Medimagazin logo

“MEME KANSERİ ARTIK KRONİK BİR HASTALIK”

Breastanbul Halk Günü Etkinlikleri kapsamında “Dinle, Sesimizde Hayat Var!” söyleşisinde, Türkiye’nin önde gelen meme sağlığı uzmanları, meme kanseriyle savaşan ‘cesur’ kadınlarla bir araya geldi. Hamileyken meme kanseri tanısı alan, 33 yaşında aynı tanıyla karşılaşan, titizliği ve ısrarı sayesinde hastalığın ortaya çıkmasını sağlayan cesur kadınlar tanı ve tedavi sürecini dinleyicilerle paylaştılar.
“MEME KANSERİ ARTIK KRONİK BİR HASTALIK”
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Meme kanseri, her 8 kadından birinde görülen ve yaygınlığı giderek artan bir sağlık sorunu. Meme kanserindeki bilimsel gelişmelerin paylaşılması için 2 yılda bir düzenlenen Uluslararası İstanbul Meme Kanseri Konferansı-Breastanbul, bu yıl üçüncü kez multidisipliner bir anlayışla bilim insanlarını bir araya getirdi. Dünyanın ve ülkemizin çeşitli kentlerinden toplam 700’ü aşkın bilim insanı 11-13 Ekim tarihleri arasında Wyndham Grand İstanbul Levent’te düzenlenen bilimsel etkinlikte, meme kanserinde en son yenilikleri paylaştı. 13 Ekim 2018, Cumartesi günü Breastanbul Halk Günü Etkinlikleri kapsamında “Dinle, sesimizde hayat var!” söyleşisi gerçekleşti. Söyleşide; Türkiye’nin önde gelen meme sağlığı uzmanları, meme kanserini yenmiş ‘cesur’ kadınlar vardı. Moderatörlüğünü gazeteci Ayşe Arman’ın yaptığı söyleşide, uzmanlar meme kanseriyle ilgili önemli bilgiler verirken, hastaları da kendi deneyimlerini paylaştı. Sıcak bir duygu atmosferinin yaşandığı etkinlik sonrasında, sevilen sanatçı Yeliz bu kez şarkılarını meme kanserine karşı söyledi… Breastanbul Halk günü etkinlikleri, kadın kanserleri alanında faaliyet gösteren Pembe İzler Derneği ev sahipliğinde ve Acıbadem Sağlık Grubu sponsorluğunda düzenlendi. Atasay da katılımcılara umut kolyeleri ile destek oldu. 

Uzmanlar son yenilikleri anlattı
Etkinliğin ilk bölümü, “Dinle, Sesimizde Hayat Var!” isimli söyleşide Türkiye’nin meme sağlığı konusunda önde gelen uzmanları merak edilen soruları yanıtladı, meme kanserini yenmiş hastalar ise kendi hikayelerini paylaştı. 
Moderatörlüğünü gazeteci Ayşe Arman’ın yaptığı söyleşide; meme sağlığı konusunda uzman doktorlar Prof. Dr. Cihan Uras, Prof. Dr. Gökhan Demir, Prof. Dr. Nuran Beşe, Prof. Dr. Başak Oyan Uluç ve Prof. Dr. Gül Esen İçten kendi alanlarındaki en yeni bilgileri paylaştı. Meme kanseriyle mücadele eden ve bu hastalığı yenmiş kadınlar ise deneyimlerini aktardı. Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş, meme kanseri alanında yaptıkları çalışmaları anlattı. 

“Tedavide son derece hızlı gelişmeler yaşanıyor”
Acıbadem Üniversitesi Meme Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinin artık tedavi edilebilir, kronik bir hastalık olduğunu belirterek; tanı ve tedavi sürecinde hastalarına her zaman dürüst davrandığını ve güven ilişkisine çok önem verdiğini, onlara yumuşak bir yaklaşımla her şeyi açıklıkla anlattığını söyledi. Aksi takdirde güven ilişkisinin kurulamayacağını belirten Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanseri tedavisinde son derece hızlı gelişmeler yaşandığını, ‘olmaz’ denilenin mümkün hale geldiğini vurguladı. 

Hamileyken meme kanseri tanısı aldı… 
42 yaşında, iki çocuk annesi, ev hanımı Songül Keyvanklı, meme kanseri olduğunu ikinci çocuğuna hamile iken öğrendiğini söyledi. Erzurum’da yaşayan ve hamileliğinin 30. haftasında memesinde bir sertlik hisseden Keyvanklı, çevresindekilere bu durumdan bahsettiğinde “Süt bezesidir, doğumdan sonra geçer” yorumlarıyla karşılaştı. “Hatta ilk gittiğim doktor bile bu durumu önemsemedi. Ancak benim içim rahat etmedi ve daha kapsamlı bir taramaya girdim. Yapılan tetkiklerde mememdeki kitlenin kötü huylu olduğu ortaya çıktı. Daha iyi tedavi olanakları için Erzurum’dan İstanbul’a geldim, soluğu Cihan hocamızın yanında aldım. 32 haftalık hamileyken kemoterapi tedavisine başlandı, yaklaşık 6 seans kemoterapi gördüm ama sonunda ikinci çocuğumu sağlıkla kucağıma aldım. Şimdi cerrahi tedaviyi bekliyorum.”

“Fibrokist dediler ama ikna olmadım!”
48 yaşındaki hemşire Fatma Bayındır, bir sağlık şirketinde yönetici pozisyonunda çalışırken 2016 Ekim ayında sağ memesinde bir kitle eline gelmiş. Gittiği hastanede ultrason ve mamografi çekildiğini, sorun olmadığının söylendiğini belirten Bayındır, ikna olmadığını iki ay sonra başka bir hastaneye gittiğini orada da fibrokist denildiğini anlattı. Hemşire olmasının verdiği bilinçle yine ikna olmadığını söyleyen Bayındır “Aşırı titiz davrandığım söylendi ama ben yine inat ettim ve 25 Mart 2017’de tanı kondu. İkinci evre meme kanseriydim. Prof. Dr. Cihan Uras hocam, 26 Mart 2017’de ameliyatımı yaptı. Her iki memem de alındı. Lenflerime yayılma olmuştu. Halen tedavim devam ediyor. Ailem en büyük destekçim” dedi. 

“Aile desteği çok önemli”
4 yıllık evli olan 33 yaşındaki Radyoloji teknikeri Deniz Ceylan Alkan’ın, eşinin de radyoloji uzmanı olması şansı olmuş. Haziran 2018’de sağ memesinde eline gelen kitle nedeniyle eşinin nöbetçi olduğu akşam “Bir bakar mısın;” deyince eşi ultrason yapıyor ve kitlenin iyi görünmediğini söylüyor. Bunun üzerine Prof. Dr. Gül Esen İçten’e gidiyorlar. 6 Haziran 2018’de Cihan Uras ameliyat yapıyor. Sağ memedeki kitle alınırken, sol memede de sorun olabileceği düşünülen noktalar alınıyor. Meme başından izsiz operasyon yapılan Deniz Ceylan Alkan, erken evrede yakalanmasına karşın genç yaşta olmasından dolayı kemoterapi ve radyoterapi planlandığını, ailesinin en büyük destekçisi olduğunu vurguladı. 

“Kontrollerimizi ihmal etmeyelim”
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir de “Meme kanseri erken evre teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastalığın ileri evrelerinde bile tedavilerle hastalığı kronik bir hastalık gibi yönetmek mümkündür. Hayatımızda meme kanseri riskini azaltmak için mutlaka sağlıklı beslenmeli (Akdeniz diyeti uygulamalı), ideal kiloyu korumalı, düzenli egzersiz yapmalı, düzenli uyumalı ve sigara, alkolden uzak durmalıyız. Ama tüm bunları yapmamıza rağmen kendi kendine meme muayenesi ve yıllık mamografik takiplerimizi aksatmayacağız” diye konuştu. 

“Durun ve ne yapıyorsunuz düşünün!”
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Nuran Beşe de, hastalarına her zaman öncelik listesi yaptırdığını belirterek “Türkiye’de en sık 35-55 yaş arası hastalığı görüyoruz. Kadınlar kendilerini unutmuş oluyorlar. Bu hastalık karşınıza çıktıysa bu bir mesaj, durun ve ne yapıyorsunuz düşünün diye. Egzersiz ve sporun hastalıktan ve hastalığın tekrarından korunmada en etkin araçlardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Nuran Beşe ayrıca kadınların kendilerini daha mutlu hissedebildiklerini söylüyor. Sigara içmemenin, hobi edinmenin ve onları mutlu eden şeyleri reçete gibi her gün uygulamanın da çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nuran Beşe, “hastalar bu hastalığı geçirdim ama kendimin de farkına vardım diyorlar” diye konuştu.

“Yaşam kalitesini korumak mümkün”
Meme kanserinde en önemli şeyin erken tanı olduğunu vurgulayan Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, 40 yaşına gelince mutlaka mamografi çektirmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, “Bunun dışında meme kanserinde çok sayıda gelişme var. Artık tek bir hastalık olmadığını biliyoruz. En az dört farklı meme kanseri tipi var. Hepsinde farklı tedaviler uyguluyoruz ve büyük başarı sağlıyoruz” dedi. Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, artık eskisinden daha küçük cerrahi yapıldığını, en az yan etki ile yaşam kalitesini koruyarak tedavi yaptıklarını dile getirdi. 

“Önce ‘ben’ deyin”
Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Gül Esen İçten de konuşmasında “Hastalarıma kötü haberi bazen ilk veren ben oluyorum. Ama meme kanseri tedavisinde Türkiye çok ileride. Hele de erken teşhis edildiğinde tam başarı sağlanabiliyor. Ancak kadınlarımızın önce ‘ben’ demeyi öğrenmeleri, kendilerini çocuklarından da önce birinci sırada tutmaları gerekiyor. Ben de hastalarımdan çok şey öğrendim ve ben de bunu yapmaya çalışıyorum” dedi. 

“Meme kanseri yeniden yaşamın başlangıcı”
Konuşmasında; meme kanseri konusundaki deneyimlerini içtenlikle dile getiren Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş, meme kanserini ‘hayata dair bir tecrübe’ olarak gördüğünü ve nasıl kazanıma dönüştürebilirim diye düşündüğünü, bu düşüncesinin Pembe İzler Derneği ile vücut bulduğunu söyledi. Pembe İzler Derneği’nde 4 yıldır kadın kanserleri alanında farkındalık yaratmayı amaçladıklarını, desteğe ihtiyacı olan hastalara yardım etmek için faaliyetler gerçekleştirdiklerini söyleyen Arzu Karataş, bugüne dek pek çok kadının hayatında pembe bir iz bırakmayı başardıklarını, buna tüm güçleriyle devam edeceklerini söyledi. Karataş meme kanseri korkulacak bir şey değil, yeniden yaşamın başlangıcı” dedi.

Ayşe Arman: “Kadın gibi savaşıyoruz”
Kadınların enerjisine, gücüne her zaman inandığını ve bu güç ve enerjinin aslında hayatın ta kendisi olduğunu vurgulayan Gazeteci Ayşe Arman da, kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini, kadınların hem anne hem eş hem de kariyer sahibi olarak fazla sorumluluk sahibi olduklarını ama öncelikle hayatın odak noktasına kendilerini koymayı unutmamalarını vurguladı. 

Yeliz şarkılarıyla güç verdi
Halka açık ve ücretsiz gerçekleştirilen etkinliğin ikinci yarısında ise sevilen sanatçı Yeliz, meme kanserine dikkat çekmek için sahne aldı ve şarkılarını uzmanlar eşliğinde, meme kanseriyle mücadele eden kadınlar için söyledi. Konserinde unutulmaz şarkılarını seslendiren Yeliz, katılımcılara keyifli bir akşam yaşattı. 

“Sanat meme kanserinde çok önemli”
Halk günü etkinliğinde sanatın meme kanseri tedavisinde gücüne dikkat çekmek için tablolar ve porselen boyama sanatından oluşan sergi de açıldı. Sanat galerisi sahibi olan ve kendisi aynı zamanda Diş Hekimi olan Füsun Aydoğan sergide dikkat çeken kırmızı tablo ile ilgili “Bu kırmızı tablomuz en güzel şekilde anlatıyor. Bir şeyleriniz eksik de olsa siz yine güzelsiniz, yine özelsiniz. Yine pembesiniz, yine rengarenksiniz” mesajı verdi. 

meme kanseri
breastanbul
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir