifade eden İbiş, yerlileşmenin önündeki en önemli engelin üniversite hastanelerine uygulanan uygulama modeli olduğunu belirtti.

 

 

Türkiye’nin sağlıkta geleceğine dair olası sorunlar arasında “nitelikli insan yetiştirilmesi” ve “insan kaynağı yetersizliği” konularına dikkat çeken İbiş, bir yandan Türkiye’nin en başarılı gençlerinin sağlık alanına yönlendirilirken diğer yandan nitelikli insan kaynaklarının küstürüldüğünü söyledi.
Üniversite hastanelerinin sağlık hizmeti sunumunda verimliliğine ilişkin açıklamalarında 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı yıllık programında yer alan ve sağlık kuruluşlarına göre muhtelif göstergelerden 2017 yılı yatak doluluk oranlarına dikkat çeken İbiş,” Sağlık Bakanlığı hastaneleri yatak doluluk oranı yüzde 69’u, özel hastaneler yüzde 61,4’ü, üniversiteler ise yüzde 73,4’ü gösteriyor. Yine ameliyat sayısının müracaat sayısına oranına bakıldığında Sağlık Bakanlığı hastaneleri 0,7, özel hastaneler 2,1 ve üniversiteler ise 2,1 olarak önde yer alıyor. Üniversite hastaneleri var olan sıkıntılara rağmen ileri uygulamalarını başarıyla gerçekleştirmektedir. Üniversite hastaneleri bölgelerinde diğer devlet hastanelerinden çok sayıda komplike hasta sevklerini yoğun bir şekilde almakta ve bu hastalara ileri ve nitelikli tedavi hizmetini başarıyla vermektedir. Üniversite hastanelerinin yatak doluluk oranları yönünden diğer kamu hastanelerinden belirgin yüksek düzeyde olduğu görülmüştür” şeklinde konuştu.

Üniversite hastaneleri olarak görevlerini yerine getirme çabası içinde olduklarını kaydeden İbiş, “Elbette ki uzmanlaşma, araştırma faaliyetlerin derinliğine ne kadar gidilebiliyor konuşulabilir, tartışılabilir ama o derinliğe gidebilmenin yollarını ortaya koymalıyız. Elbette ki yeniden yapılanma kalite, verimlilik ve ileri uygulamalar esasında olmalıdır. Ancak üniversite hastanelerini üzen en önemli unsur her lafın başında ‘üniversite hastaneleri kötü yönetiliyor’ denilmesidir. Niye kötü yönetiliyoruz, bir türlü anlayamadık. Aramızda farklılıklar olabilir. Eğer konu maddi ise, elbette ki gelir esaslı fiyatlar, SUT fiyatları 10 yıldan fazla süre içinde güncellenmemişse, hala 10 yıl önceki birim fiyatlarla alınıyorsa, asgari ücret 5 katına çıkmışsa, genel giderler 5 katına çıkmışsa ve üzerine de size yük binmişse yönetemezsiniz. Bugün büyük üniversitelerde yeni taşeron yasası ile 2500-3000 kişinin maaşını üniversitenin kendi döner sermayesinden sağlanıyor. Hemşire, hasta bakıcı verilmiyorsa ne yapacaksınız? Hizmeti götürmek için döner sermayeden alacaksınız” dedi.

Sağlık sistemi içinde üniversite hastanelerinin eğitim, araştırma ve hizmet sunumunda rol ve sorumluluklarının tanımı dahi olmadığını kaydeden İbiş, “Sağlık Bakanlığı, üniversite hastaneleri, tüm hastaneler, tedarikçiler hep birlikte düşünerek geleceği iyi tasarlamamız gerekiyor. ‘Üniversite hastanelerini Sağlık Bakanlığı’na bağlayalım.’ Temel başlığımız bu… Bağlanmasında bir sorun yok, bağlanabilir ama bağlandığı zaman daha iyi olacak mı? Daha iyi olacak nedir? Hep birlikte buna ikna olalım. Çünkü hepimiz aslında aynı taraftayız. Artık bundan sonra üniversitelerde kötü yönetimi biz söyleyeceğiz. Ne hikmetse üniversite hastanelerinin bütün yöneticileri, rektörler dahil hepsi kötü… Bu konuşmaları bir tarafa koymak lazım. Sağlık Bakanlığı hastaneleri de üniversite hastaneleri de bizim. Hepsi bu toplumun malı, hepsi de kamu hizmeti üretiyor. Özel hastaneler de bizim, o da bir kamu hizmeti yürütüyor. Dolayısıyla hepsine bütüncül bir bakış açısı ile bakmak gerekiyor” diye konuştu.

“Üniversite hastaneleri sadece birer hastane değil, insan kaynağının da yetiştiği kurumlardır”
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, üniversite hastanelerinin sadece birer hastane olmayıp aynı zamanda gelecekteki sağlık hizmeti ve politikalarını belirleyecek ve yürütecek olan güçlü insan kaynağının da yetiştiği eğitim kurumları olduğuna vurgu yaptı.
Özellikle akademik kadrosu güçlü olan üniversite hastanelerinin hem eğitim kurumu olduğu hem de sağlık hizmetinin sunumunda da özel bir hizmet sunduklarının hatırlanmasını ve bundan sonraki politikaların da bu hassasiyetle şekillendirilmesini beklediklerini dile getiren Ak, “Özellikle araştırma üniversitesi olmuş olan üniversitelerin hastanelerinin artık 3. basamak bile diyemeyeceğimiz, son kapı olarak hizmet gördüğünü belirtmek isterim. Biz kendi üniversitemiz bakımından bir komisyon kurarak, sadece söylem olarak değil de, daha somut olması bakımından bir tespit yaptırdık. Şu anda İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinde yatan hastaların yüzde 80’i ilk giriş olarak değil, başka bir kurumdan yönlendirilerek hastanemize gelmiş hastalardır. Bu bir gerçeklik olmakla birlikte bizim için de gurur verici bir konudur. Son ümit kapısı olarak bu kişileri ağırladığımızı belirtmek isterim” diye konuştu.

“Sağlık Bakanlığı hastanelerinde erişimi kolaylaştırınca üniversiteye sadece nitelikli hastalar kalmış”
T. C. Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, toplantının sonunda yaptığı konuşmada toplantıyı değerlendirerek işbirliği konusunun öne çıktığını belirtti. Devletin bakış açısı ile bakıldığında devletin gerçekten hastaya sahip çıkana sahip çıktığını söyleyen Birinci, “Sağlık Bakanlığı hastanelerinde erişimi kolaylaştırınca üniversiteye sadece nitelikli hastalar kalmış. Zorda kalınca gitmek zorunda kalan insanlar üniversiteye gelmiş. Bu da doğal olarak hastanenin tüm maliyetlerini, işletme maliyetleri ve frekans başına maliyetlerini çok artırdığı için hastanenin işini zorlaştırmış. Bugün baktığımızda mevcut durumda bu fiyat politikası ile sürdürülemeyeceğini kabul ediyorum. Ancak şunu da kabul etmek lazım; paranın iyi olduğu zamanlarda da işletme problemdi” şeklinde konuştu.

“Durumumuzdan memnun değilsek bir çıkış yolu bulmak zorundayız”
TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı ve Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın, üniversite hastanelerinin dünyada belirgin bir modeli olmayıp her ülkenin farklı bir model ile yönetmeye çalıştığına dikkat çekti. Kendi kültür yapımız içinde durumumuzdan memnun değilsek bir çıkış yolu bulmak zorundayız diyen Aydın,“Sonuçta eğer olayı sadece bir finans sorunu ya da yönetim sorununa indirgemeyip daha kapsamlı, geleceğe taşıyacak bir çözüm ve bir reform hayal ediyorsak önce hepimiz kendimizi eleştirerek başlamalıyız. Eğer kendimizi eleştiremezsek geleceğe yönelik bir reform da tasarlayamayız” diye konuştu.

“Katılımcıların değerli katkıları ile toplantının raporu oluşturulacak”
Üniversite Hastaneleri Derneği Genel Sekreteri ve Acıbadem Üniversitesi Sağlık Yönetimi Öğretim Üyesi Prof . Dr. Haluk Özsarı, TÜSAP’ın bu toplantı ilesektörü 12. kez buluşturduğunu belirterek, “Bu toplantımız TÜSAP’ın şu ana kadar yaptığı 10’u vizyon toplantısı ve 2’si zirve olmak üzere 12. toplantısı oldu. Prof. Dr. Sabahattin Aydın Hocanın Yürütme Kurulu Başkanlığı’nda Dr. Şuayip Birinci, Dr. Reşat Bahat, Doç. Dr. Haluk Özsarı, Turgut Tokgöz, Ufuk Eren ve Feyzullah Akben olmak üzere TÜSAP üyeleri olarak herkese çok teşekkür ediyoruz. Toplantımız sürecinde çok değerli katkılar oldu. Bu toplantının raporunu okuduğunuzda bu değerli katkıları eminim çok daha iyi anlayacağız.” diye konuştu.

“Umarım Ankara’da bu işler hızlı bir şekilde eylem planlarına alınır”
TÜSAP Sağlık Hizmet Sunumu Vizyon Toplantısının moderatörü Prof. Dr. Yunus Söylet ise bu toplantının çıktıları da dikkate alınarak bir eylem planı oluşturulmasını ümit ettiğini belirterek şunları söyledi: “TÜSAP Toplantılarında bu kadar değerli bir topluluk sık sık biraraya gelerek, benim de zevkle okuduğum ve çok şeyler öğrendiğim raporlar hazırlıyor. Burada görevleri itibari ile de bu işleri aslında düzeltebilecek arkadaşlarımız da var. Umarım Ankara’da bu işler hızlı bir şekilde eylem planlarına alınır. Bundan en büyük memnuniyeti duyacaklardan biri de benim. Her ne kadar 10 yıldır aynı şeyleri söylüyor olsak bile küçük de olsa adımlar atıldı.”
 

tusap
üniversite hastaneleri
erkan ibiş
sabahattin aydın
şuayip birinci
Yorum (6)
Ali Rıza Aktaş
Saygı ve sevgilerimle Üniversite hastanelerinin öğrenci yetiştirme görevleri var. Devlet hastanelerinden farklı maliyetleri ve Hocaların bu konuda zaman ayıretmeleri gerekiyor. Eğitim için hocaların yeteri kadar zaman ayırt ettiğini düşünüyormusunuz? SUT'un uzun süre güncellenmediği muhakkak ve olumsuz katkılarıda kesin. Maliyet azaltmak için ihalelere ortak girmek sağlık bakanlığnın Sağlık endüstriyel marketi oluşturması palyatif ve rahatlatıcı çözüm getirme çabası çok olası değil sonuçlarda muhtemelen böyledir. Asıl konu şu kullanılan Sağlık endüstriyel ürünleri üretiminde proplem var. Yerli firmlar çok az katma değer ile üretebiliyor çoğu üretiyormuş gibi yapıyor. İlaçta, Aşı da, Serum da, cerrahi malzeme, protezler,Tıbbi cihazda efektif bir üretim yok. Bu ürünlerin maliyetlerinin düşürülmesinin ne katkı sağlayacağını hiç hesapladınız mı? Bunların üretim bilgisini sağlayacak bir Multidisipliner iyi kurgulanmış bir enstitütiye ihtiyaç var. Mevcut üniversitelerdeki lisans ve Yüksek lisans,doktora, uzmanlık eğitimlerindeki kurgu ile bu mümkün değil. Üniversite hastanelerindeki eğitim tanı ve tedaviye yönelik, Üretim için farklı bilgilere sabıra ve ekibe ihtiyaç var. Türkiye de hiç bir firma bu sabrı istikrarı sağlayamaz. Kendi hastaneme ,kendi şehrime avantaj sağlayım, dar kadroların verdiği projeler ile knowhow üreteyim girişimleri tekrar eden ve uzunca süre denenmiş sonuca ulaşılmamıştır. Bilim uygun sosyal ortamlarda filizlenir. Türkiye deki en önemli akademisyen olma motivasyonu nedir? Multidisipliner bir ekiple oluşturduğumuz değer var mı? Kişiler ile olmaz medeniyetin en büyük ölçüsü organize olmak multi disipliner olmaktır. Yoksa havan da çok su döveriz. Saygı ve sevgilerimle
17
Cevapla
Uzm Dr
TDK’nın web sitesinde üniversite kelimesinin açıklması: Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim kurumu, darülfünun ‘Bilimsel özerkliğe’ sahip olmasıyla başlayan bir açıklama yapmış TDK. Üniversite hastanesi nasıl siyasilerin yönettiği bir kuruluşa bağlanabilir? Günümüzde rektörlerin seçimi dekanların atamaları çok tartışılabilir ama yine de bir üniversite için özerklik çok önemli. Başka birşey yazmaya gerek yok sanırım.
16
Cevapla
se
Hizmet hastaneleri ile üniversiteler birbirlerine destek olabilir, ancak bu daha çok eğitme şeklinde olmalı. Üniversitelerde bilim üretimi ve dünya tıbbını yakından takip edip. uygulama ve bu kazanımları devlet hastanesi doktorlarına eğitimler şeklinde aktarması yeterlidir. Performans sistemine dayalı tıp uygulamaları derhal kaldırılmalı, bu sistem üniversiteleri de enfekte etmiş durumda. Üniversiteler kar yapmak üzere dizayn edilmiş kurumlar değildir.
8
Cevapla
DAŞ MEMED
Kıymetli Okuyucu…. 1-kanun koyucu tıp fakültelerini asli olarak pratisyen hekim yetiştirsin diye kurmuştur.bunun yanında ikinci olarak uzman hekim yetiştirmek-araştırma yapmak ve 3.basamak sağlık hizmetlerini de pratisyen hekim ve uzman hekim yetiştirirken pratik yapmak için icra etmek..de asli görevleri arasındadır. 2-ama bugün tıp fakültelerinin çoğu asli görevlerini unutmuş tıp fakültesi hastaneleri sadece hocaların özel muayenehanelerine dönmüştür..sadece “ameliyat yap cebe para at” mantığı fakülteleri asli görevinden uzaklaşmıştır 3-kanun ve yönetmelikler hep hocaların cebine göre yorumlanmış ve performans-özel muayene adı altında cepler doldurulmuştur..devletin MR tomografı cihazları boş yatıyorken üç aya gün verilmiş..özel muayane ücreti yatınca ertesi gün MR çekilmiştir..her bölüm böyle bir numara bulmuş cebini doldurmuştur 3-fakültelerde asli unsur pratisyen hekim yetiştirmesine katkı sağlamak olması gerekirken fakülte yönetimi sadece klinik bilim hocalarından seçilmiş temel bilim hocalarının bütün özlük hakları budanmıştır..neticede çoğu yerde temel bilimlerde bir profesör 2 bin tl performans alırken bunun tam yirmi katı performans alan klinik hocaları türemiştir..tıp fakülteleri 6 yıllıktır..3 yılı öğrenci yetiştirme temel bilimler hocaları tarafından verilmektedir..ama temel bilimler hocaları dışlanmaktadır… 4-bir kurumda performans dağıtılrken 1,2,3 kat fark olabilir ama kaydır kudur 20 kat fazla olamaz !..bunu yapmak için tıp fakültelerinde fakülte ve hastane yönetimine temel bilimlerden hoca almıyorlar..kanun ve yönetmeliklerde yetkilerini kötüye kullanarak klinik hocaları için en yüksek sınırı temel bilimler için en alt sınırı tatbik ediyorlar.. 5-netice olarak..üniversite hastaneleri klinik hocalarının çiftliği olma yağmasından kurtarılmalıdır..!..nasrettin hocanın dediği gibi dünya tersine dönerse belki altı üstünden iyi çıkar..üniversite hastaneleri acilen sağlık bakanlığına devredilmilidir…!
39
Cevapla
dr
Şüphesiz daha iyi olacak.Adeta babalarından kalan miras gibi kullandıkları üniversite hastaneleri tamamen ve tamamen bu ihtirasının kurbanı olan kişilerden alımalı ,zulüm bitmeli.Yeter artık.Sağlık Bakanlığı cesur olsun.Bağırma,çığırmalara kulağını tıkasın.Hiç zerre tolerans etmeden ve acımadan bu hastaneleri çiftlik olmaktan kurtarsın. ÖNERİLER... 1.KÜRSÜ BAŞKANLARINA İDARİ HİÇBİR GÖREV VERİLMESİN.SADECE EĞİTİM İLE İLGİLENSİN. 2.HASTANE PERSONELİ; SAĞLIK BAKANLIĞI PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞINA BAĞLANSIN.VE NORM KADRO ÜNİVERSİTE HASTANELERİNDE TAM OLARAK UYGULANSIN. 3.HASTANE MEDİKAL MALZEME ALIMLARINA BİR DÜZEN GELSİN.SARF OLUNMAYAN MALZEMENİN ALIMI YAPILMASIN.HAYALİ SARF GÖSTEİLMEMESİ İÇİN TEDBİR ALINSIN. 4.KÜRSÜ BAŞKANLARI POLİKLİNİK YAPSIN VE BUNA BAHANE ÜRETMESİN.ORASI KRALİYET DEĞİL ONLARDA KRAL VE KRALİÇE DEĞİL.
59
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir