MEDİMAGAZİN OKUYUCU KÖŞESİ-Haksızlık olmasın bu odamın beni ilk hatırlayışı değil. Ankara Tabip Odası (ATO) ile ilk tanışmamız 2005 yılında oldu. Fakülteden mezun olunca, özel bir hastanede nöbete anlaştım, SGK kaydı için tabip odasına kayıt yaptırmak mecburi dediler. Oda da ne ? dedim ; her meslek grubunun haklarını savunan, zor durumda onlara destek veren bir odası olur dediler. İyi dedim ATO’ya gittim. Sıkışık zamanda bir kaç belge imzalattılar, aldık kuruma verdik.
24 saati 100 Tlye (açlık sınırının biraz üzeri) ayda on acil nöbetiyle geçen bir yıl boyunca odam beni hatırlamadı, bir yıl sonra TUS’u kazanıp Kayseri’de asistanlığa başladım. 1700 Tl maaş + 180 Tl total nöbet ücretiyle 4 yıl çalıştım (evlendim bir çocuğum oldu); odam beni hiç hatırlamadı.
Zorunlu hizmette Yozgat 6. Bölgede uzman doktor olarak göreve başladım. 2 yıl geçti odam beni yine hatırlamadı.
2012 yılında bir gün başhekimliğe bir mektup geldi, üzerinde ATO logosu , işte dedim odam beni sonunda hatırladı, ‘Hayırlı olsun’ diyecek. Heyecanla zarfı açtım: ‘ 2005-2012 yılları arası birikmiş 1000 tl aidat borcunuz bulunmaktadır. Ödememeniz halinde hakkınızda icra yoluyla.....’ Tam bir hayal kırıklığıydı.
Aynı soğuklukla cevap yazdım :’2006 yılı Nisan Ayı’nda Kayseri’de göreve başladığımdan. 1 yıllık aidat borcumun hesaplanması halinde ödeyeceğimi.... ‘.
Cevap gelmedi. Odam beni yine unuttu, herhalde dedim 150-200 tl için zahmete girmediler.
2016 yılında odam beni bu sefer Maraş’ta hatırladı. ‘2005-2012 yılları arası şu kadar borcunuz bulunmaktadır. Ödememeniz halinde...’
Öğrendim ki her yönetim değişikliğinde eski borç defterleri açılır, ülke sağlık sistemi ve doktorların özlük hakları için hayati öneme haiz Küba gezileri için kaynak aranırmış. Odamın beni 3-4 yılda bir bulmasının nedeni buymuş.
Geçen gün hayatımda ilk kez bir İcra ihbarnamesi aldım, fakülteden sonra üç kuruşa çalışırken sırf icra korkusuyla öğrenim kredisinin taksitlerini yatırırken beni hatırlamayan odam bu sefer bana çok kızmış, borcum avukat ücreti+ faizle 1500 Tl yi geçmiş.
İşin hukuki boyutunu araştırmadım, büyük ihtimalle o imzaladığım belgelerin bir tarafında dilekçeyle başvurmadığım takdirde üyeliğimin devam edeceğini yazan bir 3 puntoluk madde vardır. Ama her hukuki olan, adil midir? Zaten odalar aslında hukuk adı altında yapılan zulümleri engellemek için kurulmamış mıdır? Peki bu durumda benim hakkımı kim savunacak? İlk kez hukuki destek istesem Odam yardım eder mi acaba? Ama üye değilim şimdi, tekrar üye mi olsam?
Diyeceksiniz ki Doktor Bey, bunca yıl hiç aramamışsınız, tayin olduğunuzu bildirmemişsiniz suç sizde, haklısınız da onlar da beni aramadı be kardeşim. Ya da şöyle diyeceksiniz: ne uğraşıyorsun öde kurtul! Ödemem kardeşim , bir kişi eksik gitsin Küba’ya. Ya da Ankara Ufuktepe’ye bir polikliniğe , Yozgat Çekerek’e , Maraş Andırın Devlet Hastanesine , herhangi bir araştırma hastanesinde asistan odasına gitsinler. Daha ucuza malolur. O Zaman seve seve veririm.
İcra memurları gelince resimlerini çeker atarım. Avukatla görüşeceğim , mümkünse hapse çevirsinler cezayı. Böylece dünyada ilk kez bir meslek örgütü, haklarını korumak üzere kurulduğu üyelerinden birini hapse attırmış olur. Odam artık beni hiç unutmaz o zaman. Siz de mektup yazarsınız hapishaneye. Türküm de hazır: Odam güleçtir benim , haracını verince!
İcra ihbarnamesinin ekindeki doktor listesi epey uzundu. Teşhir etmemek için için paylaşmıyorum.
Sevgi ve adaletle kalın (bu ülkede ikisi de az)
Dr Turgay
Medimagazin Okuyucu Köşesine iletmek istediğiniz mesajları info@medimagazin.com.tr adresine iletebilrsiniz