TTB 'den zorunlu hizmete tepki

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 2. Başkanı Metin Bakkalcı, Sağlık Bakanlığı'nın hekimleri Doğu ve Güneydoğu'ya "zorunlu hizmet'" adı altında istihdam etmek için hazırladığı yasa tasarısına sert tepki gösterdi. Bakkalcı, AK Parti'nin bilimin, tıbbın ve hukukun birikimlerini hiçe sayarak kadrolaştığını ileri sürdü.

Bakkalcı, TTB Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, katıldığı bir televizyon programında mecburi hizmeti tartışmak üzere TTB'yi görüşmeye davet eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ı samimiyetsizlikle suçladı. Bakkalcı, ekranlardan kendilerini açık davet göndererek, "Hemen gelsinler görüşelim" diyen Akdağ'ın, 1 aydır randevu taleplerine cevap vermediğini belirtti. Akdağ'ın, "8-10 milyar lira ücrete rağmen Doğu ve Güneydoğu'ya uzman hekim gönderemiyoruz. Bu nedene mecburi hizmeti getiriyoruz" açıklamasını hatırlatan Bakkalcı, "Sağlıkta yapılan ağır tahribatların sonucu oluşan güvensizlik ortamında hekimlerin bu bölgelerde görev yapmasını sağlayamazsınız" dedi.

Demokratik bir toplum olmanın temel göstergesinin ortak aklın ortaya çıkması için uygun ortamların oluşturulması olduğunu ifade eden Bakkalcı, "Tıp ortamının hiçbir kesimle paylaşmadan dahası tüm kesimleri yok sayarak, hiçbir sistematik yaklaşım içermeyen bir tarzda, kadrolaşma, 'ele geçirme mantığı' ve deneme-yanılma yöntemiyle daha dün mutlulukla kaldırdıklarını söyledikleri mecburi hizmeti yeniden gündeme getirmek istiyorlar. Bilimin, tıbbın ve hukukun birikimlerine hiçe sayarak sadece basit bir kadrolaşma anlamına gelen hükümetin bu yaklaşımlarına karşı halkımızı ve meslektaşlarımızı bir kez daha uyarıyoruz. Ülkemize, sağlığımıza ve mesleğimize sahip çıkıyoruz. Ve TBMM'ye sesleniyoruz; bu kadar açık yürütmenin keyfi uygulamalarına alet olmayınız. Türk Tabipleri Birliği konunun tüm taraflarıyla birlikte değerlerimizi ve birikimlerimizi korumak için bu konuda her türlü programı uygulamaya sokacaktır" şeklinde konuştu.

Bakkalcı, Sağlık Bakanlığı'nın son dönemlerde hazırlayarak TBMM'ye gönderdiği yasa tasarılarını da eleştirdi. Bakkalcı, son 15 gündür gündeme yeniden getirilen yasa, tüzük ve yönetmeliklerin, bu alanın gerçek sahipleri olan tıp öğrencileri, uzmanlık öğrencileri, tıp fakülteleri, öğretim üyeleri, eğitim hastaneleri, şef-şef yardımcısıyla başasistanların görüş ve önerilerinden saklanarak meclise taşınmaya çalışıldığını öne sürdü.

Sağlık Bakanlığı'nın yapma istediği yeni düzenlemeye göre, profesör ve doçentlerin 'sınavsız' klinik şefi olarak atanabileceklerini anlatan Metin Bakkalcı, şunları söyledi:
"Sağlık Bakanlığı 'Sağlıkta Dönüşüm' programı çerçevesinde 2.5 yıldır çıkarttığı yasa, yönetmelik, genelge, genel yazı, gibi genel hukuka aykırı düzenlemeler ile anayasal bir kuruluş olan ve idarenin keyfiliğini anayasa ve hukuk devleti kuralları içerisinde kalmasını sağlayan Danıştay'ın yürütmeyi durdurma, iptal kararlarından kendisini kurtarmak ve 'özel amacını' gerçekleştirmek için hukuksuzluğunu TBMM'ye taşımaya çalışmaktadır. Yasama tekniğine aykırı bir tasarıyla, tıp ve tıpta uzmanlık eğitimini, tıp sanatlarının uygulanmasına dair temel kuralları düzenleyen özel kanun olan 1219 sayılı kanun ve buna bağlı tüzük hükümlerini bertaraf ediyor. Bir yanda 1219 sayılı yasa ve bu yasaya dayalı tüzük ve yönetmelik hükümleri durur iken, tasarıyla eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimini veren klinik şeflerini keyf3 olarak atama yetkisini yasada düzenliyor. Bunu kadrolaşmaya dönük keyf3 işlemlerini yargı denetiminden kaçırmak için yapıyor. Üstelik atama için hiçbir bilimsel ölçüt getirme gereğini bile duymuyor. Yüksek yargı organı tarafından aynı konuda defalarca verilmiş kararları uygulamayarak, Anayasa'nın 138. maddesini yok sayıyor. Şimdi de yasamayı bu suça ortak etmeye çalışıyor."

Memurlar.net / İHA