Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 29 Mayıs 2014 tarihli ve 29014 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"te yapılan değişiklik yapıldığını anımsattı.
İlgili yönetmelikte yer alan maddeye göre, analiz sonucunda üründe yüzde 0,9 ve altında GDO tespit edilmesi halinde bu durumun GDO bulaşanı olarak değerlendirileceğinin, ayrıca bir başka maddeye göre GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünlerin onay amacına uygun olarak kullanılabileceğinin belirtildiğini ifade eden Çolak, "Yüzde 0.9 ve altındaki değerler hiç de azımsanacak miktarlar olmadığından, ilgili maddelerde belirtilen ifadelerin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir" dedi.
Çolak, "Bu yönetmelik ile Biyogüvenlik Kurulu'nun bugüne kadar sadece hayvan yemi amaçlı izin verdiği GDO'lu 14 mısır ve 3 soya çeşidinin artık bebek maması da dahil olmak üzere gıdaların içinde yer almasının önünün açıldığını" öne sürerek, şunları kaydetti:
"Yönetmelikte yapılan düzenleme Biyogüvenlik Kanunu'na aykırıdır. Zira, kanunun 'Yasaklar' başlıklı 5. maddesinin (d) fıkrasında 'GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanımının' yasak olduğu açıkça belirtilmektedir. Buna karşın yönetmelikte hiçbir ayrım yapılmadan 'GDO bulaşanı' kavramı getirilerek gıdalarda yüzde 0,9 ve altında onaylanmış GDO bulunmasına izin veriliyor olması kanuna aykırılık teşkil etmektedir.
Kanunun izin vermediği bir konu, yönetmelikle izinlendirilmiştir. Oysa Biyogüvenlik Kurulu'nun gıda amaçlı izin verdiği hiçbir GDO yoktur."
-GDO neden tehlikelidir?
GDO'lu ürünlerin kullanımı halinde ortaya çıkabilecek istenmeyen pek çok neticeler olduğuna dikkati çeken Çolak, "Örneğin, GDO'lu gıdaların üretimi sırasında kullanılan çok sayıda kimyasal maddenin tüketilmesine bağlı olarak, oldukça ciddi boyutlarda olabilecek, hatta ölümlere neden olabilecek yan ve toksik etkilerin (alerjik tepkiler, mutajenite, karsinojenite ve teratojenite gibi) ortaya çıkma olasılığı bulunmaktadır" uyarısında bulundu.
Çolak, olası etkilere ilişkin şu bilgileri verdi:
"GDO'lu gıdaların üretimi sırasında kullanılan antibiyotiklere karşı, bu gıdaları tüketenlerde direnç kazanılabilir. Doğada patojenik özellikleri artmış mikroorganizmaların ortaya çıkması söz konusu olabilir. Başta insanlar olmak üzere canlılar üzerinde zararlı etkiler gösterebilir. Yararlı canlıların yok olması ve zararlı canlıların ortaya çıkması sonucunda ekolojik dengede bozulma olabilir. Gen aktarılması sırasında istemsiz gen kaçışı olayı olabileceğinden dolayı, kontrolsüz bir biçimde özellikleri ve etkileri yeterince bilinmeyen yeni GDO'lu ürünlerin ortaya çıkma olasılığı mevcut olabilir. Besinlerin çeşitli hastalıklara karşı koruyucu etkilerinde azalma görülebilir. Sosyal, kültürel ve ekonomik riskler (din ve etik açıdan sorunlar, maliyet artışı, dışarıya ve az sayıdaki belli üretici firmalara bağımlılık vb.) olabilir."
Çolak, sağlığı tehdit eden her şeyin koşulsuz yasaklanması ve reddedilmesi gerektiğini bildirdi.
GDO'ların başta çocuklar gibi hassas popülasyonlar olmak üzere insanlarda ve çeşitli canlılar üzerindeki etkileri ve ekolojik denge açısından güvenilirliği kanıtlanmadan, ayrıca gerekli yasal düzenlemeler yapılıp gerektiği gibi uygulanmadan tüketilmelerinin son derece sakıncalı olduğunu belirten Çolak, "Hayvan yemleri de dahil her türlü üründe GDO ve GDO'lu ürünlerin yasaklanması gerekirken doğrudan insanların kullandığı ürünlerde GDO kullanılması kabul edilemez bir durumdur. Dolayısıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yanlıştan acilen dönmelidir" diye konuştu.
