Programa Dr.Yavuz Dizdar’ın yanısıra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof.Dr.Hasan Yazıcı, Türk Cerrahi Derneği Başkanı Prof.Dr.Seher Demirer, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji AD Başkanı Prof.Dr.Yağız Üresin ile Gögüs hastalıkları uzmanı Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta katıldı.
'KİTABIMIN ÇOK OKUNMASINI İSTİYORUM'
Dr.Yavuz Dizdar program başında hekimlerin vicdanıyla ilgili yaptığı açıklamalardan bu kadar tepki görmeyi beklemediğini ifade ederken, vicdanla kastın kediye köpeğe gösterilen vicdan olduğunu da belirtti. Daha önce de kitap çıkardığını ancak bu kitabının özellikle gençlerin okumasını çok önemsediğini belirten Dr.Yavuz Dizdar, kitabın çok okunması için elinden geleni yapacağını ifade etti.
HEKİMLER VİCDANIYLA HAREKET EDER
Prof Dr. Seher Demirer ise konuşmasında hekimlerin her zaman vicdanlarıyla hareket ettiğini, medyaya yapılan açıklamarda daha duyarlı olması gerektiğini ifade ederken, malpraktis ve komplikasyon ayrımının önemine dikkat çekti. Hekimlerin öngörülebilir tıbbi sonuçlardan olan malpraktis konusunda sanki tıbbi hataymış gibi sorumlu tutulduğunu belirten Prof. Dr.Demirer, bu konuda hem medyanın hem de hukuk adamlarının daha dikkatli davranması gerektiğine işaret etti. Hekime şiddet konusunda ise Prof.Dr.Seher Demirer hastanelerdeki herseyini sorumlusunun hekimlermiş gibi gösterilmesine tepki göstererek “ Hekimler sadece hizmet sunuculardır, hizmeti vereni yıpratırsanız hizmet alamazsınız.” dedi.
HEKİMLERİN İLAÇ FİRMALARIYLA ÇIKAR MÜNASEBETİ VAR
Konuşmasına tüm kitaplarının tanıtımını yaparak başlayan Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta ise "İlaç firmaları ve tıp endüstrisi ile alakası olmayan çıkar münasebeti olmayan hiçbir hekim olduğunu ben zannetmiyorum" derken, hekimlerin ‘aşırı teşhis’ koyduğunu, bunun da tıbba güveni azalttığını vurguladı.
Daha önce “Hasta olduğunuz zaman, mutlaka hemen, hiç gecikmeden doktora gidin, muayene parasını ödeyin; çünkü doktorunuzun yaşaması lazım. Reçetenizi alın, eczaneye gidin, ilaçları alın, parasını ödeyin; çünkü eczacının da yaşaması lazım. Eve gelin, ilaçların hepsini çöpe atın; çünkü sizin de yaşamanız lazım.” Diyerek hekimlerin tepkisini çeken Prof.Dr.Küçükusta, hasta olduğunda meslektaşlarına gittiğini ve ilaç yazdıklarında da kullandığını dile getirdi.
TIP KARŞITLARI 'GURU'LARLA ÇALIŞIR
Prof. Dr. Yağız Üresin ise "Tıbbın alternatifi yoktur, Tıp bilimsel ve bilim ile çalışır. Bilimsel metodlarla bu dünyayı anlarız’ derken Türkiye’deki ’tıp karşıtı’ grupların tüm dünyada olduğunu belirtti. Tıp karşıtı grupların ‘guru’larla çalıştığını, nasıl ilaç endüstrisi varsa tıp karşıtı kişilerin de arkalarında ekonomik olarak büyük motivasyonlar olduğunu vurguladı. Bilimsel temellerden yoksun popüler görüşleri savunan tıp karşıtı grupların, genel doğruları da belirterek büyük destekçi gruplara sahip olduğunu belirten Prof.Dr.Yağız Üresin “Bizim derdimiz burada ne kadar iyi göründüğümüz, haftaya nereye çağırılacağımız, kitabın kaç satacağı değil” dedi. Her uzmanın kendi alanlarında yorum yapması gerektiğine vurgu yapan Prof.Dr.Üresin’in ‘Ben tavuk yiyip yemeyeceğimi Yavuz’a sormam, o bir radyasyon onkolojisi uzmanı’ demesi de dikkat çekti.
HEKİMLER VERİLERLE KONUŞMALI
Prof.Dr.Hasan Yazıcı ise hekimlerin açıklamalarını yaparken bilimsel verilerle konuşması gerektiğini belirtti. Hem D vitamini hem de otizmle ilgili konuda özellikle Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta’ya ‘yüklenen’ Prof.Dr.Yazıcı, hastalıkların yüzde 60’ına sadece fizik muayene ve anamnezle teşhis konulduğunu ancak şu andaki sistemin buna izin vermediğini belirtti.
Programın sosyal medya yansımasında ise Dr.Yavuz Dizdar ve Prof.Dr.Küçükustanın tıp karşıtı gibi, Prof. Dr. Yağız Üresin, Prof.Dr.Hasan Yazıcı ve Prof.Dr.Seher Demirer’in de tıbbı savunanlar gibi algılanması dikkat çekti.