Medimagazin logo

İstifaya zorlanan doktor: 'O yılları hatırlamak bile istemiyorum'

Adana'da 28 Şubat sürecinde, başörtüsü gerekçesiyle istifaya zorlanan Dr. Münevver Akbaş, yaşadığı mağduriyeti unutamıyor.
İstifaya zorlanan doktor: 'O yılları hatırlamak bile istemiyorum'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Adana'da 28 Şubat sürecinde görev yaptığı hastanede, başörtüsü gerekçesiyle istifaya zorlananDr. Münevver Akbaş, yaşadığı günleri unutamıyor.

28 Şubat sürecinde, Adana Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesinde çalışan ve baskılar nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kalan 50 yaşındaki Akbaş, o günleri hatırlamak bile istemiyor.

O dönem kendisi gibi birçok kişinin mağdur edildiğini anlatan Akbaş, "Bazen insanlar söylenir ya 'gençlik yıllarına dönsem' diye, ben o yılları hatırlamak bile istemiyorum. Zor bir zaman dilimi yaşadık." dedi.

Hastanede görev yaparken yöneticilerin, acil servislerde ve nöbetlerde kendilerini değerlendirdiğini anlatan Akbaş, "Sorunlar hep vardı ve huzursuzduk. Hani Necip Fazıl Kısakürek diyor ya, 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' biz de öyleydik. Sürekli birisi görür şikayet eder mi? Bunun korkusu ve endişesindeydik. Bir gün Adana'da görev yaptığım hastanenin başhekimi bizi yanına çağırdı. Odasına gittiğimizde 'saat 16.00'da Ankara'ya faks çekeceğim. Başınızı açıyor musunuz? Yoksa memuriyetten ayrılıyor musunuz?' dedi. Bunu duyunca donduk kaldık. Ben yıllık iznimi kullandım. Daha sonra kamudan istifa etmek zorunda kaldık." diye konuştu.

"Her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldım"

Akbaş, kamudan istifaya zorlandıktan sonra kendisi için zor bir sürecin başladığını belirterek, şöyle devam etti:

"(Memuriyete geri nasıl döneriz) diye düşünmeye başladık ama baktık ki böyle bir durum olamayacak. O zaman bu darbeyi yapanlar 'hiç beklemeyin, 28 Şubat bin yıl sürecek' dediler. Ben de hekim olduğum ve işimi çok sevdiğim için hemen bir klinik açmaya karar verdim. Her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldım. Kendi gayretimle gece yarılarına kadar çalıştım. Çocuklarımın bakım ve psikolojik sorunlarıyla sıkıntılı bir dönemdi. Bazen insanlar söylenir ya 'gençlik yıllarına dönsem' diye, ben o yılları hatırlamak bile istemiyorum. Zor bir zaman dilimi yaşadık."

20 yıldır insanüstü denilebilecek bir gayret sarf ederek çalıştığını ifade eden Akbaş, şunları kaydetti:

"(Başörtülü üniversiteden nasıl mezun oldunuz) diye soranlar bile oldu. Kamuda görev yaparken bana tedaviye gelen çok sayıda hastam ve insanlar bana ön yargılı yaklaştı. Yeniden bir hasta potansiyeli oluşturdum ama artık ben de kamuya dönerek devletim adına hizmet vermek istiyorum. Orada da elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağız. Bu kadim medeniyetin hayallerini gerçekleştirmek dururken, böylesi meselelerle uğraşmak bu necip millete hiç yakışmıyor. Birbirimizi sevmeli ve kenetlenmeliyiz. O zaman görülecek ki bu necip millet çok güzel ufuklar açacaktır."

28 şubat
dr. münevver akbaş
Yorum (12)
Hasan Akdemir
Bu topraklarda mağduriyetler bitmez. Her 10 yılda birşeyler oluyor, mutfaktaki kronometrenin zamanı gelince çalarak artık bir şeylerin fırına sürülmesi veya alınmasını hatırlatması gibi. 60 ihtilali, 70 li yılların sağ-sol çatışmaları, 80 ihtilali, PKK terörü, Ergenekon, Balyoz, Ayışığı , Sarıkız, Yakamoz, 28 Şubat süreci, 17-25 Aralık , 15 Temmuz işgal girişimi, FETÖ davaları ve benzerleri. Suçlu veya masum , sonuçta olanlar hep bu milletin insanlarına oluyor, bu toprakların enerjisi boşa harcanıyor, insanlar birbirlerine ve bazen de sisteme kinleniyor. Artık bir davet çağrısına gitmeden, bir gazete- dergi-kitap alırken, internetten bir şeyi beğenirken, bir yardım kuruluşuna bağış yaparken, çocuğumuzu bakanlık denetimindeki bir okula gönderirken, paramızı devlet güvenceli bir bankaya yatırırken bile bunlar hangi gruptan diye araştırıp inşallah sonunda başımıza bir bela gelmez diye dua ediyor, gittikçe kabuğumuza çekiliyor veya dominant akımlara kapılarak silikleşiyoruz . Yani tam Siyonistlerin istediği gibi bir toplum oluyor, artık "babamıza bile güvenmiyoruz".
38
Cevapla
Dr.Cevdett
Gerçekten zor yıllardı. O yıllarda asistanlık yapıyordum. Zamanın dekanı elinde kağıt ile servislerde başörtülü hemşire-çalışan avına çıkmıştı. Ventilatör yokluğundan hastalar ölürken bu adamın derdi tesettürlü çalışan avcılığı olmuştu.Yoğun bakımda çalışan bir hemşiremizi fişleyip hemen savunma istediler ve 1 ay içinde işten attılar. Bu olay halen yüreğimde derin bir yara olarak kaldı. Bir süre sonra o dekan Rektör olarak ödüllendirildi. Hey gidi kavanoz dipli dünya. Yaptıkları bu dünyada yanına kar kaldı bu tür yöneticilerin. Hesap ahirete kaldı anlayacağınız.
14
Cevapla
adem
kendisi işyeri hekimidir 30-08.2017de göreve başlamıştır. daha önce çalıştığına dair bir kayıt yoktur https://gss.sgk.gov.tr/OzelSHSBilgi/pages/doktor.faces kaynak sgk doktor arama ekranı
13
Cevapla
Tayyar T
Haksızlığa uğrayanların, en azından günümüzde haklarına kavuşması, özür dilenmesi mutluluk vericidir. Günümüzde, kendi bağlı oldukları siyasi kurumun konumunu, yöneticilerinden habersiz kullanarak, kendi egosu için insanları ezenler ve haksızlığa uğratanlar türedi, bu kişiler sağlık bakanlığı içinde de mevcut.
4
Cevapla
Kazım
Kesinlikle iğrenç bir durum, nasıl ki biri başörtülü değil diye şiddet, taciz, tecavüze varan ahlaksızlıklar yapılamazsa, biri başörtülü diye de zorla başörtüsü çıkarttırılamaz..!! Yahu sana ne be sana ne, takar takmaz, kendi ile inancı arasına sen kimsin ki girmeye tenezzül ediyorsun.. Zamanla yeri değişse de yapılanlar aynı, bi başörtülüye saldırı bi başörtüsüze, günümüzde başörtüsü olmayana.. "Bu kadim medeniyetin hayallerini gerçekleştirmek dururken, böylesi meselelerle uğraşmak bu necip millete hiç yakışmıyor." kesinlikle katılıyorum, uzaya araç gönderilir, biz hala satranç günah mı onu tartışırız.. Yazık milletimize..
25
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir