Bakan Ahmet Demircan’ın bu göreve gelmesiyle birlikte özellikle sağlık personelinin beklentisi artmış durumda.
Sağlıkta Dönüşümün son 4-5 yıldır bir duraklama dönemine girdiği artık herkesin ortak fikri olmuş durumda. İkinci fazın belki de proje yetersizliği nedeniyle açıklanamaması, yeni bir bakış açısını zorunlu kılmış gibi görünüyor.
Sağlıkta Dönüşümün ikinci fazı uygulanacaksa, temel olarak şunu ana ilke olarak yazmak gerek: Artık dönüşüm sağlık personeliyle birlikte yapılmalı. Yani sağlık personeline rağmen yapılan dönüşümün artık başarısız olacağı yine ortak kanaat olarak dillendiriliyor.
Yeni bir dönemde sağlık personeliyle beraber hareket etmek, onları anlamak, ihtiyaçlarına cevap vermek belki de yeni dönemin temel yapı taşı olması gerekiyor. Her zaman sağlıkta hekim-hemşire ve yardımcı sağlık personelinin bir ekip olduğunu belirtiriz ya; işte bu dönemde de sağlık personeliyle merkez teşkilat bir ekip olarak davranabilmeli.
Peki sağlık personeli yeni dönemden ne bekliyor? Şu ana kadar biriktirdiğimiz önemli konuların başında şunlar geliyor:
1- Sağlıkta şiddet: Tüm sağlık personelinin ortak tek isteği artık ‘terör’ haline gelen sağlıkta şiddetin sona erdirilmesi/azaltılması. Hekimler, hemşireler artık sabah hastanelere giderken ‘bugün başıma ne gelecek’ diye düşünmemeli. Sağlık çalışanları kendilerini sahipsiz hissediyor. Hekim-hasta ilişkisi sağlıkta şiddetten dolayı çok yıprandı. Daha önce de defalarca yazdım; hastanelerdeki Hasta hakları birimlerinin ‘Sağlık Hakkı Birimi’ olarak değiştirilmesi, şiddetle ilgili kanunların savcı ve hakimlerce yeterince uygulanmasının sağlanması gibi bir çok önlemin alınıp, sağlıkta şiddetin önce azaltılması, sonra da gündemden kaldırılması gerekiyor.
2- Yıpranma payı: Son olarak Torba Yasaya konulduğu söylenen ama son 3 yıldır sürekli gündemde olup bir şey yapılmayan konu. Gelecekle ilgili bu konunun artık çözüme kavuşması gerekiyor.
3-Emeklilik: Yıpranma payı ile beraber artık başta hekimler olmak üzere emeklilik maaşlarının komik rakamlardan değil, bir hekimin bir hakim kadar emekli maaşı alabileceği düzenlemenin de yapılması gerekiyor.
4-Mecburi hizmet: Bu konuda o kadar şikayet varki! Mevcut uygulama adeta ‘yeni başlayan bir doktor nasıl hayatından bezdirilir’ uygulamasına dönüşmüş durumda. Şikayetlerin çoğu da çok az bir eforla çözüme kavuşturulabilecek bir durumda. Bu konuda ilk adım olarak yan dal uygulamasından sonra 3. mecburi hizmeti kaldırmakla başlanabilir!
5-Şehir hastaneleri: Son zamanların neredeyse tek projesi olan şehir hastaneleri konusunda personelin kafası karışmış durumda. Bakanlığın hatta Hükümetin gelecek sağlık vizyonuyla ilgili bu hastanelerde mevcut çalışan personelle görüşmeler yapılarak acilen yeni uygulamaların gündeme sokulması gerekiyor.
6-Performans: Medimagazin olarak hep ‘yalancı’ düştüğümüz konuların başında geliyor. 4 yıldır her bürokrattan ‘değişecek’ cevabı aldığımız ve yayınladığımız bu konuda çok geç kalındı. Zaten şu an bir çalışma bulunuyor ve acilen performanstaki adaletsizliklerin giderilmesi için yeni düzenlemenin yayınlanması bekleniyor.
7-Hekim hasta ilişkisi: Elbette Hükümet olarak bir taraftan 2019 seçimine yönelik çalışmalar yapmak, özellikle Sağlık bakanlığı gibi icracı bir Bakanlıkta çok önemli. Burada önemli olan ise hekim memnuniyeti ile hasta/vatandaş memnuniyetinin ayrı ayrı alınamayacağı, bunların birlikte gideceğinin anlaşılmasıdır. vatandaşa yönelik popülist uygulamalar yerine hasta/hekim ilişkisinin geliştirileceği projeler Bakanlık tarafından üretilebilir ve bozulan bu birliktelik kolayca sağlanabilir.
8-Personel çözüm masası: Çoğu zaman görüyoruz ki, sağlık personeli kendileri için büyük Bakanlık için ise çözmesi bir o kadar kolay bürokratik sorunlarla uğraşıyor. Özellikle atama, yer değiştirme, eş durumu gibi konularda, hem personele bilgi verecek hem de sorunların bir çoğunu çözecek maksimum 5 personelle çalışan ve sağlık personelinin sorunlarını çözecek olan bir ‘personel çözüm masası’ kurmak çok mu zor?
9-Saha gözlemciliği: Bakanlık bunu saha koordinatörlüğü olarak tekrar uygulamaya başladı ama çok efektif bir sistem olduğunu düşünmüyorum. Çünkü sistem sorunları idareciler kadar personelin de gözlediği ve rapor edeceği bir konu. Sisteme yönelik sağlık personelinden her hastanede mesleklerden seçilecek gönüllüler bu işi çok daha iyi yapabilir ve sistem sorunları Merkez teşkilata çok daha sağlıklı iletilebilir.
10-663 sayılı yasa: Ne olduysa bu 663 sayılı KHK’dan sonra oldu! Değişim bu işin doğasına uymadığı için hala 663’e idareciler de başta olmak üzere ayak uyduramadı. Bu konuda da bildiğim kadarıyla revizyon çalışması var. Sistem sorunlarının büyük kısmını giderecek ve sağlığın idaresini kolaylaştıracak yeni düzenlemelerin de acilen devreye girmesi gerekiyor.
Son bir hatırlatma!
Sağlık personeline yapılacak her iyileştirme, hastaya ve vatandaşa doğrudan yansıyacaktır. Bakanlık artık sağlık personelinin üvey evlat muamalesi görmek istemediğini anlamalı. O zaman vatadaş memnuniyetinin de arttığı görülecektir.
DR.İBRAHİM ERSOY