Medimagazin logo

Tıp fakültelerinde etkin eğitim modeli hangisi?

Türkiye’de Tıp eğitimi yöntemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülfem Çelik Probleme Dayalı Öğrenme Yönteminin usulüne uygun yapıldığında çok etkili bir yöntem olduğunu belirtti
Kaynak: MEDİMAGAZİN
Tıp fakültelerinde etkin eğitim modeli hangisi?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN- Klasik eğitimde disiplinin baz alındığını , anatomi, histoloji, biyokimya derslerinin ayrı olarak verildiğini hepsinin kendi içlerinde akışları olduğunu ifade ederek klinik dönemde de ilgili disiplinleri ayrı stajlar olarak alındığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Klasik yöntem daha çok disiplin bazlı. Her disiplinin kendi akış sırası içinde ilerlettiği bir eğitim modeli.  Eğitim metodu olarak; temel tıp döneminde daha çok amfi dersi ve her birimin kendine özgü olan uygulama derslerini ve klinik döneminde de klasik hasta başı uygulamaları içeren bir yöntem. “ 

Entegre yöntemin, bir sistemin o sistemi oluşturan bütün bileşenleri ile birlikte verme mantığında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çelik klinik sistemde de etkileşimin olduğunu ve disiplin bazlı değil sistem bazlı bir yöntem olduğu belirtti. Entegre sistemin avantajlarını aktaran Prof. Dr. Çelik şunları kaydetti: 

 “Klasik sistemde solunum sistemi anatomiyi Mart ayında anlatırken, histoloji Ocak ayında anlatıyor olabilir.  Üst üste örtüşmeyebilir. Dolayısıyla çocuklar ayrı ayrı görüyor oluyorlar. Ama entegre sistemde her türlü bilgi yerinde ve ilgili bütün birimlerce, ilgili tüm disiplinlerce veriliyor.  Bu mantık olarak çok doğru bir yaklaşım. Çünkü insan vücudu bütündür.  İnsan karşınıza semptom ve bulgular ile gelir.  Ona göre yaklaşmak gerekir.  Bütüne daha yakın olduğu için entegre sistemin böyle bir avantajı var. “ 

Probleme Dayalı Öğretim usulüne uygun yapıldığında çok etkili 

Probleme dayalı öğretim yöntemin Türkiye’de çok tartışılan bir alan olduğunu belirten Prof. Dr. Çelik usulüne uygun yapıldığında çok etkili bir yöntem olduğunu belirterek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde de probleme dayalı yöntem uygulandığını söyledi.
 “Probleme dayalı yöntemin daha çok temel tıp döneminde  öğrencilerin öğrendiği temel tıp bilgisini  klinik ile birleştirebilecekleri  bir oturum tipi. Üç tane oturumu oluyor. İlk başta senaryo bazında bir olgu veriliyor.  O senaryo üzerinden öğrencinin bazı temel tıp hedeflerini sorgulaması, merak etmesi ve araştırması isteniyor. İkinci oturuma öğrenci hazırlanarak geliyor.  Hedeflere yönelik olarak çıkarmış olduğu bilgileri aktif bir şekilde tartışıyorlar.  Üçüncü oturumda da konu ile ilgili sosyal bilimleri ilgilendiren, toplumla ilgili boyutları ilgilendiren durumlar tartışılıyor. Dikey yatay bütün entegrasyonu sağlayan çok etkili bir eğitim oturumu. Bunun yanı sıra küçük grup da yapılıyor. 10-12 kişilik gruplar oluyor. Eğiticiler bu oturumlarda sadece yönlendirici olarak görev alıyor. Çok keyfili bir eğitim ortamı oluyor.  Öğrenciler ve öğretim üyeleri bir arya geliyor. Bizim bu uygulamaları yaptığımız özel bir binamız var. 32 tane de küçük dersliğimiz var. Öğretim üyesi ve öğrenci kaynaşımını sağlaması açısından da inanılmaz keyifli bir ortam. ”

Probleme Dayalı Öğrenme yönteminde eğiticilerin yönlendirici olarak görev aldığı oturumlar kendi alanı dışında oturuma girdiğinde rahatsızlık hissi yaşayabildiğini ancak süreç ile ilgili yapılan bilgilendirme eğitimleri ile bu sorunun aşıldığını ifade eden Prof. Dr. Gülfem Çelik etkin işlendiğinde öğrencilerin çok yararlandığı bir eğitim metodu olduğunu vurguladı. 
Amfi derslerinin azaltılıp daha öğrenci merkezli eğitim etkinliklerin devreye girmesinin tıp eğitiminde konuşulduğunu ve batıda da bu tarz eğitimlerin arttığını ifade eden Prof. Dr. Çelik probleme dayalı öğrenme tekniğinin bu bağlamda iyi bir eğitim etkinliği olduğunun altını çizdi. 

Periferde çalışan hekimler için etkin eğitim 
Ankara Üniversitesinde karma bir model uygulandığını belirten Prof. Dr. Çelik  ilk üç sınıfta entegre modüllerin olduğunu  dört ve beşinci sınıfta disiplin bazlı eğitimi benimsediklerini belirterek “Disiplinler ile ilişkili disiplinlerin bir arada veriliyor. Örneğin göğüs hastalıkları ve kardiyoloji birbirini tamamlayarak veriliyor.  İnternlük zaten stajlar şeklinde oluyor. Erken dönemden itibaren  becerileri beceri laboratuvarında, maketler üzerinden  öğretiyoruz.  Kliniğe geldiklerinde o becerilerin hemen hemen hepsini önceden uygulamış oluyorlar. Üçüncü sınıfta da simüle hasta adını verdiğimiz; hasta rolü oynayan, drama eğitimi almış gönüllü bireylerde muayeneler yapılıyor. Ayrıca hastaneye de gidiyorlar. İletişim becerisi eğitimine de erken dönemde başlıyoruz. Hukuksal süreçler, hasta hakları, sağlık savunuculuğu gibi konuları da erken dönemde veremeye başlayarak altı yılda bitirinceye kadar belli bir noktaya getirmeye çalışıyoruz.” 

Periferde çalışan hekimler açısında etkin eğitim yöntemi üzerine konuşan Prof. Dr. Gülfem Çelik sahada etkin çalışacak hekim yönünde düşünüldüğünde iki önemli komponentinin olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Klinik öncesi dönem dediğimiz ilk üç sınıfta klinik dönemdeki becerilere hazırlayıcı ön hazırlıklar, mesleki süreç uygulamaları, maketler ya da simüle hastalarda; hastaya zarar vermeden, acemilik zamanlarında simüle hastalarla pratik kazanması. Klinik uygulamalarda da hasta başı eğitimlerde rol almaları ve internlük dönemini aktif geçirmeleri. Bizim yaklaşık 2 bin kapasiteli iki tane hastanemiz var. Özellikle dördüncü sınıftan sonra yanınızdan geçen hastanın konuştukları bile eğitiminizin bir parçası. Örtük müfredat denen bir durum bu. Ortam içinde öğreniyorlar.  Bizim fakültemiz öğrencilerimizin mezuniyet sonrası kendilerini iyi hissetmelerinde aracı oluyor diye düşünüyorum. Geri bildirimlerde bu yönde”   
 

tıp eğitimi
ankara üniversitesi
tıp fakültesi
gülfem çelik
Yorum (1)
ALİ
Her akademisyen öğretim görevlisi olmamalı. Neden eğitim fakültesi mezunu olmayıp öğretmenlik yapmak isteyenler pedagojik formasyon almak zorundalar . Bu olmassa olmaz. Siz Tıp Fak 'ni 1. likle bitirebilirsiniz pek çok yayınınızda olabilir ama öğretim ayrı bir hadise. Maalesef bizde bu hep ihmal edilen bir husus. Herkes maaşallah hem akademisyen hem öğretim görevlisi hem klinisyen hem dergide editör hem bölüm başkanı hem rektör hem dekan hem kongre sekretaryasında hem anne hem baba ................
12
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir