Medimagazin logo

Uzmanlık dalını değiştirmek: Neden farklı bir şey denemek için asla geç değil?

‘Tıp Fakültesi bitince çok hızlı bir sürece girdik. Herkes gibi TUS’ta yarıştık ve zorlu bir asistanlık hayatına başladık. Artık çok geç kaldığımı biliyorum ama gerçekten her geçen gün bu branşın bana göre olmadığını farkediyorum. Kısacası mutsuzum.’ diyen hekimlerdenseniz bu yazıyı mutlaka okumanız gerek!
Uzmanlık dalını değiştirmek: Neden farklı bir şey denemek için asla geç değil?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

MEDİMAGAZİN-Hekimlerde depresyon, tükenmişlik sendromu, anksiyete her geçen gün artış gösteriyor; mesleki tatminsizlik, motivasyon kayıplarına yol açıyor. Daha da önemlisi hekimler ilk başta “kendileri için daha uygun bir uzmanlık alanı olabilir mi”yi düşünmek yerine asla ‘iyi bir doktor’ olamayacakları hükmüne varıyorlar.

Sadece bir düşünün, gerçekten sorun seçtiğiniz branş mı, yoksa doktorluk mu? Eğer başka bir branşta çok küçük de olsa hastalarınızın yardımına isteyerek koşma ve yaptığınız işi sevme ihtimaliniz varsa, hiçbir zaman o kadar da geç olmayacaktır. The Student Doctor Network’da “Switching Specialties: Why It’s Never Too Late to Try Something Different” başlığıyla yayımlanan bu yazı size ilham kaynağı olabilir:

Uzmanlık dalını değiştirmek: Neden farklı bir şey denemek için asla geç değil?

Dr. Karen Tran Harding, Kentucky Üniversitesi Hastanesi’nde 1 buçuk yıllık radyoloji asistanı.

 

“Kabalık etmek istemem ama neden branşını değiştirdin?”

Bu soruyla sıklıkla karşılaşıyorum. Dürüst olmak gerekirse asla cevaplamaktan yorulmuyorum, çünkü her anlatışımda hekimlik tutkum yeniden alevleniyor.

Her gün aynı şekilde koridorlarda hızlıca koşuşuşumu, tek ayak üzerinde dengede durmaya çalışışımı, bir yandan önlüğümü giyip maskemi takmaya çalışırken, bir yandan da dizimin yüksekliğindeki botlarımı çıkarmak için uğraşmamı hala hatırlıyorum. Hem heyecanlı hem kaygılıydım, hem sevinçten havalara uçuyor hem de korkuyordum. Çünkü birkaç dakika içinde bir doğum yaptırmak, bir hayatı ilk defa ellerimde tutmak üzereydim. Aylardır bu an için bekleyen bir anneye bu küçük misafiri ilk kez tanıtacak kişiydim. Tabiki bu bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmanın en iyi yanıydı, hevesli bir tıp öğrencisi olarak istediğim tek şey biran önce okulu bitirip meslek hayatına başlamaktı. Fakat intörnlük yılımdan sonra bir şeyler değişmeye başladı. Zaman geçtikçe beni canlı tutan içimdeki hevesi, motivasyonu kaybetmeye başladım. Her geçen gün daha da yorgun ve mağlup hissediyordum. Kesinlikle “iyi günümden” daha çok “kötü günüm” oluyordu. Belki de iyi bir doktorda olması gerekenler bende yoktu. Daha da önemlisi, hala doktor olmak istiyor muydum?

Ilık bir ekim sabahı evimin yakınlarında koşuya çıkmıştım ve asistanlığımın ikinci yılındaydım. Yaprakların değişen renklerini hayranlıkla izlerken birdenbire aksiyel iskelette bir pelvis bilgisayarlı görüntüsü tüm detaylarıyla zihnimde belirdi ve bir radyolojist olmak ne kadar da harika olurdu diye düşündüm. Kısacık süreler içinde yığınla hastaya yardımcı olabilirdim  ve aynı zamanda teşhiste şüpheye düşen birçok hekim arkadaşıma da yol gösterebilirdim. Medimagazin

Tıp fakültesindeyken kadın hastalıkları ve doğum asistanlığımla alakalı bütün görüşmelerimi tamamladıktan sonra radyoloji rotasyonuma başlamıştım, her zaman radyolojiye büyük bir ilgim vardı ama artık çok geç kaldığımı düşünüyordum. Neredeyse sonsuz gibi gelen birkaç aydan, sanki travmatik bir ayrılık yaşamışım gibi etrafımdan gördüğüm büyük destek ve stresli bir bekleyişten sonra, nihayet aynı kurumun radyoloji asistanlığına kabul edilecek kadar şanslı olabilmiştim. Hem çok mutluydum hem de çok korkuyordum. Hayatımdaki büyük değişikliklerden sonra, geride bıraktığım boşa kürek çekilmiş onca zamanı farkettim ve neredeyse kanım dondu. En büyük korkum da elbette ki radyolojiyi de sevmeme ihtimalimdi ve o zaman belki de artık tıp dünyasının benim için olmadığını anlayacaktım.  

Ne var ki hiç vakit kaybetmeden radyoloji okumaya başladım. Willis çemberini, trokanter kas bağlantılarının azalmasını, lenf nodül seviyelerini ve kadın hastalıkları ve doğum asistanlığımda gerekli olmayan pek çok şeyi yeniden öğrendim. Bütün sistem hastalıklarını incelemeyi, görüntülemeyi ve nihayetinde değerlendirmeyi gerçekten eğlenceli bulduğumu farkettim. Okumak benim için angarya bir iş değildi, gerçekten eğlenceliydi çünkü yeni bir şeyler öğrenmeye ve harika bir radyolog olabileceğimi kendime kanıtlayabilmek için çok hevesliydim.

Kendimi kanıtlamak ve bana asistanlık değişim sürecimde her daim destek olan insanları hayal kırıklığına uğratmamak için 1 Temmuz’da başlayan görevime heyecanla sarıldım. Her zaman okuma odasına erken geldim ve geç saatlere kadar kaldım. Hastanede bilmediğim bir konuyla karşılaştıysam eve gelir gelmez bütün kitapları tarıyor ve makaleleri okuyordum. Katıldığım konferanslarda hemen hemen herkesin anlattıklarına odaklanabiliyordum, çünkü hepsi çok yakın zamanda okuduğum konulardı. Bir yıl boyunca çok yönlü eğitimlerin sunulduğu sayısız projeye katıldım ve çeşitli ulusal konferansları, yayınları, araştırmaları ve kalite geliştirme fikirlerini okudum, dinledim. Akademik projeler asla dahil olamayacağımı düşündüğüm bir alandı ama bunun herkes için çok tatmin edici bir uğraş olduğunu farkettiğimden memnuniyetle daha da fazla proje kabul etmeye başladım. Hatta hastalarımla geçirdiğim kısıtlı vakitte bile daha anlayışlı ve özveriliydim, dürüst olayım ki ara ara onlarla iletişimde olmayı özlüyordum.

Asla kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığının bir hekim olarak içimdeki tutkuyu öldüren olduğunu söylemiyorum. Ne yazık ki bu alan bana göre değildi ve belki de asla olmayacaktı. Her zaman bu branşa çok saygı duymuş ve hem uzmanlarına, hem hemşirelerine ve kalan diğer tüm ekibine hep hayran olmuşumdur. Çünkü yaptıkları iş harika olduğundan hepsinin dünyadaki en özverili insanlar olduklarını düşünüyorum. Hayatımı değiştirmem gerektiğini farketmem daha iyi bir hekim olabilmem için adeta bir katalizördü ve bu sebeple kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığına her zaman minnettar kalacağım.

Birkaç ay önce, göğüs görüntüleme rotasyonumda çok tatlı bir kadınla tanıştım. Kadının sol göğsünde ele gelen yeni bir kitle vardı ve görüntülemede bilateral aksiller lenfadenopati oldukça şüpheli çıkmıştı. Kadın aynı zamanda 34 haftalık hamileydi. Ne yazık ki, biyopsisinde invaziv duktal karsinom geliştiği ortaya çıktı. O hafta içinde başka birgün lenf nodlarına biyopsi için tekrar çağırdık ve bu defa sevindirici bir haberle karşılaştık, kontralateral lenf nodalarında kanser bulunmuyordu. Haber vermek için tek başıma odaya girdiğimde biranda ağlamaya başladı çünkü birçok sorusu vardı ama bu soruların hiçbiri kanseri ile ilgili değil, hamileliği ile ilgiliydi. Bana bebeğini dünyaya getirdiğinde kucağına alıp alamayacağını, emzirip emziremeyeceğini, saçlarını kemoterapiden dolayı kaybedip kaybetmeyeceğini soruyordu. Neyse ki geçmişteki branşım bütün bu sorulara cevap verebilmemi sağlıyordu ve bu yüzden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlık dalına bir kez daha minnettar kalmıştım.

Neden değişim yaptığımı soranlar için söylüyorum, hayatta bazen tüm geleceğinizi değiştirebileceğiniz anlar vardır. Değişiklik korkutur, çünkü hiç bilinmeyen bir suda yüzeceğinizi biliyorsunuzdur. Ama bilinmezlik iyi olabilir, çünkü hayatınızda aslında istediğinizi ama varlığından hiç haberdar olmadığınız şeyleri size gösterir. Her zaman söylerim, yeni bir şeyler denemek için asla geç değildir, çünkü hiçbir zaman ve tecrübe boşa harcanmamıştır. Her biri size bir birikim, bir değer katar. Hayatımdaki bu köklü değişik bana takip ettiğim tüm yolların aslında doğru olduğunu gösterdi. İyi bir doktor olabilmek için ne gerektiğini bilmiyordum, ama işte şimdi mükemmel bir doktor olabilme potansiyelini keşfettim. Bu noktaya varmam da sadece tek bir değişimle gerçekleşti.

 

uzmanlık
hekim
branş değiştirmek
Yorum (6)
Tatmini bulamamış Dr.
Hehe yeniden asistanlık eziyeti ve sonrasında mecburi hizmet mecburiyeti. Kalsın.
21
Cevapla
DR.OZER
6 yıllık kardiyoloji uzmanıyım. Uzmanlığımı degistirme şansım olsaydı heralde tüm turkiyedeki kardiyologlar gibi ben Cildiye, radyoloji veya temel bilimler gibi rahat bir branşa geçerdim. Sebebi idealistlik olmazdı tabiki, türkiyede yeterince eziyet çekmemiz olurdu. Her gittiğim hastanede aktif nobet tuttum ama nöbet odamız olmazdı ya anjioyada yada başka hekimlerin kullanmadığı boş bir odada geceyi gecirirdik. Saydigim branslarla da aynı kazancı zar zor elde ederdim. Sabaha kadar aldığımız radyasyonu devlet bize güneşleniyorsunuz der ve radyasyonla casilan bolumler grubuna dahil etmez. Bu guzel ulkemde idealistlik öldü rahatlik neredeyse oraya kaçış oldu. O yuzden bu hikaye turkiye için geçerli değil
27
Cevapla
Er Sen
Ne yazık ki ülkemizde branş seçimi tamamen sorulacak sorulara verdiğiniz doğru cevap sayısına göre belirleniyor, bireysel seçim özgürlüğünü bu çerçevede ele almak gerekir.Bu sınav da dünyadaki amerikan yargıçlık sınavı ardından en zor 2. sınavdır. Tercih edilen bölümler de sağlık politikaları ile şekilleniyor.Ben şu bölümü çok seviyorum diye bir romantizme kapılarak kişisel özellikler gözardı edilerek yapılan seçimler kişi için yıkım ve mesleki tatminsizlik ve sonuçta başarısızlığa yol açabiliyor.Özellikle cerrahi branşlar verilecek doğru cevap sayısından çok daha fazla ve çeşitli nitelikler ister.Verimli cerrahlar yetişmesi için önlem almak politikalar üretmek bu memleket için acil öneme sahiptir.Cerrahi branşların seçiminde sadece kişinin seçimine bırakılmamalı kişisel özelliklerini değerlendirmeyi de içeren bir seçme yöntemi belirlenmelidir.Bu hem gereksiz kadro işgalini önler hemde mesleğini tüm zorluklarına rağmen yapacak hekimleri bu ülkeye kazandırır.
12
Cevapla
RKTR
Bu ülkede tıbbi branş seçimlerinin Milli Tıp Hukuku Formülü riskine göre yapıldığı niye yazılmıyor ki ? Biokimya, Dermatoloji, Nükleer Tıp, FTR, Göz, Radyoloji neden özellikle kıymetlendi ? Güneş balçıkla sıvanabilir mi ?
18
Cevapla
M.T
2. uzmanlığını yapana 1. uzmanlık sonrası ki haliyle mecburi hizmet yapılmış oluyor, 2. uzmanlıktan sonra mecburinin kaldırılması gerekir. Demek ki branşında çıkış yolu bulamamış ki 2. yi yapıyor kolay kolay keyiften 2. kez asistanlık yapılmaz. Bunu yapan için de hayatı illa ki daha da zorlaştırmamak gerekir kaldı ki hepi topu toplasan yılda böyle 5 kişi oluyor ya da olmuyordur. 2. uzmanlıktan sonra mecburi hizmetin olmaması doğru olandır nasıl ki okul 1. lerine bu imkan tanınıyor, bu kişilere de bu imkan tanınmalıdır.
13
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir