Dr. Aydın Gökşin sosyal medyayı, hekimliği ve hekimlerin sosyal medyada nasıl var olması üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Gökşin sosyal medya ile olan iletişimin önemli noktalarına dikkat ettiğini de söyleyerek hekim olarak sosyal medyada var olmanın da belli kriterleri olması gerektiğini savunuyor.
“Böbreklerim çalınmasın diye İnternet arkadaşlıklarıma dikkat ediyorum”
Gökşin sosyal medya ile tanışmasını anlatırken özel bir ilgisi olmadığını hala da büyük bir tutku ile sosyal medyaya bağlı olmadığını aktararak şunları ekliyor: “ Üniversitedeyken sevdiğim, takip ettiğim insanlar vardı, onların içeriklerine bakarken ben de bir şeyler yapabilirim diye düşündüm. Youtube kanalımdaki abone sayım arttıkça edindiğim arkadaşlıkların da sayısı arttı, bu benim için bir tür sosyalleşme şekli haline geldi. Düşünsenize, videolarımı izleyenler sevdiğim, nefret ettiğim şeylerin farkında oluyorlar. Benimle aynı ilgi alanlarına sahip insanlar sosyal medya aracılığı ile arkadaş olduklarım gerçek hayatımda da sürekli görüştüğüm dostlarım haline geliyor. İş yerinizde 20 kişi çalışıyorsunuz diyelim, kaçıyla çok yakınsınızdır? 2… Belki de 3… Çoğuyla sadece aynı yerde çalıştığınızdan dolayı vakit geçiriyorsunuz. Sosyal medya böyle değil, gerçekten ortak paydada buluşabildiğim insanları bulmamı sağlıyor. Elbette bulunduğum çevrede yakın olduğum insanlar da var ama gerçek dostluklarımın yüzde 80’i sosyal medyada başladı. Bu da Youtube ve diğer platformların hayatımdaki yerini arttırdı. Bunu söylerken de yanlış anlaşılmak istemem. Birini yüz yüzeyken bile tanımak zorken sosyal medyadan arkadaş bulmanın en güvenli yol olduğunu söyleyemem. Böbreklerimin çalınmaması için internet arkadaşlıklarımı seçerken dikkat ettiğim şeyler de var tabi ki.”
“Sosyal medyada doktorların sağlıkla ilgili tavsiye vermemeleri gerektiğine inanıyorum”
Sosyal medyada iki farklı doktor tipi olduğunu ifade eden Dr. Gökşin, birinin tamamen doktorluğu ile var olanlar, yani tamamen tıbbi vakalarını, çalışmalarını paylaşanlar, uzman olduğu alanla ilgili bilgilendirme yapanlar olduğunu diğerinin de kendisi gibi sosyal medya kullanıcı adının başında "doktor" olsa da aslında kendi hayatlarını paylaşanlar olduğunu söylüyor. Gökşin sosyal medyada kendi profilinde nasıl bir çizgi tutturduğunu şu sözlerler anlatıyor: “Ben kendi adıma sosyal medyadan bir sağlık hizmeti sağladığımı düşünmüyorum. Yaptıklarımı, yaşadıklarımı anlatıyorum. Ders çalışma, motivasyon adına önerilerde bulunurken bile sadece "Ben bu şekilde yapıyorum." diyorum çünkü kimseyi yanlış yönlendirmek istemiyorum. Doğrularım, yanlışlarımla varım sosyal medyada. Gelen yorumlarda sorulan sorularla şekilleniyor kanalım, bir sonraki videonun ne olacağına da izleyenler karar vermiş oluyor. Hekimlerin sosyal medyada nasıl var olmaları gerektiği konusunda sınırlandırmalar getirebilecek bir yetkinlikte olduğumu düşünmüyorum ama sosyal medyadaki doktorların hastayı muayene etmeden sağlıkla ilgili tavsiye vermemeleri gerektiğine inanıyorum.”
Sosyal medyayı kullanırken etik değerleri de gözettiğini belirten Gökşin sosyal medyada sorulan sorularda sağlık ile ilgili soruların hastayı görmeden cevaplanmaması gerektiğini vurguluyor. Sosyal medyada hastaların değerlendirilmesinin etik olmadığını ifade eden Gökşin “etkileşimde kalmayı seviyorum” diyor.
"İnternet'te doktorlar bile doğru bilgiyi bulmaktta sıkıntı çekiyor"
Hastalık durumunda sıkça kullanılan İnternet’ten doğru bilgi alma konusunda sorularımızı yanıtlayan Gökşin’in cevabı çok net; “İnternette doktorlar bile doğru bilgiyi bulmakta sıkıntı yaşıyorlar. Aynı konuda zıt görüşlü birçok makale ve vaka sunumu oluyor. Uygulanan tedavi algoritmaları da her hastaya yüzde yüz uymuyor, dolayısıyla temiz bilgiyi bulmakta doktorlar bile sıkıntı yaşarken hastaların basit bir arama motorunda şifa aramaları doğru değil.”
Hastalar kirli bilgi havuzunda yaşadıkları sıkıntılarda endişelerini gidermenin kendi görevi olduğunu ifade eden Gökşin sözlerini şöyle sürdürüyor; “Tıp okumamış birinin arama motoru aracılığıyla internette hangi korkunç bilgilere maruz kaldığını bilmek, hastayla empati kurmamızı da kolaylaştırır. Bunun dışında hastanın kendi sonuçlarını, hastalık özgeçmişini e-nabız gibi sistemlerden takip ediyor olması doktorlar için bir şans. Online olarak kendi takiplerini yapan bilinçli hastaların tedaviye uyumları da yüksek oluyor.”
“Tatillerde hastaneyi özlüyorum “
Her hekimin çalışma koşullarının farklı olduğunu ve her hekimin farklı mizaçta olabileceğini ifade eden Gökşin şu an çalıştığı kurumda en güler yüzlü sağlık personellerinden biri. Gökşin uzun süreli tatillerde hastaneyi özlediğini şu sözlerle anlatıyor; “ Meslek hayatımın ilk yılındayım, dolayısıyla heyecanım en üst seviyede. Gelen hastalara karşı sürekli güler yüzlü oluşum belki de bu yüzden. Hastalarla aramdaki samimiyet de herhangi bir sıkıntı oluşturmadı şimdiye kadar. Herkes böyle olmalı diyemem. Yüzü asık çalışan birini de o kişinin çalışma şartlarını bilmeden, yaşadıklarına ortak olmadan yargılamam doğru olmaz. Ki ben çalışma şartları konusunda gerçekten çok şanslıyım. Hastanemde her konuda yardımcı bir ekip var. Öyle ki uzun süreli tatillerde hastaneyi özlüyorum, nöbetlerde gerçekten iyi hissediyorum. Hep böyle olurum diyemiyorum çünkü hayatın neler getireceği, ileride ne şartlar altında çalışacağımı bilmiyorum ama şimdilik bu halimi seviyorum.”
“Hekimlerin sosyal medyada var olmasının en önemli faydası ulaşılabilir olmaları”
Hekimlerin sosyal medyada var olmasının en önemli faydası ulaşılabilir olmaları olduğunu ifade eden Gökşin, “İhtiyaç duyduğumuz alandaki doktorları bulmak ve ulaşmak sosyal medya ile kolaylaştı. Ancak bunun büyük bir dezavantajı da var tabi ki. Hastayı kırmamak adına elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışırken, hiç görmediği bir hastayı sağlık konusunda yönlendiren hesaplar görüyorum. Kötü niyetle yapılmadığını biliyorum ama yapılmaması için bazı yaptırımların gelmesi gerektiğine inanıyorum.” diye ekliyor.
“Bu platformu hırs haline getirmeyin”
Zamanının çoğunu hastanede geçirdiği için sosyal medya paylaşımlarının da hastaneye yönelik olduğu ama hasta mahremiyetine gerekli özenin gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Gökşin şöyle devam ediyor: ” Ben mesai saatlerim dışında, üniformamla nöbetten çıkan iş arkadaşlarımla paylaşımlar yapıyorum. Bu paylaşımların tıp fakültesini kazanmak isteyenleri motive ettiğini gördüğümden dolayı bunu yapıyorum. Tıp öğrencilerinin de aynı şekilde üniversite sınavına hazırlanan arkadaşlarımızı motive etmelerini hayranlıkla izliyorum. Fenomen tıp öğrencilerine en büyük tavsiyem bu platformu hırs haline getirmemeleri. Bu bir sektör haline geldiğinden insanların sponsorluk adı altında hiç incelemediği kaynakların çekilişlerini yaptıklarını görüyorum. Bazen de takipçi sayısındaki rekabet ile birbirlerine saldırıyorlar. Güzel bir amaca hizmet ederken böyle şeylerin olmasına gerçekten gerek yok.”