Aracınızı servise götürdüğünüzde, yapılan işlemleri ve karşısında ödediğiniz rakamı net bir şekilde görebileceğiniz bir fatura veriliyor. Üstelik böyle bir fatura düzenlenmesi, siz istemeden ve görevlileri zorlamadan yapılıyor. Ama İstanbul’da tanık olduğum birçok özel hastanede, baş parmağın kalınlığında pos cihazından veya yazar kasadan alınan “tedavi hizmeti” yazan fişler düzenleniyor.
Bir yerinizi kestiniz veya yaralanıp gece yolunuz acil servise düştüyse, durum daha karışık. O telaşta sosyal güvenliğinizle ilgili detayları görevliler kontrol eder, tedavi işlemi yapılır. Ve ödeyeceğiniz rakam 700-800 TL’ye çıkmışsa, bu defa iki adet yazar kasa fişi elinize tutuşturulup yolcu edilirsiniz. Bir zamanlar acilde, bazen tartışmalara sebep olsa da kimi durumlarda tedavilerden para alınmazdı, artık o konu da özellikle özel hastanelerde malum sebeplerden tarihe karışmış durumda...
Bu yüzden özel hastaneleri kontrol altına almak için fatura, fiş gibi hususlar önemli. Eğer vatandaşın sigortasından faydalanılmışsa, bu tarz detayların da verilen belgelerde ayrıntılarıyla olması gerekir. Sıradan mağazalar bile kampanyalı dönemlerinde indirimlerini, promosyonlarını faturada, fişte gösteriyorsa, özel hastaneler de tedavi hizmetlerini ayrıntılarıyla vatandaşa sunmalılar.
Gece parmağını kesmiş bir vatandaşa, acilde gerekli tedavi uygulanıp dikiş atılmış ve sigortasından faydalanılmış. Geriye kalan yaklaşık bin TL’ye yakın kısmı ise vatandaştan talep edilmiş. Vatandaş, “Çok değil mi?” diyor. Görevli,“Dua et sigortan varmış. Yoksa 3 bin TL ödeyecektin” cevabını veriyor. “Neye, ne kadar ödediğimi nasıl bileceğim?” “Yarın gel, dökümünü alırsın.” Acilde diyalog böyle uzayıp gidiyor.
Sağlık, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkları eğer işi sıkı tutarsa bu tarz olumsuzluklar yaşanmaz. Çünkü özel hastanelerin önemli bir çoğunluğu işi tamamen ticarete döktüğünden, devletin denetim ve kontrol açıklarını iyi değerlendiriyorlar. Hatta öylesine ileri gidiyorlar ki, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı’nın babasını bile usulsüzlüklerine aracı edebiliyorlar. Bu durumda sıradan vatandaş ne yapabilir?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Özel hastanede kör kuruşun hesabını yaparız” açıklaması, bu anlamda önemli, ama ne kadar yeterli olduğunu zaman gösterecek. Çünkü daha önceki bakanların da benzeri açıklamaları olmasına rağmen, pek netice alınmadı ve SGK Başkanı’nın babası son örnek olarak karşımıza çıktı.
Evet son yıllarda doktora, ilaca, tedaviye erişim kolaylaştı. Özellikle ilaç tarafında fiyatlandırma açısından vatandaşın kafası çok rahat, ama sosyal güvenlik sigortasıyla özel hastanelerde tedavi imkânı arayanlar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Çünkü yeterli denetim ve kontrol olmadığından özel hastaneler, sigortalılar kanalıyla iki taraftan da (sigorta-vatandaş) haksız kazanç sağlıyorlar.