Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türker Kılıç ve Toronto Üniversitesi Pediatrik Beyin Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Semra Işık, yeni doğan dönemindeki beyin kanaması riskinin yüzde 15’lere ulaştığına dikkat çekerek aileleri belirtilere karşı uyardı: Bebekte sürekli derin uyku hali, boş bakma, ilgide azalma, emmeme veya yememe, iştahsızlık, kas güçsüzlüğü, kol bacaklarda pelte gibi olma, nöbet, bıngıldakta şişkinlik ve sertlik, solunum ve kalp atımında düzensizlikler, göz bebeklerinin ışığa tepkisizliği, gözün aşağıya doğru kayması (batan güneş manzarası olarak nitelendiriliyor) gibi belirtilere karşı aileler uyanık olmalı. Daha büyük çocuklarda ise ani başlayan baş ağrısı, bulantı ve fışkırır tarzda kusma, bilinç bozukluğu, güç kaybı, ani ateş ve koma halleri en önemli belirtiler. Donanımlı bir hastaneye ne kadar erken başvurulursa kalıcı zararların önüne geçme şansı o kadar yükselir.
K VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ RİSKİ ARTIRIYOR
BAU Tıp Fakültesi'nde misafir araştırmacı olarak bulunan Dr. Semra Işık, bebeklik/çocukluk çağında görülen beyin kanamalarının en sık rastlanan nedenlerine değinerek “Bu yaş grubunda kafa içi kanamaların en sık nedeni travmalardır. Özellikle yeni doğan döneminde normal doğum sırasında doğum kanalından geçerken veya sezaryen sırasında doğum stresleri ile oluşan travmalara bağlı kafa içi kanamalar gelişebilir. Travmalardan sonra en sık damarsal anomaliler (bozukluklara) rastlıyoruz. Özellikle prematüre bebeklerde (32-34 haftalık doğanlar) bebeğin beyin yapısı ile damar gelişiminin tamamlanamamasıyla birlikte görülen bir tür kafa içi kanama oluşabilir. Travmadan bağımsız olarak gelişen ventrikül içindeki kanama, erken doğan bebeklerin yüzde 80’inde görülür. Yeni doğandaki K vitamini eksikliği de kanamaya meyli artırır. Bu da gebelik süreciyle ilgilidir. Çocuklarda görülen anevrizmalar ilk 6 ayda daha sık görülebilir. Her ne kadar az oranda görülseler de çocukluk çağı kafa içi kanamalarının yüzde 30 ila 50’si ise AVM dediğimiz anormal damar yumağı kaynaklıdır” dedi.
GEBELİKTE KORUYUCU TEDAVİ PLANLANABİLİR
Dr. Semra Işık, gebe takibinin önemine değinerek “Anne karnında daha kanama gerçekleşmeden kanamayı öngörerek müdahale şansımız yok ama riskli gebeliklerde koruyucu çalışmalar yapabiliyoruz. Bunun için de rutin ilaç tedavileri var. Bu nedenle riskli görülen gebelerde takip çok önemli. Perinatologların takibinde önleyici tedaviler uygulanabilir” diye konuştu.
Prof. Dr. Türker Kılıç da gebelikte bebek takibinin çok önemli olduğuna işaret ederek “Riskli gebeler ve gebeliklerin yakın takibi gerekir. Özellikle gebelik hipertansiyonu olanlar, diyabetikler, daha önceden düşük yapmış veya önceki çocuklarında bu tarz problemler yaşayanlar, en çok da erken doğum riski nedeniyle çoğul gebelikler yakından takip edilmelidir. Bu nedenle kadın doğum uzmanları ve perinatologlar ile sağlık ocağı çalışanlarına ciddi ve sıkı takip yapılması için önemli görevler düşüyor. Zira damarsal bozukluklar çok büyükse ultrasonda bile saptanabiliyor” diyerek uyardı.
ERKEN MÜDAHALEDE HASARSIZ İYİLEŞME ŞANSI YÜKSEK
Prof. Dr. Kılıç, erken müdahale olursa bebek veya çocuklardaki hasarsız iyileşme oranının ilginç bir şekilde yetişkinlere göre 4 kat daha fazla olduğunu belirtti ve sözlerin şöyle noktaladı: Aileler, saydığımız belirtileri fark ettiği anda en kısa sürede tam donanımlı bir merkeze başvurulmalı. Ne kadar erken müdahale olursa beyin hücre kaybının önüne geçme şansı artar. Vakaya göre ameliyat ya da ilaç tedavisi uygulanır. Bebeklerde çoğunlukla cerrahi müdahale yapılmaz. Özellikle bin 500 gramın altına doğan bebeklerde ameliyat hayati risk yaratır. Mümkünse bebeğin 2 bin 500 grama ulaşması beklenir. Ancak bu kilonun altında olmasına rağmen ciddi hayati tehlike oluşturan bir durum varsa ameliyat da düşünülebilir. Çocuklarda bizim bilmediğimiz şekilde, beyin plastisitesi (esnekliği) kaynaklı, daha az hasar kalıyor. Yetişkinlerde çok belirgin şekilde kalabilecek hasarları bebek ve çocuklar tolere edebiliyor. Yine hidrosefali sonrası şant (beyin omurilik sıvısının vücuttan atılmasını sağlayarak beyin içi ödemi önleyen bir cihaz) uygulanmış çocukların yüzde 75’inin zekasının normal sınırlarda olduğu belirtilmiştir. Bu çocuklar daha sonra hiçbir fark olmadan hayatını sürdürebiliyor. Bu nedenle erken müdahale ile hasarsız iyileşme oranı, pediatrik yaş grubunda yetişkine oranla 4 kat daha fazla.