Medimagazin logo

Şehir hastaneleri gelince özel hastaneler biter mi?

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ''12 yıla bakıldığında demokrasi veya sandığın sağlığı bozulmak istendi ancak başarılamadı. Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye ve milletin kaderi adına en çok önemsememiz gereken, milli iradenin yani sandığın sağlığının korunması birinci önceliğimiz olmalı'' dedi.
Şehir hastaneleri gelince özel hastaneler biter mi?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Bakan Müezzinoğlu, konuk olduğu AA Editör Masasında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Vatandaşa özel hastanelerin önünün açılmasının ardından ne gibi olumlu gelişmeler yaşandığının sorulması üzerine, sağlık alanında, Bakanlık ve hükümet olarak özel sektör üniversite ve kamu ayırımını yasal zeminde yaptıklarını ancak mantalitede bunları bir bütün olarak gördüklerini, ülke insanına en ideal sağlık hizmeti sunabilecek bütün dinamikleri aktif halde tutmak istediklerini ifade etti.

Özel sektörün kendi dinamikleriyle ülkenin sağlık sorununa çözüm üretebilmelerinin önemli olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, ''Orada biz onun yanında olmalıyız ama vatandaşı istismar ettirmeden'' ifadesini kullandı.

Diğer taraftan üniversitelerin de sağlık hizmetinde en aktif ve en dinamik şekilde yer alması gerektiğini ifade eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti:

''Kamu da bütün bunları organize etmeli. Sac ayağı gibi hepsinden istifade eden, birlikte büyüyen, birlikte gelişen olmalıyız. Biz vatandaşımızı özel sektörün eline teslim eden bir yanlış anlayışa karşıyız ve asla bunu yapmadık, yapmayız. Ama (özel sektör düşmanlığı yaparak her alanı biz dolduracağız hepsini biz yapacağız) o da doğru değil. Özel sektör dinamiklerini doğru, saygın devam etmeli, vatandaşımız buradan hizmet almalı. Oradan hizmet aldığı süreçte biz yine vatandaşın yanında olmalıyız. Onu koruyan, kollayan noktada olmalıyız. Üniversiteler de böyle. İnşallah Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki sağlık hizmetlerinin dinamiklerinin de yalnız askerlerimiz değil, kamu olarak da oraların daha dinamik istifade etmesi yönündeki çalışmaları da devam ettiriyoruz. Milli Savunma Bakanlığımızla, onların da kamuya daha aktif hizmet etmelerini önümüzdeki dönemlerde inşallah başaracağız.''

-''500 milyon tıbbi işlemin dörtte birini özel sektör yaptı''

Yılda 450-500 milyon tıbbi işlem ve girişim yapıldığını bildiren Müezzinoğlu, bunun dörtte birinin özel sektörün alıyor olmasının, kendilerinin yüklerini azalttığını söyledi.

Bakan Müezzinoğlu, şöyle devam etti: ''Bazen poliklinik anlamda onlar daha önde olabiliyor veya organ naklinde veya yoğun bakımlarda, bazı alanlarda kamu önde oluyor. Ama biz bir ile baktığımızda, burada kamu olarak kardiyovasküler cerrahimiz varsa, özel sektöre o izni veriyor. Yeterliyse, özel sektörde bu varsa, kamu olarak açmıyoruz. Niye? Zaten vatandaşa hizmet eden, özel olsun,kamu olsun orada. Ama kardiyovasküler, kanser, yoğun bakımlarda zaten katılım payı alma hakkı yok. Vatandaş kamuya gelmiş, özele gitmiş...Önemli olan o hizmeti alıp almadığıdır. Ama biz hem kamuya açtık, hem özele açtık. Doktor eksiğimiz var diyoruz, tıbbi cihaz tüketicisiyiz, oradaki tıbbi teknolojiye bir yatırım kamu yaptı, bir yatırım da özel yaptı, oraya o kadroyu kurdu, ben kadro kurdum ancak birini idare edebilecek potansiyel varsa, biz hangisi öncelikli olarak burayı yaptıysa, onun orada o hizmetleri vermesine destek veriyoruz''

-Şehir hastaneleri özel hastanelerin genişlemesinin önünü keser

Müezzinoğlu, bir soru üzerine de şehir hastanelerinin devreye girmesinin özel hastanelerin daralmasına yol açmayacağını ancak genişlemelerinin önünü kesebileceğini söyledi.

Şehir hastanelerinde yapımı konusunda gelinen noktanın sorulması üzerine Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

''Etlik'teki muhatabımızla, üstlenicimizle bir ufak sorunumuz kaldı. Bunun dışında diğerlerinin tamamı inşaatlarına hızla devam ediyor. Kayseri, Yozgat, Elazığ, Adana... Gaziantep'te yer değişikliği yaptık, önümüzdeki günlerde başlayacak. Bunlar devam ediyor. Bizim açımızdan, onların bizimle, bizim de onlarla herhangi bir sorunumuz yok. Bir kısmının finansmanını yıl sonuna kadar bulma gibi...Ama öz kaynakla devam edenler var. Zaten taahhütleri başladığı için onlar, gecikince bedel, hızlı bitirince de ödül alıyorlar. Hızlı bitirdiği zaman hızlı kiraya almaya başlıyor. Orada artık bundan sonraki süreçte bir sıkıntımız olmayacak. Hatta bir tanesi, beni şaşırtacak düzeyde en büyüklerden bir tanesi, 'seneye 29 Ekim'de teslim edeceğim' diyor. Süresini yarıdan daha eksik, yani o 36 aylık süreyi neredeyse 16 aya çekti. 'Her şeyim hazır' diyor. Yani 2015'in yıl sonunda teslim ediyorsa çok mutlu olacağız. Ama o da en az bir yıl öncesinden kira almaya başlayacak.''

Eski binalarla ilgili süreç içinde değerlendirme yapacaklarını belirten Müezzinoğlu, eski binaların büyük çoğunluğunun yine hastane olarak devam etmeyeceğini, farklı dönüşümlerle, yine kamunun farklı ihtiyaçlarında değerlendirileceğini söyledi.

-Milli iradenin sağlığının korunması birinci öncelik''

Sağlık turizmine değinerek, bu alanda özel sektöre ve üniversitelere de çok önemli roller düştüğünü anlatan Müezzinoğlu, Türkiye'nin bir çok ilinde sağlık turizmi için önemli potansiyel bulunduğuna dikkati çekti.

Potansiyellerin vizyoner projelere dönüştürülmesi gerektiğinin önemini vurgulayan Müezzinoğlu, Türkiye'de altyapısı olan dinamiklerin bulunduğunu ancak bunlar için ''sağlıklı bir demokrasi''ye ve ''sağlıklı bir milli irade''ye ihtiyaç olduğunu belirtti.

Müezzinoğlu, ''Türkiye demokrasi ve milli iradenin sağlığını koruyabilir ve onu sağlıklı yönetebilirse, o peşinden ekonomik istikrarı getiriyor. Ekonomik istikrar bizim bütün bu hayallerimizi ve projelerimizi gerçekleştirmeyi sağlıyor'' dedi.

Mehmet Müezzinoğlu, 12 yıla bakıldığında demokrasi veya sandığın sağlığının bozulmak istendiğini ancak başarılamadığını ifade ederek, ''Ama başarılmış olsaydı, bütün bunları konuşuyor olabilir miydik? Ne şehir hastanelerini ne Aile Sağlığı Merkezlerini ne sağlık endüstrisini ne sağlık turizmini, bunları konuşamazdık. Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye ve milletin kaderi adına, en çok önemsememiz gereken milli iradenin yani sandığın sağlığının korunması birinci önceliğimiz olmalı'' görüşüne yer verdi.

şehir
hastaneleri
gelince
özel
hastaneler
biter
mi?
Yorum (7)
aydin sinal
tam tersi özel hastahaneler sehir hastahanelerini bitirir.bütün dünyada sehir hastahaneleride özellesiyor-veya yari özellesiyor.devletler saglik politikasinin mali yönünden elini cekiyor,sadece kontrol ediyor.türkiyede gelecekte sehir,üniversite hastahanelerinin özellesmesi,kendi mütevelli heyetini kurmasi kendi yaginda kavrulmasi kacinilmazdir.devlet sadece dispanser saglik politikasini sürdürebilir.
0
Cevapla
Atilla Çoruh
Başlık yanlış olmuş Onlar Özel Hastane Değil! Onlar SGK anlaşmalı kurumlardır. Hastanenin özel olabilmesi için, hastalar tüm sağlık giderlerini ya ceplerinden ya da özel sigortalarından öderler. Bana Türkiye'de SGK anlaşması olmayan, adını ÖZEL HASTANE olarak tanımlayabilen kaç kuruluş ismi verebilirsiniz? Dünyanın neresinde devlet, ÖZEL HASTANE diye tanımlanan kurumlara, hastaların sağlık giderleri için para aktarır??
0
Cevapla
emin
Selamlar Aydın abi. Medimagazinden aydın abi ile ayrıntılı bir röportaj yapmasını bekliyoruz. Köşe de yazabilir, okunur diye düşünüyorum
0
Cevapla
cardiosis
Cevap basit; "mayene" olacaklar şehir hastanesine, "muayene" olacaklar ise özele..
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Zaten sorun şu ki Sayın Aydın Sinal'ın dediği gibi müteveli vd heyetlerle bla bla o meşhur kaçınılmaz olanı çok istiyorlar , ama sözüm ona çaktırmıyorlar. Hastaneye ve polikliniğe müracaatlarla çok gururlanıyorlar , ama nedense acillerin mahşeri kalablıklarına ve artan şiddete pek üzülmektedirler , ve işletme yaklaşımıyla CEOların baskınlığıyla , performans sisteminin özel gayretleriyle kafaları işgal edip , üniversitelerin hep birlikte zarar etmeleri mühim değildir , artık biz "özelleştirelim" güzelleşelim kıvamına geliyoruz.Sağ olsunlar. Ben isterimki bu son iki sağlık bakanımıza noter kayıtllarıyla tutanak tutturulsun ve eğer bu sağlık kampüsleri zamanla özele devredilirse ve o gün geldiğinde yaşıyorlarsa kamuoyundan özür dilesinler.Biz ön göremedik desinler.Bunu rica ediyorum. Türkiyede herşeyi özelleştirip satarken neden sağlığı özelleştirip satılmasın bunu sormak gerikiyor.Kaynaktır.Sağlığın özelleşmesi epey para getirir.Ama öncesi sağlık çalışanı hekimin ucuz emeğe ve kötü emeklilik şartlarıyla ömnür boyu çalışmaya mahküm etmek gerekiyor.Kural böyle! Önce kötü yönet , batır sonra iyi işletilmiyor satalım kurtulalalım diyiver.O zaman özelleştirme daha kazançlı oluyor ve hep beraber onu izliyoruz. Sayın bakanın sözleriyle ve Medimagazinin alt başlığı gibi gündemimiz aydınlanıyor "Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye ve milletin kaderi adına en çok önemsememiz gereken, milli iradenin yani sandığın sağlığının korunması birinci önceliğimiz olmalı" Sandığın sağlığı için tüm gayretle yerindedir.Her şey demokrasi için , 5 yılda bir iki kez önümüze konan sandıkla demokrasiye ve sandığın sağlığına ve demokrasiye doyuyoruz.Ama bir meslektaşımızın kanser vakalarındaki artış var demesi , on kişinin öldüğü TOKi adı altında basına yansıyan açıklamalardan sonra olanın sadece 21 işçinin kapı dışarı edillmesi , yada Somada inşaatta kazasından sonra konuşulanın sadece tazminat konuları olması gibi.İşte bu kadar.Sağlık önemlidir.Ve sandığın sağlığı çok önemli. Şehir hastaneleri gelince özel hastaneler biter mi? Bilmiyoruz. Sandığın sağlığı önemli , onlar bu sağlıklı sonuçlara güveniyorlar ,dolaysıyla isterse biter ! Ama şunu biliyoruz ki Üniversitelerden yapılan açıklamalardan üniversiteler iyi durumda değildir ve hepbirlikte nedense zarar ediyor ve çatlak sesler yükseliyor.Başbakanın zam söyleriyle rahatlıyoruz. Ama sandığın sağlığı için ufak tefek sorunları görmezden geliyoruz.Her şey demokrasi için ! İşler ve oylar yolunda gittiği sürece "Milli iradenin sağlığının korunması birinci öncelik'' İş kazalarında ölümde ! Dünya üçüncülüğünü nedense bırakamadık.Azıcık gerileseydik iyi olacaktı ama olmadı.Ama sandığın sağlığı iyi gidiyor.Önemli olan budur.Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı ve TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar demesiyle "insanlar sinek gibi ölüyor".Enteresandır.Sinek gibi ölmek ve sandığın sağlığı arasına kalıyoruz. Gülse Birsel Hürriyet gazetinde " Pozitif bilimleri çok negatif buluyorum!"demişti.Çok güzeldir.Kendisiyle devam ediyorum"Yeni Türkiye’de bilime de bir el atmak lazım. Bilim insanları yıllardır her konuda uyarılarla moralimizi bozup duruyorlar. Böyle ‘pozitif’ bilim mi olur? Bilimi siyasetçilere bırakmak lazım kanımca. Melih başkanımın suyu içerek sağlığa zararsız olduğunu ispat etmesi, yeni bir aydınlanma çağıdır! Gülse BİRSEL 14 Eylül 2014 Bizde daha çok sandığın sağlığıyla hayata bakıyoruz.Verilerle yeni bir aydınlanlama yaşıyoruz.Çok önemlidir. Nasıl oluyor ve neden böylesi sağlıklı ortamda insanların sinek gibi ölmesi açıklaması yapılıyor ? Sehven oldunu sanıyorum.Fakat on yılardır iş kazalarında ölümde ve bu ölümlere ne hikmetse meslek hastalıklarını azlığı çelişkisinde de birinci sıradayız.Öyleyiz çünkü sandığın sağlığı için öyle icap ediyor.Gülse Birselin dediği gibi bir aydınlanma çağı ve sağlık yaşıyoruz.Çok yaşa sen sandık ! , diyoruz. Varolun.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir