Ülkemiz için de durum çok farklı değildir. Sağlık politikaları hep göz önündedir. Yönetim başarı kriterlerinden biri de sağlıkta memnuniyet kabul edilmektedir.
Bazı iddialı rakamlara göre %20 ama en azından %10 dolayında siyasi iktidarların başarısına katkısı olduğu, ileri sürülmektedir.
Ülkemizde son zamanlarda sağlık politikalarının iyiye gitmesine kriter olarak gösterilen ölçütlerden biri, belki de en önemlisi, “hekime başvuru sayısı” artışıdır. Hekime başvuru sayısının, vatandaşın sağlık hizmetlerine ulaşabilirliğinin bir göstergesi olduğu söylenmektedir. Başvuru sayısının artması ile vatandaş memnuniyetini artıracağı iddia edilmektedir.
Bu tezleri çürüten veriler Avrupa Komisyonun yaptığı çalışmadan geldi. Avrupa Komisyonu, içinde Türkiye’nin de yer aldığı ülkelerde insanların yaşadıkları çevreden memnuniyetini araştıran bir çalışma yaptı. Araştırmadaki konulardan biri de sağlık hizmetlerinden duyulan memnuniyetti.
Avrupa Komisyonu tarafından her üç yıl da bir yapılan bu çalışma yıllar içinde değişimleri ortaya gösterebilmekte, iyiye veya kötüye gidişleri çok rahat ortaya koyabilmektedir. 2015 Mayıs ve haziran aylarında yapılan bu yeni çalışma, 2012 yılında yapılan çalışma ile karşılaştırmalara da yer vererek, verileri objektif olarak gözler önüne sermektedir.
Bu çalışmaya göre Türkiye’de sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı %10-15 arasında düşmüştür.
Oysa 2012 ile 2015 arasında yıllık hekim başvuru sayısı 8.2 den 8.4 e çıkmıştır. Eğer hekime başvuru sayısı artması ile hasta memnuniyeti arasında bir ilişki olsa idi memnuniyet oranının artması lazımdı. Ama tam tersine azalma olmuştur.
OECD Ülkeleri hekime başvuru ortalamasının 6.7, gelişmiş Kuzey Avrupa ülkelerinde ise 3 ile 4 arasında değiştiği düşünülürse, ülkemizde 8.4 başvuru oranının ne kadar yüksek olduğu görülebilmektedir. Ülkemizde geçerli olan mantığa göre hekim başvurusu bize çok az olan bu ülke insanlarının çok daha memnuniyetsiz olması gerekirdi.
Bu durumda bu memnuniyetsizliğin artışındaki irdelemek gerekir.
Aslında çok uzun araştırmaya gerek olmadan mevcut veriler teşhis koymak için yeterlidir. Nitelik aramadan sadece sayı olarak muayene sayısını artırmanın getirdiği kısa vadeli sanal bahar dönemi sona ermiştir. Ülkemizdeki muayene sayılarını ve sağlık çalışanı sayısını bir arada değerlendirdiğimizde çıkan şudur: ülkemizde hastalar için vakit ayırmak imkansızdır. Hastalar hak ettikleri süreler ile hekimler ile görüşememekte, dertlerini anlatamamaktadır. Hastalar, sıramatiklerde artan numaralar olarak kalmaktadır.
Sağlık hizmeti sunanlar da bu durumdan rahatsız olmaktadır. İdarenin “ne yapın, edin; muayene saysını arttırın” baskısı altında verimsiz ve isteksiz çalışmaktadır. Hizmet sunanın mutlu olmadığı bir sistemde sağlık hizmeti alanların mutlu olacağını düşünmek hayalperestlik olacaktır.
Sağlık politikaları ile ilgilenen herkesin bildiği, dillendirdiği bu gerçeği Bakanlık yetkililerin görmemesi imkansızdır. Ama siyasi iradenin isteği ile aynı politikalar devam ettirilmektedir.
Sağlıkta memnuniyetin artırılması için, hala yıllık hekime başvuru oranının artacağı varsayılarak hazırlıklar yapılmaktadır. 1. Basamakta akşam nöbetleri konulmakta, 2. Basamakta akşam poliklinikleri hazırlanmaktadır.
Hekim başvuru sayımızın biraz daha artacağı kesindir ama korkarım ki hasta memnuniyet oranı daha da düşecektir.
Hasta memnuniyet oranının düşmesinin sonuçları ülkeye nasıl yansır, onun için de bekleyip görmek lazım.
Dr. Lütfi TİYEKLİ
Aile-Sen Başkanı